Bakan Şimşek'ten işsizlik yorumu

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kriz döneminde Türkiye'nin istihdam yarattığını ancak işgücüne katılım çok fazla olduğu için, bu dönemde işsizliğin yükseldiğini kaydetti.

Bakan Şimşek'ten işsizlik yorumu

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Marmara Üniversitesi Maliye Araştırma ve Uygulama Merkezinin düzenlediği ''Global Krizin Türk Kamu Maliyesine Yansımaları'' konulu toplantıya katıldı. Şimşek, bütçe açıklarında ciddi bir artışın, kamu borç dinamiklerinde inanılmaz bir kötüleşme ile birlikte ortaya çıktığını ve şu anda ''Acaba bazı devletler borçlarını sürdürebilir mi, yükümlülüklerini yerine getirebilir mi?'' sorunuyla karşı karşı olunduğunu anlattı. Şimşek, ''Yani bir özel sektör bilanço problemi şu anda, bir kamu sektörü bilanço problemine dönüşmüş durumda ve bazı ülkelerin iflası tartışılabilir bir noktaya gelmiş bulunmaktayız. Bence bu önemli bir konu. Yani tabii ki Yunanistan, Portekiz, İspanya vesaire gibi ülkelerle ilgili kaygılar bu kadar ön plana çıkmadan önce piyasalara baksanız V formatında bir çıkış trendi...'' diye konuşan Şimşek, şimdi ise acaba ikinci bir dip yaşanabilir mi kaygısının yaşandığını söyledi. Bu kaygılardan ötürü tabii ki piyasaların bu konuyu yeniden düşündüklerini belirten Şimşek, bu olayı sadece ve sadece bazı ülkelerin borç dinamiklerine ilişkin kaygılara indirgemek istemediğini, bu arada Çin'in bir miktar frene basması, Hindistan'ın ve diğer bazı ülkelerin para politikasında sıkılaştırmaya gitmeleri, örneğin Brezilya'nın mali canlandırma programlarını ortadan kaldırması ile ilgili hususların da global büyümeye ilişkin yeni soru işaretleri uyandırdığını anlattı. ''Yani o çerçeveden bakmak lazım. Son birkaç sathını yaşadığımız piyasalardaki gelişmeleri muhtemelen o çerçevede değerlendirmek lazım'' diyen Şimşek, dünyada kriz döneminde olağanüstü tedbirler alındığını, gerek bankalara verilen sermaye desteği gerekse ekonomileri canlandırma konusunda yapılan ek harcamalar veya vazgeçilen vergiler, birtakım garantiler, taahhütlerle birlikte rakamın 5,5 trilyon dolarlık bir tedbir paketinden bahsedilebileceğini söyledi. Olağanüstü tedbirlerin uygulamaya konmasıyla dünya ekonomisinin bir deflasyonu, bir onarımı atlattığını, hatta belki beklenenden çok daha hızlı da bir büyüme patikasına girmiş durumda olduğunu belirten Şimşek, şöyle devam etti: ''Şimdi bu büyüme patikasında dünya tekrar aşağıya doğru bir trende mi girecek yoksa bu mevcut zemini koruyacak mı? sorusu tabii ki bence çok önemli bir sorudur. Bizim için de önemlidir tabii ki dünya açısından çok kritik bir sorudur. Dünya ekonomisi bu destekler olmadan güçlü bir şekilde yoluna devam edebilir mi sorusu çok anlamlı bir sorudur. Maalesef o soruya cevap vermek kolay değildir. Muhtemelen gelişmiş ülkeler açısından bu soruya olumlu cevap vermek çok zor. Gelişmekte olan ülkelerin durumu çok farklı çok daha iyi durumda. Tabii bu ülkelerin borç dinamiklerine ilişkin endişelere son verebilecek miyiz, o tekrar bir güven kaybına yol açacak mı? Bu da çok önemli bir sorudur. Öyle inanıyorum ki Avrupa tabii ki şu anda bir çaba içerisinde bu endişelerin daha da büyümemesi için, muhtemelen bu aşamada belki bu endişeler sınırlanabilir diye düşünüyorum. En son G-7 zirvesinde maliye bakanları, devlet başkanları henüz mali canlandırma programlarını sonlandırmak