Kapalıçarşı, Osmanlı'dan Türkiye'ye uzanan 5 asırlık tarihi süreçte ekonominin kalbinin attığı bir merkez olarak Türkiye'nin iktisadi tarihinde önemli fonksiyonlar üstlendi. Kapalıçarşı yıllar boyunca hem reel ekonominin hem de finansın merkezi oldu. Devasa çarşı, görünenlerin yanı sıra bilinmeyen olaylarla da Türkiye'nin
ekonomik tarihine damgasını vurdu.
1994'te
faili meçhul bir cinayetle öldürülen ünlü uyuşturucu kaçakçısı
Behçet Cantürk'ün MİT itirafları, Kapalıçarşı'nın
mafya dünyası için de uzun yıllar merkezi bir konuma ve savaşlara sahne olduğunu gösteriyor. Ercan Gün'ün kaleme aldığı ve Doğan
Kitap tarafından basılan itiraflara göre Kapalıçarşı, bir dönem hem karapara aklama merkezi hem de gücün gösterildiği, güçlü olanın hükmettiği bir mekân olmuş. Cantürk gibi çok sayıda uyuşturucu tüccarı ve
mafya babası, hem yasadışı yollardan kazandıkları paraları Kapalıçarşı'da aklamış hem de çarşıda kaçak döviz ve pırlanta işi ile servetlerine servet katmış.
Ortak terör eylemi
Cantürk'ün MİT itiraflarına göre Kapalıçarşı'da 16 Haziran 1983 yılında yapılan bombalı eylemin perde arkası da oldukça ilginç. Eylemi
Ermeni terör örgütü ASALA ile Türkiye'deki Devrimci Doğu
Kültür Dernekleri (DDKD) ortak yapmış. Cantürk'ün anlatımına göre 1983'te Kapalıçarşı'da pırlanta ve
altın kaçakçılığını üç grup elinde tutmaktadır. Antepliler ve Kilisliler; Midyatlı Süryaniler,
Mardinliler ve
Diyarbakırlılar; bir de Yahudiler. Dönemin bir başka mafya babası Dündar Kılıç, önce Kapalıçarşı'daki Yahudileri kendi kontrolüne alır. Ardından da Diyarbakır ve Mardinlileri tehdit etmeye başlar. Kılıç, kendisinden habersiz hiçbir gayrimüslimin Kapalıçarşı'ya
iğne dahi sokamayacağını, sokanı duydukları takdirde öldüreceklerini, gayrimüslimlerin bundan sonra para kazanamayacaklarını söyler.
Mardin ve Diyarbakırlı grubun Kapalıçarşı'daki en etkili temsilcisi ünlü
kuyumcu Sait Koç'tur. Dündar Kılıç'ın tehditleri üzerine Sait Koç, Faruk Vakıfahetoğlu ile
Behçet Cantürk'e başvurur. İkili bir eylem planı üzerinde anlaşırlar. ASALA, o sıralar Türkiye'de zaten bir eylem yapmayı planlamaktadır. Bu eylemin Kapalıçarşı'da olmasına karar verilir.
İsviçre'den gelen, Suriye'de eğitim görmüş bir ASALA mensubu Kapalıçarşı'da Sait Koç'un dükkânına yakın bir yerde bombayı patlatır. Sait Koç ve adamları da alttan alta ASALA'nın kendilerine
destek vereceğini yayarlar. Böylece Kılıç bir daha kimseyi tehdit edemez. Cantürk, yıllar boyunca Kapalıçarşı'da pırlanta ve altın kaçakçılığı yapan Sait Koç ile ortaklığını sürdürür.
Düşünce al, yükselince sat
Cantürk, sadece uyuşturucu ve altın kaçakçılığıyla da uğraşmaz. Piyasadaki birçok oyunda da aktif rol oynar. İşte kendi ifadesiyle Kapalıçarşı'da altın fiyatlarıyla nasıl oynadığı: "Kapalıçarşı'da bulunan Bedros'un piyasadan haberdar olması nedeniyle altın fiyatlarının düştüğü zaman altın alırdık. Aldığımız altın bedellerini ben öderdim. Altın yükseldiği zaman ise satardık. Elde ettiğimiz kârdan da yüzde 10 civarında bir hisseyi Bedros'a veriyorduk. Bedros Demirciyan, benim gizli işlerimde irtibat görevi gören Ermeni asıllı ve ASALA taraftarı bir kimsedir."
Kitapta, Kapalıçarşı ile İsviçre bankaları arasındaki para trafiğini anlatan Korkmaz Göldağı da ilginç itiraflarda bulunuyor.
Çarşıda "Ata
Lirası" yani altın alıp sattığını belirten Göldağı, "Aslında ortada altın yoktu, hayali olarak çarşıda bulunan esnaf arasında
kumar oynuyorduk. Mesela, bir esnafla karşı karşıya gelip 1000 tane Ata Lirası'nı bir ay sonraya tanesini 500 liradan almaya veya satmaya anlaştığımız an, günü geldiğinde şayet 'Ata Lirası' 500 liradan 600 liraya çıktıysa, aradaki 100 lira farkı alıyorduk. Bundan da çok para kazandım" diyor.
CANTÜRK KİMDİR?
1950'de Diyarbakır
Lice'de doğan Behçet Cantürk, kendini çocuk yaşta töre savaşının içinde bulur. 1975 Lice
depremi, onun için dönüm noktası olur. Devletten aldığı konut ihaleleriyle müteahhitliğe başlar ve çok para kazanır. Asıl yükselişi ise 1980'li yıllarda uyuşturucu ve
silah işine girmesiyle olur. Bu kulvarda Suriye'de anne tarafından akrabaları olan Ermeni asıllı kişilerin kendisini ASALA ile tanıştırmaları önemli rol oynar.
Uyuşturucu ticaretini daha çok İsviçre'de bulunan Sarı
Avni lakaplı Avni
Yaşar Musullulu ile birlikte yapar. Cantürk, 14 Ocak 1994'te
İstanbul Bağdat Caddesi'nde zırhlı aracının içinde işyerinden evine giderken kaçırılır ve cesedi ertesi gün Sapanca'ya atılır.
MUHİTTİN DANIŞ - REFERANS