Kafkas İşadamları Derneği tarafından düzenlenen ''
Türkiye Ekonomisi 2006 yılı Değerlendirme ve 2007 Beklentiler'' konulu toplantıda konuşan Şener, kur politikalarının ''yarı esnek
döviz kuru, bağlı kur rejimi veya dalgalı kur rejimi'' olarak uygulandığını hatırlattı.
Dalgalı kur rejiminde, eğer kuru piyasa belirliyorsa, ekonominin ihtiyaçlarına uygun dengeyi bulacağı varsayımı olduğunu hatırlatan Şener, sistemde cari açık artarsa dövizin fiyatının artacağı, bunun da ihracatı artıracağı varsayımı bulunduğunu kaydetti.
Bu varsayımla dalgalı
kura geçildiğini hatırlatan Şener, ''Ama şimdi yaşadığımız süreçte; mal ithalatı, ihracatı ile oluşan döviz hacminden daha fazla
sermaye girişlerinin belirlediği bir döviz hacmine sahibiz, yani sermaye hareketleri, mal hareketleri ile sağlanan veya
ülkeden çıkan dövizden daha önemli ve ağırlık hale gelmiştir'' diye konuştu.
Geçtiğimiz yıl 31,3 milyar dolarlık cari açığa karşı, 55 milyar dolarlık sermaye geldiğini hatırlatan AŞener, dövizin de aynen bir mal gibi olduğunu, dolayısıyla bollaştıkça değerinin düştüğünü, azaldıkça değerinin arttığını vurguladı. Şener, şunları kaydetti:
''Şimdi Türkiye'de ödemeler dengesinde
cari işlemler kaleminin ağırlığı yerini sermaye hareketlerinin ağırlığına bırakmışsa, dalgalı kur sistemini belirlerken ortaya konan cari dengenin kendiliğinden ayarlanacağı varsayımı, bugünkü tablo içerisinde geçerli değildir. Dolayısıyla bilimsel ve akademik olarak değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum.
Kur, bir ülkenin
rekabet avantajını sağlayacak en önemli kalemlerden biri. Böyle bir ortamda elbette konunun bilimsel ve akademik olarak değerlendirilmesi, varsayımları
test edilmek suretiyle değerlendirilmesi ve bazı kavramların tabu haline dönüştürülmemesi gerektiği kanaatindeyim.''
AA
Bakan Şener, ''Ara malı ithalatının artmış olmasının ve
dış ticaret açığının büyük ölçüde bu kalemden kaynaklanıyor olmasının en önemli nedenlerinden biri
Gümrük Birliği'dir'' diye konuştu.
Türkiye'nin
Gümrük Birliği'ne girişi ile dünyanın en önemli ülkeleri ile sanayi mallarında gümrüklerini sıfırladığını hatırlatan Şener, ''Böyle bir durumda sanayi ayakta kalmak için ara malı ithalatı ile rekabet gücünü korumaya çalışmış ve ara malına dayalı
üretim yelpazesi yapısal duruma dönüşmüştür'' diye konuştu.
Şener, sonuçta da Türkiye'nin üretimini de ihracatını da ara malı ithalatıyla sürdüren bir ülke haline geldiğini vurguladı.
Bunun yanında düşük kurun da önemine dikkat çeken Şener, özellikle sanayinin rekabet için ara malının dolar bölgesinden alıp, ihracatını
avro bölgesine yaparak kendi varlığını sürdürmeye ve geliştirmeye çalıştığını söyledi.
-ORTAK GÜMRÜK TARİFESİ UYGULANAN ÜLKELER-
Gümrük Birliğinin gözden geçirilmesi gerektiğini düşündüğünü ifade eden Şener, buradaki en önemli sıkıntının ortak gümrük tarifesi uygulanan ülkeler olduğunu söyledi.
Burada AB herhangi bir ülke ile serbest ticaret
anlaşması vb. bir anlaşma imzalarsa, o ülkenin mallarının Türkiye'ye düşük gümrük ile girdiğini, buna karşılık Türk ürünlerinin söz konusu ülkeye yüksek gümrükle alındığını anlatan Şener, ''Türkiye ekonomisi
Almanya,
İngiltere ekonomisi olmadığı için ortak gümrük tarifesi uygulanan ülkelerle rekabette zorlanıyor'' dedi.
Bunun rakamlardan da belli olduğunu söyleyen Şener, Türkiye'nin geçen yıl verdiği 51,8 milyar dolarlık dış ticaret açığının 47,8 milyar dolarını bu ülkelere karşı verdiğini ifade etti.
Bu sözler üzerine dinleyiciler arasında yer alan eski
Sanayi ve
Ticaret Bakanlarından Mehmet Dönen, Gümrük Birliği sonrasında Türkiye ihracatının
Avrupa ülkelerine yönelik olarak yüzde 138 artarken, ithalatının yüzde 94 arttığını belirtti.
Bunun üzerine Şener, anlaşma sonrası ithalatın ihracattan biraz fazla arttığını, ancak miktarın önemli olmadığını söyledi. Türk sanayinin ayakta durabilmek için ithalata dayalı bir üretim kompozisyonuna yöneldiğini anlatan Şener, ''Zarar verdiği nokta budur'' diye konuştu.
Dönen'in ''Rekabet edebilir kuru koymanız lazım'' şeklindeki müdahalesi üzerine de Şener, ''Kur işi değil bu'' diye
cevap verdi