Binlerce ceset gördüm, bir damla kan yoktu
Amerika'nın
TMSF'si FDIC
bankalara el koyup piyasalara müdahale etmeye başlayınca ben de çarşamba günkü yazımda AKP hükümetinin uluslararası piyasalarda yaşanan türbülans konusundaki kayıtsızlığını eleştirmek için TMSF başkanı Ahmet Ertürk'e seslenmiştim.
Ertürk "mesajını aldım" diyerek anlatmaya başladı.
Bir kere o da benim gibi "
kriz" kelimesini ihtiyatlı kullanıyor.
Son bir yıldır uluslararası piyasalarda yaşananlar için "finansal türbülans" tanımlamasını
tercih ediyor.
Amerika'nın TMSF'si olarak nitelenen FDIC'i ve yaptıklarını çok yakından takip ediyor.
2008 başından bu yana toplam 5 bankaya el koyan FDIC, Ertürk'ün anlattığına göre Amerika'da 8494 bankayı garanti kapsamında tutuyormuş.
Daha doğrusu aktif toplamı 13 trilyon doları geçen
Amerikan bankacılık
sektörünün 7 trilyon dolarlık
yurt içi
mevduatlardan oluşan kısmı FDIC tarafından sigortalanarak garanti kapsamına alınmış.
Yani son günlerde Amerikan bankalarının önünde gördüğümüz
kuyruklar, her ne kadar sembolik anlamda çok ciddi mesajlar içerse de henüz sektör açısında ciddi bir
tehlike taşımıyor. Sonuçta geçen yılı da hesaba katarsak şimdiye kadar batan banka sayısı 8.
Yani Amerika'da faaliyet gösteren bankaların binde 1'i.
Zaten batan bankaların mevduatının yüzde 80'den fazlası garanti kapsamındaymış.
Dolayısıyla mevduat sahiplerini paniğe sevk edecek bir durum henüz söz konusu değil.
Mesela en son geçen hafta likidite sıkışıklığı yüzünden IndyMac
Bankası'na el konuldu.
Aktif büyüklüğü 32 milyar dolar olan IndyMac'in mevduat tutarı 19 milyar dolardı. FDIC yani Amerika'nın TMSF'si garanti kapsamında bulunan 275 bin mevduat sahibine 16.5 milyar dolar ödeme yapılacağını anında açıkladı. Bir mevduat sahibi için garanti kapsamı 100 bin dolardan 1 milyon dolara kadar çıkıyor. Böyle banka batsa da mevduat sahipleri paralarının büyük bir kısmını geri alabiliyor.
Nitekim FDIC'in açıklamasından sonra panik bir anda dağıldı.
Peki tüm dünya medyasında banka önünde kuyruk fotoğraflarıyla gündeme
bomba gibi düşen Amerika'daki panik neden çıktı?
Ertürk 'ün anlattığına göre meğer bankanın likidite sıkışıklığı yaşayarak zor duruma düşmesine bir
senatör tarafından IndyMac hakkında OTS ve FDIC'e gönderilen gizli bir mektubun kamuoyunda duyulması yol açmış.
IndyMac hakkında söylentilerin çıkmasına sebep olan senatörün mektubundan sonra 11 gün içinde bankadan 1.3 milyar dolar mevduat çekilmiş.
Bu kadar kısa sürede böylesine yoğun bir mevduat çıkışı IndyMac'i batmanın eşiğine getirmiş ve bunun üzerine FDIC daha fazla paniğe yol açmamak için bankaya el koyup tüm mevduat sahiplerini rahatlatacak açıklamayı yapmış.
Banka batmış olmasına rağmen bir "
köprü banka" kurulmak suretiyle IndyMac Federal Bank adıyla faaliyetler devam ediyormuş. FDIC hak sahibi mevduat sahiplerini hemen belirlemiş ve yeni bankanın güvenli bir biçimde çalışıp mevduat sahiplerine garanti altına aldığı parasını ödemeye başlamış.
Meğer dünya medyasına düşen banka önündeki kuyruk görüntüleri garanti kapsamında başlayan geri ödemelerle ilgiliymiş.
Mevduat sahipleri garanti kapsamında olsalar bile yaşanan panik sebebiyle bir an önce paralarını geri almak için bankanın önünde bu yüzden kuyruklar oluşturmuş.
Ertürk "Biz
Türkiye olarak bu konuda maalesef onlardan daha tecrübeliyiz. Bu yüzden Amerika'da hem bankacılık sektörünün hem de mevduat sahibi vatandaşların yaşadıklarını çok iyi anlıyorum" dedi.
Peki benzer bir sıkıntı biz de yaşanabilir mi diye sordum.
Çok net bir biçimde bugün bankacılık sektörünün hem sermaye yeterliliği hem de risk yönetimi açısından 2001 kriziyle uzaktan yakından ilgisi kalmadığını söyledi.
Dolayısıyla Amerika'nın bugün bizim 2001'de yaşadığımıza benzer bir finansal kriz yaşıyor olması bizi
direk paniğe sevk etmemeli.
Fakat Ertürk'ün de belirttiği gibi Amerika'dan farklı olarak cari açık dahil Türk ekonomisini kırılgan kılan ciddiye alınması gereken bir çok sorun var.
İhmale gelmez.
Ayrıca biz Amerika'nın bugün yaşadığı sorunları 2001 de yaşadık diyerek rehavete kapılamayız çünkü bankacılık sektörümüz geçmişe göre çok daha sağlam olsa bile Amerika'da yaşanan en küçük çalkantı biz dahil tüm dünyayı etkiler.
Yeni
ekonomik sistemde artık Amerika'da pişen her ne olursa olsun "komşuda pişer bize de düşer" mantığıyla hepimizi etkisi altına alır.
Ertürk'e yeni ekonomik sistemden ne anladığını da sordum.
Bana yıllar önce tüm dünya borsalarını alt üst eden "Kara
Çarşamba" sonrasında bir borsacının çarpıcı tespitiyle
cevap verdi: "Bugün
Perşembe.
Londra Borsası'nda yürürken binlerce ceset gördüm. Ama bir damla kan yoktu."
Türkiye 2001 krizinde hem çok ceset hem de çok kan verdi.
Bu yüzden acı hatırası bilinçaltımıza kazıldı.
Amerika içine düştüğü türbülanstan en az can kaybıyla çıkmak istiyor. Fakat ne kadar kansız olursa olsun Amerikan bankalarının önünde kuyruk görüntüsü başta Amerikalı mevduat sahipleri olmak üzere tüm dünyayı korkutuyor.
EYÜP CAN/REFERANS