Dış borcu kısa sürede 54,8 milyar YTL yükselen reel
sektör, kur korkusu yaşıyor.
Türkiye’nin kişi başına borcu da bin 762 YTL arttı.
Daha birkaç haftaya kadar 1.20’lerde seyreden dolar kuru 1.70 YTL’ye dayandı. Dün serbest piyasada 1.6490 YTL’den kapanan dolar bankalararası piyasada 1.67 YTL’yi aştı. Böylece dolar 26 Haziran 2006’dan beri en yüksek seviyesine ulaştı. Daha nereye kadar gideceğini de kimse bilmiyor.
Dolar kurundaki bu ani
tırmanış, Türkiye’nin dış borcunu YTL bazında tam 125 milyar 137 milyon YTL birden yükseltti. Kur artışı en fazla
özel sektörü vurdu.
Özel sektörün kur artışı nedeniyle dış borcu 83,8 milyar YTL arttı. Birkaç yıldır düşük döviz kurunu fırsat bilip dış borca ağırlık veren reel sektörün yani firmaların kur artışı nedeniyle borç stoku dolar bazında aynı kalmakla birlikte YTL bazında 54,8 milyar YTL yükseldi. Bankaların yurtdışına olan borcu da 23,4 milyar YTL yükseldi.
Dış borçlardaki artış dikkate alındığında, 71 milyonluk Türkiye’nin kişi başına borcu bin 762 YTL artmış oldu.
KAMU RAHAT
Hazine Müsteşarlığı’nın verilerine göre, Türkiye’nin halen 284 milyar dolar dış borcu bulunuyor. Bunun 190,5 milyar doları özel sektöre, 77,6 milyar doları kamuya 16,2 milyar doları da
Merkez Bankası’na ait. 77,6 milyar dolarlık özel sektör borçlarının 124,7 milyar dolarını reel sektör, 53 milyar dolarını da bankalar kullandı. Dolayısıyla son dönemde dış borç yapmaktan özellikle kaçınan ve iç borçlarını da sabit
faizli borçlara dönüştürmeye çalışan Hazine, kur artışından daha az etkilendi.
FİRMALARI KORKU SARDI
Kur artışının en büyük olumsuz etkisi ise reel sektörde görüldü. Reel sektörün 124 milyar dolarlık dış borcunun yaklaşık 28 milyar dolarlık kısmı kısa vadeli
kredilerden oluşuyor. Dolayısıyla bu borcun kısa süre içerisinde çevrilmesi gerekiyor. Kur artışı, reel sektörün kısa vadeli borçlarını 12,3 milyar YTL birden yükselmesine neden oldu. Bu nedenle YTL kazanıp döviz borcunu kapatmak zorunda olan firmalar bu miktar kadar zarara uğrayacak.
BORÇLAR KURA ÇOK DUYARLI
Merkez Bankası daha önce yayınladığı “Uluslararası
Yatırım Pozisyonu” raporu ile bu riske dikkat çekmişti. Bu rapora göre, reel sektörün kısa vadeli borcunun 10,3 milyar doları sanayi, 14,7 miyar doları hizmetler sektöründeki firmalara ait. Bankaların kısa vadeli borcu ise 7,3 milyar dolar.
KUR VE FAİZ RİSKİ VAR
Rapora göre özel sektör, dünya ekonomisinde likidite bolluğu ve düşük faiz rahatlığının yaşandığı dönemde yaptığı kredi sözleşmelerinde, risk hesabını iyi yapamadı. Merkez Bankası raporuna göre, özel sektör borcunun yüzde 31,1’i sabit, yüzde 68,9’u ise “değişken” faizli kredilerden oluşuyor. Üstelik sanayi kesiminin borçlarında değişken faizin oranı yüzde 73,1’e kadar çıkıyor.
Özel sektör borçlarının yüzde 61,1’ini dolar, yüzde 21,4’ünü ise euro cinsi dövizle yaptı. Dolar borçta riske açık olan değişken faizin payı yüzde 73,8’e kadar çıkıyor. Özel sektör, sabit faizli kredilerini ortalama yüzde 6,7’den değişken faizli kredilerini de spread 2,2’den kullandı.KiM
NASIL ETKİLENECEK?
