Babacan,
Bloomberg HT Televizyonunda katıldığı bir programda soruları yanıtladı.
Ali Babacan,
Türkiye'nin 2011 yılının ikinci yarısı ve 2012 yılında ne kadar büyüyeceğine ilişkin bir soru üzerine, 2011 yılının ikinci yarısı ve 2012 yılındaki
büyüme hızının, 2010 yılı ya da 2011 yılının birinci çeyreğine göre daha yavaş olacağını bildirdi. Büyüme hızının düşeceğini ifade eden Babacan, ''Hatta 2012'nin tümü için yüzde 5'in daha altında bir büyüme rakamı kimse için
sürpriz olmamalı. Çünkü 2012 öyle bir yıl olacak ki herhangi bir
ülke için yüzde 3-4 büyüme gıpta edilecek bir rakam olabilecek'' diye konuştu.
Türkiye'de içerideki aşırı talepten doğan bir enflasyon baskısı gözlemlemediklerini, enflasyonun bugün Türkiye ekonomisi açısından ciddi bir risk alanı olmadığını ifade eden Babacan, ''Daha önemli risk alanı durgunluk, hatta tam tersine 2009 yılında yaşadığımız gibi bir negatif büyüme. Yani konsantre olmamız gereken risk alanını o alan olarak görüyoruz. Dolayısıyla bu açıdan baktığımızda da
Merkez Bankamızın aldığı kararlar attığı adımlar son derece isabetli'' diye konuştu.
Babacan, yapılan tahminlerin ve piyasa beklentilerinin 2012 yılı itibariyle
hedef olan yüzde 5 civarında enflasyonun tutturulabileceği yönünde olduğunu söyledi.
Ali Babacan, 2012-2014 Orta Vadeli
Programın ne zaman açıklanacağıyla ilgili soruya da
Anayasa gereği 2012 yılı bütçesini TBMM'ye sevk etmeleri gereken tarihin 17
Ekim olduğunu, ancak Orta Vadeli Programı bu tarihten bir süre önce açıklamayı planladıklarını kaydetti.
Eylül sonu Ekim başı gibi bunun açıklanabileceğini belirten Babacan, önümüzdeki haftalarda G20 Bakanlar toplantısına ve ardından
Dünya Bankası-IMF yıllık toplantılarına katılacağını, Orta Vadeli Programa son noktayı koymadan önce dünyadaki son gelişmeleri değerlendireceklerini söyledi.
''Büyümeyle ilgili Türkiye bu yılı nasıl kapatacak, öngörünüz nedir'' şeklindeki soru üzerine Babacan, 2011 için yüzde 6 civarında büyüme tahmin ettiklerini, ancak bu rakamın 2 ay sonra belki değişebileceğini bildirdi.
BANKALARIN UYGULADIĞI KOMİSYON ORANLARI BDDK'NIN WEB SİTESİNDE
Babacan,
bankaların
kredi kartlarına uyguladıkları
komisyonlar ve
ücretlendirmeyle ilgili bir soruyu yanıtlarken, kredi kartı komisyonlarının çerçevelerinin yasayla belirlendiğini anlattı. Bazı oranların bankadan bankaya değişebildiğini ifade eden Babacan, ''
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun web sitesinde tüm bankaların farklı kategorilerde almış olduğu ücretleri yayınlayarak, bir bakıma
rekabet ortamını biraz sağlamaya yönelik bir adımı atmış olduk. Vatandaşlarımız bu siteye girip bakacak hangi işlem için hangi banka daha düşük ücret talep ediyorsa o bankaya yönelebilecek. Bankalar da rekabet çerçevesinde mümkün olduğunca bu ücretlerini makul seviyelerde tutmaya çalışacaklar'' diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Babacan, cari açıkla ilgili olarak da ekonominin büyüme hızının düşmesinin ve iç taleple ilgili yavaşlama sinyallerinin cari açık üzerinde olumlu etki yapacağını söyledi. Babacan, ''Biz gelecek yılın cari açığını, bu yılın cari açığından daha düşük bir rakam olarak bekliyoruz'' dedi.
Şu anda üzerinde çalıştıkları yapısal tedbirlerin devreye girdiğinde cari açığın önümüzdeki dönemde basamak basamak düşme trendinde olacağını tahmin ettiklerini anlatan Babacan, tam rakamların Orta Vadeli Programda yer alacağını kaydetti. Babacan, bugün dünyada likidite bolluğu olduğunu, dolayısıyla cari açığın finansmanıyla ilgili sorun yaşamadıklarını söyledi.
Türkiye'nin sürdürebileceği cari açık rakamının ne kadar olabileceğine ilişkin soru üzerine de Babacan, bunun dünya konjonktürü ile çok alakalı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Bugün kim derdi ki yüzde 9-10 cari açık vereceksiniz ve bu bir sorun olarak algılanmayacak. Bugün böyle bir ortamdayız. Bu yıl yüzde 9-10 cari açığımız olacak ama kimse bunu risk alanı olarak görmüyor. Ama öyle bir konjonktür gelir ki yüzde 5-6 bile yüksek olarak değerlendirilebilir. Biz maliye politikalarını sağlam tuttuktan sonra, bankalarımızı sağlam tuttuktan sonra, yapısal reformlar konusunda ilerleme sağladıktan sonra bankacılıkla ilgili günlük tedbirlerimizi akılcı ve zamanında aldıktan sonra bunlar hep yönetilebilir konular. En önemlisi de güveni ön planda tutan ekonomi politikası.''
YENİ TEŞVİK PROGRAM
Babacan, bir başka soru üzerine de yeni
teşvik programını hazırlarken biraz daha spesifik alanlara ineceklerini, örneğin otomobil konusunda çok ciddi
motor ithalatı yapıldığını, motor
üretiminde Türkiye'nin sürdürülebilir bir rekabet gücünün olacağı düşünülürse bu konuda teşviklerin verilebileceğini kaydetti.
Şu anda Fatip Projesi ile ilgili led panellerin ve öğrencilere dağıtılacak
tablet bilgisayarların söz konusu olduğunu hatırlatan Babacan, şöyle devam etti:
''Biz bunu bir yandan satın alma ihalesine çıkarken bir yandan da bu konuda Türkiye'de üretim yapmak isteyenlere de şöyle bir teşvik paketi sunuyoruz diye açıklayacağız. Bu ihaleye girecek firmalar baksın 'ithal edersem nasıl olur, Türkiye'de üretirsem de böyle bir teşvik var' diye
hesap yapabilecek. Bunlar mikro bazda çalışılması gereken konular.''
Babacan, yeni teşvik programının detaylarının yıl sonuna doğru belli olacağını kaydetti.
Üst kurulların bağımsızlığına ilişkin bir soru üzerine de Babacan, söz konusu kurulların,
modern ekonomi yönetiminin bir gereği olduğuna inandıklarını söyledi.
Bağımsızlığın sınırlarının iyi
tayin edilmesi gerektiğini anlatan Babacan, ''Bir de bu kurumların Türkiye
Cumhuriyetinin kurumları olduğunu unutmamak gerekiyor. Bunlar özerk bağımsız bir cumhuriyet değil. Dolayısıyla bu kurumların hareket ederken bizim genel
ekonomik bakışımıza uyumlu politikalar uygulaması gerekiyor'' dedi.