Geçtiğimiz hafta Kanaltürk'te, Tarık Toros'un
Merkez Siyaset programında Sayın Recep Akdağ'ı ağırlamıştık.
Kendisine,
Sağlık Bakanlığı'nda da çok sayıda istihdam edilen
sözleşmeli (4/B)
personele kadro verilip verilmeyeceğini sormuştum. Sayın Bakan olumlu veya olumsuz net bir
cevap vermemişti. Meğer
müjdeyi Baş
bakan'a bırakmış.
Beklenen müjde nihayet cumartesi günü Sayın
Başbakan'dan geldi.
Kamuda toplam sayıları 200 bini geçen
sözleşmeli personele kadro çalışmasının olduğunu,
kanun hükmünde
kararname ile yapılabilirse
seçim öncesi, illa da kanun çıkarmak gerekiyorsa seçim sonrası bu işin bitirileceğini söyledi.
Sözleşmeli personel istihdamında birincilik
Milli Eğitim Bakanlığı'nda. (70 binden fazla) Daha sonra
Sağlık Bakanlığı ve diğer kurumlar geliyor. Peki, kadroya geçmeleri halinde sözleşmeli personelin hayatında neler değişecek?
Hemen belirtelim ki, son yıllarda sözleşmeli personele yönelik yapılan düzenlemelerle birlikte, özlük hakları itibariyle kadrolularla aralarındaki
makas daraltıldı. Aile yardımı, sendikal haklar,
döner sermaye ödemesi bunlardan bazıları. Ancak kimi başlıklarda hala farklılıklar var ve kadro çalışmasıyla bunlar da son bulacak.
Sözleşmeli personel kadroya geçtiği takdirde;
· İş güvencesine kavuşmuş olacaklar ki, kadro isteğinin arkasındaki en önemli
psikolojik saik de bana göre budur.
· Doğum sonrası 1,5 saat olan süt izni ilk altı ayda 3 saate çıkacak. İkinci altı ayda da 1,5 saat izin hakkı olacak.
· Şu an bir yıl olan
doğum sonrası aylıksız analık izni, kadroya geçerse iki yıl olacak.
· Sözleşmeli personel şuan yılda bir ay hastalık izni kullanabilirken, kadroya geçince bir ay sınırı kalkıyor.
Yükselmenin önü açılacak
· Sözleşmeli personelin kariyerinde ilerleme olmuyor. İdari görevlere gelemiyorlar.
Kadroyla birlikte bunun yolu da açılmış olacak.
· Sözleşmeliler için en büyük dezavantaj,
tayin ve nakil konusudur. Kadroyla birlikte standarda kavuşmuş olacaklar.
· Kamuda asıl olan kadrolu personel istihdamı olduğu için, kurumlardaki idareci ve personel yöneticileri, sözleşmelilerin hakları konusunda yeterli bilgiye sahip değiller. Bu durum, pek çok konuda mağduriyet yaşanmasına sebep oluyor. Kadroyla birlikte bu karmaşa da son bulacak.
Maaşlar eşitlenecek
· Ücret farklılıkları ortadan kalkacak. Sözleşmeli ile kadrolu personel arasında kurumdan kuruma değişmekle birlikte 50 liradan 800 liraya varan farklılıklar bulunuyor. Kadroyla birlikte maaşlar eşitlenecek.
·
Evlilik,
ölüm, hastalık ve refakat izinlerinde kadroluların bariz üstünlüğü bulunuyor. Kadroyla birlikte bu farklar kalkacak.
Sözleşmeli personel istihdamı, taşrada ve özellikle doğu ve güneydoğudaki personel açığının giderilmesi amacıyla düşünülmüştü. Bir diğer amaç da "performansa dayalı insan kaynağı yönetimi" anlayışını kamuya
egemen kılmaktı. Fakat her iki amaç da tam olarak gerçekleştirilemediği gibi, kamu personeli rejimi garip bir hal aldı. Örneğin aynı okulda görev yapan öğretmenlerden kimi kadrolu, kimi sözleşmeli (4/B) kimisi de
ücretli çalıştırılmaya başlandı. Aynı donanıma sahip, aynı işi yapan üç öğretmen ama özlük hakları arasında uçurumlar var. İşte bu tablo sürdürülebilir değildi. Sayın Başbakan da bunu fark etmiş olacak ki, çözümün işaretini verdi.
Diğer taraftan kamu personel rejiminin tek sorunu sözleşmeli-kadrolu ayrımı da değil. Unutmayalım ki devlet memurları mevzuatının omurgasını hala 1950'li yıllarda hazırlanmış
657 Sayılı Kanun oluşturuyor. Sözleşmeliye kadro verilmesi bir çarpıklığı düzeltebilir ancak esas çarpıklık çok daha kapsamlı bir
ameliyat gerektiriyor.
Sadettin ORHAN