Durmuş Yılmaz, düzenlediği basın toplantısında, 2009 yılı para ve kur
politikasını açıkladı ve özellikle son 2 yıldır enflasyonun hedeflerin üzerinde çıkmasının nedenleri konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Merkez Bankasının 2002-2005 döneminde kısa vadeli
faiz oranlarının temel politika aracı olarak kullanıldığı örtük enflasyon hedeflemesi rejimini uyguladığını hatırlatan Yılmaz, enflasyonla mücadelede elde edilen başarının ardından kademeli olarak karar süreçlerinin daha şeffaf ve öngörülebilir hale getirildiğini ve 2006 yılında da açık enflasyon hedeflemesi rejimine geçildiğini kaydetti.
Açık enflasyon hedeflemesi rejiminin uygulamaya geçmesinin dünya konjonktüründe hızlı gelişmelerin yaşandığı bir döneme denk geldiğini ve bu sürecin bir yansıması olarak
Türkiye ekonomisinin bir dizi şoklarla karşılaştığını anlatan Yılmaz, 2006-2008 dönemine bakıldığında enflasyondaki düşüşü engelleyen unsurların büyük ölçüde para politikasının
kontrolü dışındaki gelişmelerden kaynaklandığının görüldüğünü söyledi.
Yılmaz, şöyle konuştu:
''Türkiye'de enflasyon hedeflemesi rejimi hedeflemesinin maruz kaldığı ilk ciddi şok 2006 yılı
Mayıs ayından itibaren uluslararası
sermaye koşullarının
gelişmekte olan ülkeler aleyhine değişmesi ve bunun sonucunda Türkiye'nin de dahil olduğu birçok ülkede sermaye çıkışları yaşanması olmuştur. Bu dönemde YTL'nin yaklaşık olarak yüzde 30 değer kaybı yaşaması yaşanan finansal türbülansın yol açtığı güvensizlik ortamı ve
gıda fiyatlarındaki kuraklıktan kaynaklanan fiyat artışlarıyla birleşerek enflasyonun yükselmesine ve enflasyonun hedeflenenden yüksek çıkmasına neden olmuştur.
Merkez Bankası bu durumun fiyatlama davranışları üzerinde kalıcı etkiler oluşturmaması amacıyla para politikasında belirgin bir sıkılaştırmaya gitmiş ve ek olarak bir dizi önlemler almıştır. Bu önlemler döviz alım ihalelerine ara verilmesinden YTL ile döviz likiditesine ilişkin çeşitli düzenlemelere kadar uzanmıştır. Yaşanan dalgalanma sonrasında enflasyon beklentileriyle hedefler arasındaki farklar açılmış olsa da alınan önlemlerle enflasyon ve enflasyon beklentileri büyük ölçüde kontrol altına alınmıştır. 2007 yılı ve sonrasını kapsayan dönemde ise enflasyondaki düşüşü engelleyen temel unsur uluslararası piyasalarda petrol ve diğer emtia fiyatlarında yaşanan artışlar ile yönetilen yönlendirilen fiyat ayarlamaları olmuştur.''
Yılmaz, 2007-2008 yıllarında Türkiye'de yaşanan görece yüksek enflasyonun para ve kur politikasından değil, daha çok küresel faktörlerden kaynaklandığını vurguladı.