için erken olduğu konusunda hemfikir olduklarını ifade ettiler. Bu muhtemelen doğru bir yaklaşım ama bu yaklaşımı mutlaka bu ülkeler kredibilitesi olan orta vadeli mali programlarla desteklemeleri lazım. Türkiye'de açık arttı, dünyada bütçe açıkları arttı. Krizin önemli ölçüde yansıması diye bunu satabilirsiniz. Çıkıp piyasalara 'bu bir kerelik bir şoktur, bu devam etmez' demek için bu sözleri tabii ki desteklemek lazım. Biz Türkiye olarak aslında bunu yapan ilk ülkelerden birisiyiz. Kriz döneminde politika yapıcıları olarak, hükümet yetkilileri olarak çok eleştirildik, ama şimdi geriye baktığımızda aslında çok sakin bir şekilde kendi kaynaklarımızdan kendi önlemlerimizle bu işi mümkün olduğunca iyi yönettiğimiz kanısındayım. Çıkış stratejileri önemlidir, Türkiye ortaya bir çıkış erken bir şekilde koyan ve dolayısıyla piyasa beklentilerini o çerçevede çıpalayan nadir ülkelerden bir tanesidir diye düşünüyoruz. Orta vadeli bir mali programı inşa ettik ve gerçekçi olan kredibilitesi olan bir program ortaya koyduğumuz kanısındayız. Hatta belki biraz özellikle hedefler bağlamında, makro ekonomik çerçeve bağlamında orta vadeli program ve orta vadeli mali program biraz da aslında muhafazakar, mütevazi bir programdır, çok iddialı bir program değil ama güven bakımından da son derece gerçekçi bir program olduğu ortaya çıkıyor. Bence bu önemli...Türkiye olarak sadece kağıt üzerinde bir plan koymadık. Ona gerçekleştirmeye yönelik de etkili adımlar attık.'' Dünyanın ve Türkiye'nin krizin sonucu olarak karşı karşıya olduğu en ciddi sorunun işsizlik olduğunu dile getiren Bakan Şimşek, ''Bu çok ciddi bir sorundur ve gerçekten de uzun bir süre bizim karşı karşıya olacağımız, sadece Türkiye'nin değil, bir çok ülkenin karşı karşıya olacağı bir sorundur. Bugün İspanya'nın yüzde 19,5 civarındadır, Avrupa ortalaması yüzde 10, ABD yüzde 10 civarındadır. Birçok ülkede yüzde 10-12'ler civarında bir işsizlik oranı vardır. Türkiye'de de bu dönemde işsizlik yüzde 10,3'ten 13,1'e kadar yükselmiştir. Aslında kriz döneminde Türkiye istihdam yaratmıştır ama işgücüne katılımın çok fazla olduğu bu dönemde işsizlik yükselmiştir'' diye konuştu. Şimşek, Marmara Üniversitesi Maliye Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından düzenlenen ''Global Krizin Türk Kamu Maliyesine Yansımaları'' konulu toplantıda, küresel krize değinirken, bu dönemde dünyada ve Türkiye'de bütçe açıklarının arttığını söyledi. Kriz döneminde politika yapıcıları olarak çok eleştirildiklerinin altını çizen Şimşek, şimdi geriye doğru baktıklarında aslında çok sakin şekilde Türkiye'nin kendi yöntemleriyle, kendi tedbirleriyle ve kendi kaynaklarıyla bu işi çok iyi yönettiğinin ortaya çıktığını vurguladı. Türkiye'de de bütçe açıklarının kriz döneminde arttığına değinen Şimşek, şöyle devam etti: ''Biz 2008 yılının ortalarında ortaya bir makro büyüklükler koymuşuz. O makro büyüklükler çerçevesinde birtakım bütçe hedefleri koyduk. Biz bütçe açığını 2009 yılı için başlangıçta milli gelirin yüzde 1'i civarında öngördük. Gerçekleşen yüzde 5,5. Bu önemli bir sapma... Bu sadece Türkiye'ye mi özgü? Kesinlikle değil. Bütçe açıkları milli gelire oranla Türkiye'den daha fazla artan 20 ülkeyi sayabilirim. Türkiye'de bütçe açığı yüzde 5,5'a çıkınca, milli gelirde küçülme söz konusu olunca bunun sonucu olarak borcun milli gelire oranı artmıştır. Bu, kamu borç