Tekstilden gıdaya,
mobilyadan
ayakkabıya, pek çok alanda
üretim yapan Kurum'un
satışlardan elde ettiği yıllık ciro 100 milyon YTL'ye ulaştı. Üstelik
ucuz iş gücü de Çin’e meydan okunmasını sağlıyor.
Tekstilden, gıdaya, mobilyadan, ayakkabıya, çini yapımından turizme kadar kadar pek çok alanda faaliyet gösteriyor... Satışlardan elde ettiği yıllık ciro 100 milyon YTL... Marka yaratıyor... Yeni yatırımlar için pazarı kokluyor, fizibilite raporları hazırlıyor... Bu başarı ne Koç, ne
Sabancı ne de
Ülker Grubu gibi
Türkiye'nin önde gelen bir şirketine ait.
Cezaevinde yapılan üretimler
holdinglere
parmak ısırtıracak boyuta geldi.
1997 yılında kurulan Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün bünyesinde kurulan İş Yurtları Kurumu ile cezaevlerinde yapılan üretimler profesyonel bir boyut kazandı. O tarihten itibaren gidilen holding benzeri yapılanma ile cezaevlerinde yeni bir dönem başladı. Tıpkı holdingler gibi üç organdan oluşan bir
yönetim yapısı benimsendi ve üretimde çeşitliliğe gidildi. Bugün gelinen nokta, 179 cezaevinde 40 farklı alanda üretim,
sigortalı olarak bu üretim birimlerinde çalışan 8 bin 500
tutuklu ve hükümlü.
Süpermarkette toplanacak
Adalet Bakanlığı'na bağlı olarak faaliyet gösteren İş Yurtları Kurumu'nun şimdiki hedefi ise tüm cezaevlerinde üretilen A'dan Z'ye tüm
ürünleri
süpermarket çatısı altında toplamak. Kurum, ilk süpermarketi
Ankara Şaşmaz'da açmaya hazırlanıyor.
Önümüzdeki dönemde bir diğer önemli atılımı ise
marka yaratarak atacak olan Kurum,
Cezaevi'nin kısaltması olan CE markasının
tescil işlemleri için düğmeye basmış durumda. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü
Kenan İpek "Biz elbette bir holding değiliz. Özel yasası olan bir kurumuz. Bir kit oluşturma amacımız yok. Ama büyüklüğümüze bakarsanız birçok holdingi geçer duruma geldik. Amaç tutuklu ve hükümlüleri iş sahibi yapmak onları dışarıdaki hayata hazırlamak. Elde ettiğimiz karı yeni
makine yatırımlarına ve cezaevlerinin iyileştirilmesine harcıyoruz" diyor.
İpek, yedi sekiz yıl önceki cezaevi
manzarası ile şimdiki manzara arasında dağlar kadar fark olduğunu söyleyerek ekliyor: "10 yıl önce Adalet Bakanlığı'nda hakim olarak göreve başladığımda konuştuğumuz tek şey 'bugün kaç tane cezaevinde
isyan var, kaç tane
personel rehin alındı, kaç yerde firar girişi var'dı. Bu olaylar yatıştırıldıktan sonra 2000'li yıllarda ağırlık verilmeye başlanan üretim faaliyetleri ve eğitimler sayesinde cezaevlerinde yeni bir sayfa açıldı. Şunu gördük ki üretim ve eğitim aktiviteleri ne kadar çok artarsa
asayiş de otomatik olarak ortadan kalkıyor."
Bölgeye göre üretim
Türkiye genelinde 436 tane cezaevi bulunuyor. Buralarda yaklaşık 68 bin tutuklu ve hükümlü yatıyor. 436 cezaevinin 179'unda iş yurdu faaliyeti yapılıyor. Her iş yurdunda bölgenin özelliklerine,
hammadde kaynaklarına göre üretimler yapılıyor. Örneğin Foça'da tarım ağırlıklı bir üretim söz konusu iken, Ankara ve Eskişehir'de mobilya,
Kütahya'da çini, Sinop'ta
tekstil üretimi yapılıyor. Bazı illerde
sosyal tesis ya da
restoran bile işletiliyor. İş yurtları Kurumu iş modelini öyle genişletmiş ki yeni yapılan
adalet saraylarının içinde bulunduğu ilde üretilen ürünlerin de yer aldığı marketler ve restoranlar da açılmış.
