'Dalgalanma geç atamayla vurdu'

Merkez Bankası eski Başkanı Süreyya Serdengeçti, ''Türkiye'de siyasi sistem, Merkez Bankasının bağımsızlığını içine sindirememiştir'' dedi.

'Dalgalanma geç atamayla vurdu'

Serdengeçti, Ticaret ve Sanayi Odası'nın davetlisi olarak geldiği Hatay'ın İskenderun ilçesinde, oda üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, ülke ekonomisini değerlendirdi. Mayıs-Haziran aylarında ekonomide yaşanan olayları ''çalkantı'' olarak değerlendiren Serdengeçti, 'Krizlerde büyüme oranı ya çok düşer ya eksi olur. Bu olmadığına göre kriz diyemeyiz, çalkantıdır. Biz toplum olarak sadece yaşadığımız andaki çalkantıyı biliyoruz, ondan öncekileri pek hatırlamıyoruz. Ama buna benzer bir çalkantı 2004'de de yaşanmıştı'' dedi. Serdengeçti, aynı dönemde çalkantının nedenlerinden olan dış gelişmeler yaşanırken Merkez Bankası yeni başkanının atama sürecinin çok kötü yönetildiği görüşünü dile getirerek şunları söyledi: ''Maalesef kendi bacağımıza kurşun sıktık. Türkiye'de siyasi sistem Merkez Bankasının bağımsızlığını içine sindirememiştir. ABD'de Merkez Bankası Başkanının görev süresinin bitmesinden 3 ay önce yenisi belirlenmişti. AB'de de öyle oldu. Keşke bizde de Merkez Bankası başkalığına atama bu kadar gecikmeseydi, birlikte bir süre çalışsaydık. Mayıs başında dışarıda hava bozulurken Türkiye en fazla etkilenen ülke oldu. Atama sürecini hızlı geçseydik, bu kadar etkilenmezdik'' Serdengeçti, enflasyonu, kurları, büyüme oranlarını değerlendirdiği konuşmasında, özetle şunları söyledi: ''Türkiye'de son beş yılı özetlemek gerekir. İstikrarsız büyüme söylemine karşı istihdam artıyor. Öyle ki bütün Doğu Avrupa ülkelerinin üzerindedir. İstihdamın o kadar artması maalesef işsizliği aynı ölçüde azaltmıyor. Türkiye'de cari dengenin milli gelire oranının arttığını, bu konuda bir istikrar olmadığını görüyoruz. Buradaki cari açığı kapatmak için Türkiye borçlanıyor.'' Serdengeçti, Türkiye'de 2001 krizinden sonra çeşitli zamanlarda toplam 7 ayrı çalkantı yaşandığını anımsatarak, şöyle devam etti: ''Türkiye de alınan kararlardan sonra dışa açık bir ekonomi olduğumuzu zihinlerimize yerleştiremedik. Merkez Bankası 1989 yılından bu yana enflasyonu hedeflerken, hem kuru hem faizi araç olarak aynı anda kullanmasının mümkün olmadığını bugüne kadar anlatamadık. Ya kur ya faiz. İkisinden birini araç olarak kullanacak, diğerini piyasalara bırakacak. Dalgalı kur rejimi konusunda da kafalar karışık. Bazen birden yükselip düşebiliyor. İstikrarlı olursa (niye kur çakılı kaldı) diyoruz, oynarsa, (niye oynak) diyoruz. Ne istediğimiz belli değil. Kuru, uzun vadede ekonominin temelleri belirler. İstikrar programının nasıl yürütüldüğü de dövizin seviyesini belirleyen etkendir. Şu anda bir istikrar var, kurlar aşağı iniyor faiz de.'' Serdengeçti, kurun düşmesine şaşırılmaması gerektiğini belirterek, sözlerine şunları ekledi: ''Sıcak para çıkıyor ama yabancı sermaye geliyor. Bu para döviz olarak girdiği için kurlar elbette düşüyor. 2002'den bu yana para arzı ve talebi reel olarak artmakta, enflasyon düşmektedir. Hedefler tutturulmuştur. Anlaşılmayan şey ise para talebinin ne olduğudur. Bir ülkede para arzı varsa elbette talebi de olacaktır. Türkiye'de sağlanan güven ve istikrar ortamında kendi paramıza olan yoğun talebi kafamıza sığdıramıyoruz.''
<< Önceki Haber 'Dalgalanma geç atamayla vurdu' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER