Son aylarda Türkiye'nin, özellikle bankacılık sektörünün dolayısıyla tüm ülke ekonomisinin üzerinde dolaşan kara bulutların verebileceği orta ve uzun vadede bariz zararlar görmezden gelinirken Taraf yazarı Süleyman yaşar köşesinde bankacılık sektörüyle alakalı "Aman dikkat; devlet bankaları ülkenin kırılganlığını artırıyor" diyerek uyarıda bulundu. İşte Yaşar'ın o yazısı:
Türkiye’de bankacılık sistemi 2001 krizine kanunsuz girdi. “Niye kanunsuz girdi” diyerek sorarsanız, Anayasa Mahkemesi bankaları hizaya sokacak kanununu iptal etmişti. İşte bu nedenle başıboş kalan bankalar krize giden yolun taşlarını kendileri döşediler. Kanunsuz bankacılık sistemi yönetilemedi ve kriz geldi.
Bu arada devlet bankalarının da kanunu olmayan bankacılık nedeniyle o dönemde içlerinin boşaltıldığını hemen belirtelim.
Tabii yaşanan 2001 krizinin ardından bankacılık sistemi yeniden düzenlendi. Yeni bir bankalar kanunu çıkarıldı. Ve 2008 krizinde dünyada dev bankalar çökerken ülke ekonomisinin ayakta kalmasını bu yeni kurulan bankacılık sistemi sağladı.
Niye yaptık bu kısa açıklamayı?
Şundan yaptık; Merkez Bankası’nın en son duyurduğu kısa vadeli dış borç verilerinde ilginç bir gelişme var.
Ne mi bu ilginç gelişme?
Bu ilginç gelişme şu; devlet bankalarının kısa vadeli dış borçları hızla çoğalıyor.
Bakın nasıl çoğalıyor kamu bankalarının kısa vadeli dış borcu; 2013 yılının ilk çeyreğinde kamu bankalarının toplam dış borçları 12,5 milyar dolar tutarındayken 2014’ün temmuz ayında kısa vadeli dış borç tutarı 19 milyar dolara yükseldi. Yani yüzde 52 oranında arttı. Oysa aynı dönemde özel bankaların kısa vadeli dış borç toplamı 66,6 milyar dolar tutarındayken 75,3 milyar dolar oldu. Ve yüzde 13 oranında çoğaldı.
Peki, kısa vadeli dış borç artışı ne anlama geliyor?
Şu anlama geliyor. Bir ülkenin kısa vadeli dış borçlarının çoğalması o ülkenin kırılganlığını artırır. İç ve dış şoklara karşı ülkeyi dayanıksız hâle getirir. Bu arada hemen bankacılık sisteminin bir zafiyetini belirtelim. Bu ülkede bankaların toplam kredi tutarı 1 trilyon 168 milyar liraya ulaştı. Bir de bankaların elinde 292 milyar lira tutarında menkul kıymet var. Yani bankaların toplam kullandıkları para 1 trilyon 460 milyar lira oluyor. Oysa bankalardaki toplam mevduat 1 trilyon 79 milyar lira tutuyor. Yani 381 milyar lira bankaların mevduat dışı borçları oluyor. Ve borcun büyük kısmı dış borç olarak alınıyor.
İşte bu dengesiz yapıyı devlet bankaları şimdi hızla sıcak para getirip destekliyorlar. Bir de bu paraların nereye yatırıldığı da önemli. Devlet bankası sıcak parayla ne yapacak? Bu sorunun haklı bir cevabı da ortada yok henüz. Çünkü sıcak parayla kaliteli yatırım yapılmaz. Anlayacağınız son dönemde devlet bankaları bu ülkenin kırılganlığını artırıyor. Aman dikkat.