Döviz borcu olanlar yandı: Kur artışından en fazla; geliri YTL olduğu halde kurun düşük seyretmesinden cesaret alıp dövizle borçlanan vatandaş olumsuz etkilenecek. Bankalardan veya eş ve dostundan dövizle borç alıp bununla ev,
araba ve benzeri alanlarda yatırım yapanların borcu şimdiden yaklaşık üçte bir oranında arttı. Örneğin kur 1.20 seviyesindeyken bin dolarlık borç taksidini ödemek için gelirinin bin 200 YTL’sini ayıran vatandaş, bu kur seviyesiyle aynı bin dolarlık borç taksidi için bin 640 YTL ödeyecek.
Esnafı vuracak: Dövizdeki tırmanış
küçük esnafa büyük zarar açacak. Dövizin artması piyasalarda geçici de olsa belirsizliğe yol açacak. Gelecek endişesiyle para harcamak istemeyen ya da elindeki YTL’yi dövize çevirmek isteyen vatandaş zorunlu ihtiyaçları dışındaki alışverişini donduracak. Bir taraftan ciroların düşmesi diğer yandan döviz borçlarının artması çeklerin ödenememesi sorununa yol açacak. Karşılıksız çeklerin zincirleme biçimde artması sonucu esnaf malını satamadığı gibi yeni mal da alamayacak.
Ev hanımının işi zor: Dövizdeki artış bir süre sonra fiyatları yükseltecek. Özellikle
ithal ürünler ve ithal girdiyle Türkiye’de üretilen ürünlerin fiyatı yüzde 30’ların üzerinde artış gösterecek. Bu nedenle ev hanımlarının filesi küçülecek, tencere daha pahalı kaynayacak.
İhracatçı kazanacak ancak...: Dövizdeki artış olumlu anlamda en fazla ihracatçının işine yarayacak. İhracatçı sattığı malın karşılığında aldığı dövizi yüksek fiyattan bozduracağı için eline daha fazla YTL geçecek. Dolayısıyla YTL bazında kârı katlanacak. Ancak, dövizdeki tırmanış nedeniyle ihracatçının
üretim maliyetleri ciddi ölçüde artacak. Bu durum, ihracatçıyı uluslararası rekabette geriye düşürecek. Üstelik başta AB olmak üzere dış pazarlarda yaşanacak durgunluğun da etkisiyle ihracatçı pahalıya ürettiği malı satmakta zorlanacak.
Borçlu şirketler el değiştirebilir: Yaklaşık 125 milyar dolar dış borcu bulunan ve kısa vadeli borçları kurdaki ani artış yüzünden YTL bazında 12,3 miyar YTL artan reel sektör, borçlarını kapatmakta zorlanacak. Borçlu firmalar bir taraftan dış
finansman imkanlarının daralması ve faizinin yükselmesi nedeniyle yeni borç bulmakta zorlanacak bir taraftan da iç piyasada YTL bazında sattığı ürünlerden elde ettiği parayla eskiye oranla daha az döviz alabilecek. Bu dönemde çok sayıda şirketin ya iflas edeceği ya da
yerli veya
yabancı başka şirketler tarafından düşük fiyatla satın alınacağı ifade ediliyor.
İthalat düşecek, cari açık azalacak: Dövizdeki tırmanışın bir olumlu yansıması da ithalatın frenlenmesiyle yaşanacak. Kur arttığı için ithalat pahalanacak, dolayısıyla ithalat artışı hız kesecek. İthalatın azalması da Türkiye’nin
dış ticaret açığını ve cari açığını düşürecek. İthal malların azalması, yerli üretimi canlandıracak. Dolayısıyla sınırlı da olsa bunun istihdama katkısı olumlu olacak.
DÖVİZ NEDEN YÜKSELİYOR?