Marketlerde restoranlarda çalışanlar da mahkum. Açık ceza evinde bulunan
mahkumlar her sabah işe gider gibi cezaevlerinden çıkıp adalet sarayına geliyor. Akşam
mesai bitiminde yine cezaevine dönüyor. Üretim ve
hizmet faaliyetleri içinde bulunan tutuklu ve hükümlüler bunun karşılığını da alıyor. Günlük 4.75 YTL
harçlık alan tutuklu ve hükümlülere aileleri de dahil olmak üzere sigorta yapılıyor. Hatta holdingler gibi yıl sonunda elde edilen karın dörtte birini tutuklu ve mahkumlara dağıtılıyor.
Cezaevlerinde üretim sürecinin başlangıç noktasının öncelikle kendi kurumlarının ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu belirten Kenan İpek, gelen talep üzerine başka kurumlara ve özel sektöre de hizmet verir hale geldiklerini söylüyor.
"Üretimimizin yüzde 80'i kamuya yüzde 20'sini ise özel sektöre gidiyor. Daha önce personelimizin üniformalarını dışarıda diktiriyorduk. Sinop'ta bir
atölye kurduk, 30'un üzerinde dik
iş makinesi koyduk. Eğitimler verdik. İki yıl içinde içinde vardığımız nokta şu: 26 bin personelin yazlık ve kışlık üniformaları Sinop'tan çıkıyor" diyen İpek, Kütahya'nın ise
gömlek üretiminde uzmanlaştığına dikkat çekiyor. Kütahya'nın kısa bir süre önce
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan 30 bine yakın gömlek siparişi aldığını anlatan İpek, "Ankara Ayaş'ta büyük bir ayakkabı üretim tesisimiz var. Modern makineler ile üretim yapılıyor" diyor. Özel sektörden gelen talebin giderek arttığına dikkat çeken İpek, şöyle devam ediyor: "Bu sene bir ilke
imza atıp
İzmir Fuar'ında büyük bir stand açtık. Bu fuara 20'ye yakın cezaevi iştirak etti. Çok büyük bir taleple karşılaştık. Sadece Kütahya Cezaevi'nin fuarda yaptığı satış 80 bin YTL. Her yıl
İstanbul Bakırköy ve Ankara Zafer Çarşısı'nda açtığımız sergiler de çok büyük bir ilgi görüyor."
İpek, yurtdışında satışa yönelik girişimleri de olduğunu söylüyor. Geçtiğimiz yıl Haziran ayında
Bosna Hersek'te bir sergi açtıklarını belirten İpek, "Bosna Hersek'e bir parça ürün götürdük. Özellikle
büyükelçi eşlerinin büyük ilgisi ile karşılaştık. 30 bin YTL'nin üzerinde bir satış yaptık. Bu geliri de savaştan zarar gören çocuklar için çalışan bir derneğe bağışladık." İpek, şu anda
Fransa,
Almanya ve
İngiltere gibi
ülkelerin başkentlerinde sergi açmak için harekete geçtiklerini belirtiyor.
Herkese örnek oldu
Kenan İpek, cezaevlerinde yarattıkları sistemin yurtdışında pek çok ülkeye örnek olduğunu söylüyor. "Birçok ülke oluşturduğumuz sistemi incelemek için Türkiye'ye geliyor" diyen İpek, bugüne kadar yaklaşık 10 ülkenin adalet bakanının cezaevlerini incelemek Türkiye'ye geldiğini söylüyor. İpek, şöyle devam ediyor: "Benim genel müdür olduğum son üç yıl içinde yaklaşık 10 ülkenin adalet bakanı kurumlarımızı ziyaret etti. AB müzareke sürecinde Türkiye'ye cezaevleri konusunda bir tek
tavsiye yok.”
REFERANS GAZETESİ