Alternatif
Enerji ve Biyodizel Üreticileri Birliği (ALBİYOBİR) Genel Başkanı Tamer Afacan,
dünyada biyodizele hiç
vergi uygulanmazken,
Türkiye'de özel
tüketim
vergisi (ÖTV) istisnasının ''tüketimin yüzde 2'si'' ile sınırlandırılmak istendiğini öğrendiklerini bildirdi. Afacan, bu durumda, 1,5 milyon tonluk
üretim kapasitesinin 1,2
milyon tonunun atıl kalacağını belirterek,
Petrol fiyatları ve enerjide dışa
bağımlılık artarken,
yerli enerji üretiminin önü,
bilinçli bir şekilde kesiliyor'' dedi.
Nisan ayı başında Resmi Gazete'de yayımlanan,
Gelir Vergisi Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'da değişiklik yapan
kanun ile biyodizele litre başına 0,6498 YTL tutarında ÖTV konmuştu. Ancak, bu verginin uygulanması konusunda, ''sıfıra kadar indirme, bir katına kadar artırma' yönünde Bakanlar Kurulu'nun yetkisi bulunuyor.
Afacan, bu yetkiye istinaden,motorine katılacak yüzde 2 biyodizel için ÖTV istisnası getirilmesi yönünde bir
hazırlık yapıldığını öğrendiklerini bildirdi. Türkiye'de
14 milyon ton civarında motorin tüketildiğini, bu durumda, 280 bin ton biyodizelin ÖTV'den muaf bir şekilde satılabileceğini kaydeden Afacan,şu bilgiyi verdi:''Türkiye'de, biyodizel üretim kapasitesi 1,5 milyon tona ulaştı.
ÖTV'den muaf katkı oranı yüzde 2 ile sınırlı tutulursa, 1,2 milyon ton kapasite atıl kalacak. AB'de, geçen yıl yüzde 2 olan biyodizel katkı zorunluluğu, bu yıl için yüzde 5'e çıkarılmıştı. Türkiye, elinde imkan
olduğu halde, hem AB'den daha düşük bir katkı oranı belirliyor hem de dünya da bir ilk olarak biyodizele vergi
uygulaması yapıyor.
Muafiyet oranı belirlenirken, ne Türkiye'nin ne de tarımın çıkarları gözetilmemiş. Türkiye'de her yıl 300-350 bin tona yakın atık
yağ kanalizasyonlara atılıyor, çevreyi kirletiyor. Bunun bile değerlendirilmesine olanak tanınmıyor.'' Kanun çıkarken, özellikle tarım
sektörünün gelişmesi için yerli
hammaddeden üretilen biyodizel için ÖTV istisnası beklentisi oluştuğunu, bazı hükümet yetkililerinin de bu konuda söz verdiğini
anlatan Afacan, ''Ancak, yüzde 2'lik ÖTV istisnası ile hem Türk tarımının hem de yerli enerji üretiminin önü, bilinçli olarak kesilmiş
oluyor'' dedi. Biyobenzinde yüzde 2 biyoetanol katkı uygulamasının bulunduğunu, ancak uygulama zorunlu olmadığı için sadece bir firmanın katkılı
benzin sattığını hatırlatan Afacan, biyodizelde de bir zorunluluk
getirilmezse, piyasayı elinde bulunduran petrol akaryakıt dağıtım şirketlerinin, muhtemelen 280 bin tonluk katkı kotasını bile kullanmayacaklarını öne sürdü.
AB, TÜRKİYE'DEN BİYODİZEL İSTİYOR
Getirilen 0,6498 YTL'lik ÖTV ile biyodizelin perakende
satış fiyatının motorinin 30-40 YKr üzerine çıkacağı için iç piyasada
rekabet etmelerinin imkansız hale geldiğini anlatan ALBİYOBİR Başkanı Tamer Afacan, AB'nin Türkiye'den ''mevcut kurulu kapasitenin tamamı kadar'' biyodizel istediğini, ancak
dış ticaret rejimindeki olanaksızlıklar nedeniyle ihracat bile yapamadıklarını bildirdi.Türkiye'de biyodizelin hammaddesi olan soya, kanola ve aspir üretiminin yetersiz olduğunu, dahilde işleme rejimi kapsamında bu
ürünlerin ihracat amaçlı
ithalatına ise izin verilmediğini kaydeden Afacan, şöyle devam etti: ''Eğer iç piyasaya girmemiz istenmiyorsa, hammadde ithalatını kolaylaştırsınlar, dış talepleri karşılayalım. Türkiye'de hammadde
üretimini artırmak için kanolada kg başına 40 YKr'den
sözleşmeli üretim bağlantısı yaptık. Bu ürünün biyodizel üreticisine maliyeti
yaklaşık 400 dolar. Aynı ürünün Rotterdam'da uluslararası piyasa
fiyatı 240 dolar. Yerli hammadde ile ithalatçıların talebini karşılayamayız. Diğer taraftan dahilde işleme rejimi kapsamında,
biyodizel üretiminde kullanmak üzere ihracat amaçlı soya-kanola ithalatına izin verilmiyor. Yüzde 28-30 vergi ödeyip ithal etsek, bu
sefer AB'de rekabet edemeyiz. Bu uygulamalarla, 4 bin kişiyi istihdam
eden, Türk tarımının geleceği açısından çok önemli olan bir sektör, tam bir çıkmaza itiliyor.'' Vergi uygulaması konusundaki belirsizlikler nedeniyle son 1 ayda
20 firmanın kapandığını, sektör değiştirdiğini öne süren Afacan, petrol fiyatlarındaki artışa rağmen, enerjide dışa bağımlılığa
azaltacak bu sektörün önüne çıkarılan kotaya anlam veremediklerini ifade etti. Afacan, sektörün önünün açılması için, ÖTV'den muaf katkı oranının, yerli hammadde ve atıkyağ kullanımı dikkate alınarak en az
AB'deki gibi yüzde 5'e çıkarılmasını, ihracat amacıyla, dahilde işleme rejimi kapsamında soya-kanola ithalatına izin verilmesini istedi.
Biyodizelde maliyetin yüzde 85'ini tarım ürünü olan soya-kanola ve
aspirin oluşturduğunu da hatırlatan Tamer Afacan, bu uygulamanın ''biyo-şeyh'' olmayı hedefleyen çiftçilerin de üretimden vazgeçmesine neden olacağını öne sürdü ve üreticilerin mevcut ektikleri ürün için
bile ilaç ve
gübre kullanmayacağını söyledi.
AB'nin biyodizel kullanımını, toplam kullanım içinde 2006'da yüzde 5, 2007'de yüzde 5,75, 2020'de yüzde 20, 2030'da yüzde 30'a çıkarmayı hedeflediğini ve halen biyodizelin AB'de normal yakıta göre yüzde 20
daha
ucuz satıldığını hatırlatan Afacan, AB'nin bu konuda Türkiye'den de uyum sağlamasını talep edeceğini beklediklerini kaydetti.