''Büyüme ve Kalkınma İçin KOBİ Stratejileri'' temalı 5'inci KOBİ Zirvesinde konuşan Bakan
Çağlayan, 2008 bütçesine değindi.
Çağlayan, şu anda, geçmişte
Türkiye'yi, ''kim ne verirse ben 5 katını veririm'' diyen ve ülkeyi 38 yaşında
genç emekliler cennetine çeviren zihniyetin faturasını ödediklerini kaydetti.
İstihdam üzerindeki yüklerin fazla olmasının bir sonuç olduğunu ifade eden Çağlayan, bütçedeki dar imkanlara karşın işveren hissesinde SSK priminde 5 puanlık bir indirimin söz konusu olduğunu ve bunun 4 milyar YTL'lik bir yük anlamına geldiğini söyledi.
Sanayicinin, özel
sektörün bu yükün geri dönüşünü çok rahat biçimde yansıtacaklarına inandığını dile getiren Çağlayan, söz konusu indirimlerin devletin bir yerde giderlerinin karşılanmasında sıkıntı yaratacağını belirtti.
Kurumlar vergisindeki indirime de işaret eden Çağlayan, ''Bunlar düştüğü zaman kamunun kaynak kaybetmediğini bilakis bunun istihdama,
üretime, yatırıma ve rekabete yansıdığını ortaya koyuyor olmanız lazım. Bunlar yapılırsa zamanla düzelir, yapılmazsa indiren, mecbur kalırsa bindirmek zorunda kalır'' dedi.
YÜZDE 2 BÜYÜME
Çağlayan, üçüncü çeyrekteki yüzde 2'lik
büyümeye de değinerek, bu büyümenin moralleri bozmaması gerektiğini, bunun bazı arzlarda yaşanan şok gelişmenin ortaya çıkardığı bir sonuç olduğunu söyledi.
Türkiye'nin son 22 çeyrekte olduğu gibi büyümesi gerektiğini ifade eden Çağlayan, ithalat ve cari açıkla büyüme olduğunu söyleyen çevrelerin bulunduğunu anımsatarak, ''Bu büyüme beğenilmiyorsa, eleştiriliyorsa
özel sektör kendini inkar ediyor. Türkiye'nin içinde bulunduğu borç yükü, karşı karşıya kaldığı
faiz yapısı geçmişteki hormonlu büyümenin ortaya çıkardığı sonuçtur. Bugünse Türkiye büyümesini özel sektör marifetiyle yapıyor'' diye konuştu.
Türkiye'de işsizlik olduğuna inanmadığını ifade eden Çağlayan, Türkiye'de milyonlarca insan arayan binlerce, yüz binlerce
işletme bulunduğunu, problemin istihdamdaki arz ile talebin çakıştırılamamasından kaynaklandığını anlattı.
Bu talebi çakıştıracak politikalar izlenmesi gerektiğini bildiren Çağlayan, bu kapsamda bir istihdam envanterini çıkarmak zorunda olduklarını, bu noktada YÖK'e görev düştüğünü, sanayide hangi bölümlere ihtiyaç olduğuna ilişkin çalışma yapılması gerektiğini aktardı.
Bakan Çağlayan, ileri ve yüksek teknolojiyle üretim yapan 1.000
firma aradığını belirterek, bu 1.000 firmaya 2008 yılında 100 bin YTL'lik yatırım
kredisi faiz desteği verileceğini, 500 milyon YTL'lik kredi hacmini ortaya çıkaracak bu çalışmanın 1 milyar YTL'lik bir sinerji yaratacağını kaydetti.
Çağlayan, bu konuyla ilgili çalışmaya mayıs ayında başlanacağını duyurdu.
KOBİ girişim sermayesine ilişkin çalışmalara da değinen Çağlayan, ''Bu konuda
KOSGEB'in öncülük yaptığı,
Teknoloji Geliştirme Vakfı,
Avrupa Yatırım Fonu ile TSKB'nin katılımıyla 200 milyon avroluk, adı
İstanbul Girişim Sermayesi olan ama bana göre,
Anadolu girişim Sermayesi olması gereken bir fon konusunda imzaları attık. Bununla Avrupa ve dünyadaki fonları toplayıp KOBİ'lerin faydalanacağı
sisteme dönüştüreceğiz'' dedi.
Bakan Çağlayan, KOBİ'ler konusunda, ekonominin bal yapan arıları gibi çalışacağı bir sistem oluşturmak istediklerini kaydetti.
KOSGEB
Çağlayan, KOSGEB'in işletmelere verdiği kredi faizi desteğiyle 1 ayda 10 bin 362 yeni istihdam yarattığını ve 225 milyon YTL'lik kredi kullandırıldığını, bunu için ayrılan kaynağın 125 milyon YTL olduğunu, bu kaynakla 500 milyon YTL'lik kredi hacmine ulaşılacağını kaydetti.
Sanayi ve
Ticaret Bakanlığının yeni vizyonu ve yeni yol haritasının adeta ''teşrifatçılık'' yapar gibi sanayicinin ve üreticinin önündeki engelleri kaldırmak olduğunu vurgulayan Çağlayan,
bakanlığın adeta ''buldozer'' gibi çalışacağını söyledi.
OSB'lere de değinen Çağlayan, ''Türkiye, bir OSB mezarlığına dönüşmemiştir. Sanayi Bakanlığının çok dar olan bütçesinin üçte biri OSB'lerin finansmanına ayrılmıştır'' dedi.
Çağlayan OSB'lerde bir ihtisaslaşma olacağını, tarıma, gıdaya dayalı gibi ihtisas OSB'leri üzerinde çalışma yapacaklarını aktardı.
Bakan Çağlayan, Türkiye'de KOBİ'lerin geldiği yeri vurgulayarak, ''1 Ocak 1996'da
Gümrük Birliği anlaşmasını imzalamasaydık zannederim KOBİ kavramı Türkiye gündemine gelemeyecekti. Geçmişte KOBİ dendiği zaman çoğu zaman
araba markası veya
portakal çeşidi sanıyorlardı. Hatta KOBİ'ci Mustafa diye şirketler kurmaya başladılar ama bugün Türk sanayisinin omurgasını, bel kemiğini oluşturuyor'' diye konuştu.
AA