Dövizdeki bu ani yükseliş, Türkiye gibi gelişmekte olan tüm ülkelerde dövize olan talebin aşırı düzeyde artmasından kaynaklanıyor. Son dönemde artan talep ise bu ülkelerden kaçmaya çalışan hedge fonlardan geliyor. Kriz öncesi dönemlerde gelişmekte olan ülkelerin yüksek faiz getirili
bono ve tahvilleriyle hisse senetlerine yatırım yapan bu fonlar, son üç haftadır bu yatırımlarını bozdurup karşılığında döviz satın alıyor. Onlar döviz aldıkça, kur yükseliyor. Bununla birlikte, döviz borcu olan bankalar, reel sektör ve vatandaşlar da zararlarını azaltabilmek için döviz almaya çalışıyor. Talebin böylesine yükselmesi, kuru yukarı fırlatıyor.
ÇIKIŞ NEREYE KADAR SÜRER?
ABD’nin
krizin ateşini düşürmek için yeni bir paket açacağı beklentileriyle, AB ekonomisinin ABD’den daha fazla durgunluğa gireceği yönündeki işaretler dolara talebi artırırken euro karşısında daha fazla değerlenmesine yol açıyor. Doların nereye kadar yükseleceği konusunda ise net bir tahmini kimse yapamıyor. Ancak, dolar kuru 1.55 olarak gösterilen kritik sınırı aştıktan sonra 1.80’lere kadar gidebileceği ifade ediliyor. Bununla birlikte dolar bundan sonra dış
ekonomik gelişmelere göre ya daha fazla yukarı gidecek ya da yönünü aşağı çevirecek.
MERKEZ’İN REZERVİ ERİYOR
Merkez Bankası, dövizdeki artışa karşı ilk önlem olarak döviz alım ihalelerini durdurdu. Bu durum, piyasada dövize olan talebi bir miktar azalttı. Ancak, krize karşı elinde daha fazla döviz bulundurmaya çalışan Merkez Bankası’nın döviz rezervleri bu karardan olumsuz etkilendi. Merkez’in döviz rezervleri, 16
Ekim itibariyle 2 milyar 469 milyon dolar azalarak 77 milyar 612 milyon dolara geriledi. Döviz rezervleri, 3 Ekim tarihi itibarıyla 80 milyar 81 milyon dolardı.
SIÇRAYAN DOLAR ZARAR VERİR
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı
Tanıl Küçük, dolardaki aşırı artışların sanayiciyi ve ihracatçıyı nasıl etkileyeceğini anlattı. Dolar kurunda dikey değil, zamana yayılmış yatay yükselişlerin reel sektör açısından daha
tercih edilebilir olduğunu belirten Küçük, “Biz, daha önce ‘bastırılmış kur’ ifadesini kullanırken de bu çerçevede düşünüyorduk.
Oysa, şimdi dolarda görülen ani sıçramalar faydadan çok zarar getirebilir ve ekonomideki güven ortamını sarsabilir” dedi. Özel sektörün toplam dış borcunun 190 milyar dolar, finans hariç reel sektörün borcunun ise 125 milyar dolar olduğunu kaydederken, “Olumlu bir nokta var. Bu borcun yüzde 80’inin uzun vadeli olması, özel sektöre nefes aldırıyor” diye konuştu.
DİKKATLİ İZLENMELİ
Uzmanların söylediklerine göre doların yükselmeye devam edebileceğini ifade eden Küçük, şöyle konuştu: “Bu tip sıçramalar, dikkatle izlenmesi gereken bir konudur. Keşke, geçmişte iyi rüzgarlar eserken, yapılması gerekenler yapılsaydı. O zaman bu gibi oluşumlarda çok daha güçlü olurduk.
Hükümet, proaktif hareket etmeli ve özel sektörle tam bir koordinasyon içinde olmalı.”
Sabancı Holding CEO’su Ahmet Dördüncü de doların olması gereken yere geldiğini kaydederek, “Bu seviyeyi arz talep dengesi belirliyor” dedi.
Doların
Sabancı Holding’in borçlarını nasıl etkileyeceği ile ilgili bir soruya ise Dördüncü, “Bizi etkileyip etkilemeyeceğine bakacağız” şeklinde konuştu.