Geçimini topraktan sağlayan vatandaşlar uzun zamandır tedirgindi. Köylüde, yıllardır ekip biçtikleri ancak Hazineye ait olan tarım arazilerinin ellerinden gideceği endişesi vardı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bugün yaptığı bir açıklama ile bu endişeyi ortadan kaldırdı.
Hazineye ait tarım arazilerinin satışa sunulmasına ilişkin kanunda geçen yıl yapılan bir düzenleme kapsamında, Hazineye ait tarım arazileri hissedarlarına, kiracılarına ve kullanıcılarına ihaleye çıkmadan, doğrudan satılmaya başlanmıştı.
TOPRAKLAR KÖYLÜYE VERİLECEK
Mevzuat açık olmasına rağmen, gittiği illerde sık sık köyleri de ziyaret eden ve buradaki vatandaşların sorunlarını dinleyen Şimşek, köylüden duyduğu, 'Tarım yaptığımız arazilerin Hazineye ait olduğunu öğrendik. Bu konuda ne yapacağımızı, arazileri almak için nasıl bir yol izleyeceğimizi bilmiyoruz. Bize yardımcı olun' talepleri üzerine Bakanlıktaki çalışmaları hızlandırdı.
Şimşek, bu konuda mağduriyet yaşayan vatandaşların, rayiç bedelinin yarısını ödeyerek arazileri satın alabileceklerini bildirdi.
Peşin ödemelerde satış bedeline, ayrıca yüzde 20 oranında indirim uygulanacak. Taksitli satışlarda; satış bedeline yüzde 10 indirim yapılmasından yararlanmak istenilmesi halinde, satış bedelinin en az yarısı, en az yarısının peşin ödenmek istenilmemesi halinde ise satış bedelinin yüzde 10'u peşinat olarak alınacak. Kalanı ise en fazla 6 yılda 12 eşit taksitle faizsiz olarak ödenecek.
Satış bedelinden, ayrıca başvuru tarihi itibariyle son 5 yıl için tahsil edilen ecrimisil ve kira bedelleri mahsup edilecek.
Vatandaşların, isterlerse söz konusu arazilerin bedelini 6 yılda 12 eşit taksitle ödeyebileceğini söyleyen Bakan Şimşek, 'Sonuç olarak köylünün yıllarca işlediği ve geçimini sağladığı, Hazineye ait olan tarım arazileri artık köylünün olacak.' dedi.
ECEVİT'İN SÖYLEMİNİ HATIRLATTI
'Toprak işleyenin, su kullananın' sloganı, merhum başbakanlardan Bülent Ecevit ile özdeşleşmişti. Ecevit, siyasi hayatına başladığı yıllardaki iktidar yolculuğunda, sık sık bu söylemi kullanıyordu. Şimşek'in açıklaması da Ecevit'in bu sloganını tekrar akıllara getirdi.