stoğunun milli gelire oranı program tahminlerine göre yüzde 47'ler civarına çıkacak. Ama aslında ben hafif de olsa onun altında kalabilir diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye yılın son çeyreğinde çok güçlü büyüme performansı ortaya koymuştur diye düşünüyorum. Ben Türkiye'nin son çeyreğinde yüzde 4 ila 5 arasında büyüdüğü kanısındayım. Ben eldeki birtakım verilerden yola çıkıyorum. Resmi rakamlar değil... Bu, 2009 yılına ilişkin daralmayı belki öngördüğümüz yüzde 6'nın altına çekebilir.'' -''KÖTÜMSERLİK DE BULAŞICIYDI''- Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye'nin bir ada ülkesi olmadığını, dolayısıyla dünyada olup bitenlerden ciddi anlamda etkilendiğini ifade ederek, ''İyimserlik nasıl 2002-2007 döneminde bulaşıcıysa, 2008-2009 döneminde dünyadaki kötümserlik de bulaşıcıydı. Bu, bizde ciddi şekilde tüketimin ve yatırımın ertelenmesine yol açtı. Ekonomik aktörler belirsizlik karşısında reaksiyon gösterdi. İç talepte daralma yaşandı'' diye konuştu. Son 24-25 yılda ilk defa 2009 yılında gelişmekte olan ülkelere sermaye akışlarının net bazda negatife döndüğüne dikkati çeken Şimşek, 52 milyar dolarlık çıkış yaşandığının tahmin edildiğini, Türkiye'nin ise net bazda doğrudan yatırımlar anlamında önemli performans ortaya koyduğunu söyledi. Türkiye'nin ilk kez kendi iç dinamiklerinden kaynaklanmayan çok ciddi dış şokla karşılaştığına işaret eden Şimşek, ''Bence bu şoka karşı önemli dayanıklılık göstermiştir. Kim ne derse dersin, Türkiye bu krizde başarılı bir sınav vermiştir. Bunu ben söylemiyorum. 50 küsur ülkenin notu düşürülmüştür. Türkiye'nin kredi notu değişik uluslararası reyting kuruluşları tarafından, hepsi tarafından artırılmıştır. Kredi notu iki kademe artırılmış tek ülkedir. Bu önemli husustur'' dedi. Mehmet Şimşek, Türkiye'nin ilk defa önceki kriz deneyimlerine oranla farklı reaksiyon gösterdiğini, faizlerin tek haneye düştüğünü, bunun de gerek kamu maliyesine, gerek hane halkının talebine, gerek borç ödeme kapasitesine, gerekse yatırımlara ciddi anlamda yansıyacağını vurguladı. -''ÇEKİRDEK ENFLASYON 3,8-4'LERDE''- Enflasyonun da Türkiye'nin geçmişte yaşadığı krizlerde genellikle katlandığını hatırlatan Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bu dönemde öyle olmamıştır. Özellikle normal, bizim bildiğimiz, açıklanan enflasyon rakamları hafif yükseliş eğilimindedir. Ancak aslında temel enflasyon, çekirdek enflasyon verilerine bakarsanız enflasyonun yüzde 3,8-4'lerde olduğunu göreceksiniz. Temelde bir sorun yok. Orta vadeli beklentilerde de ciddi bozulma yok. Piyasa doğru okuyor. Geçici bir artış var. O da kısmen bizden kaynaklanıyor. Biz dedik ki mali kredibilite, bütçe hedeflerinin kredibilitesi, geçici bir enflasyon artışına oranla bizim için daha kritiktir. Birtakım arzulanmayan tedbirleri uygulamaya koyduk. Çekirdek enflasyon önemli bir göstergedir. Ona doğru bir eğilime gidileceğini düşünüyorum.'' Türkiye'nin bu dönemde zincirleme iflaslar yaşamadığını, bunda 2002 sonrasında yapılan reformların katkısının büyük olduğunu ifade eden Şimşek, ''Ama şu da var; marifet uygulamadadır. Dünyanın en güzel yasalarını en iyi mevzuata oturtabilirsiniz. Ama uygulamada hassasiyet gösteremezseniz, Türkiye kalıcı başarı elde edemeyebilirdi'' diye konuştu. AA
<< Önceki Haber Bakan Şimşek'ten işsizlik yorumu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER