Eğitimden ekonomiye doping

Okulların açılmasıyla hareketlenen eğitim yayınları sektörü, yardımcı ders kitapları, soru bankaları, sözlükler ve atlaslardan oluşan porföyüyle, 500 milyon dolarlık bir büyüklüğe sahip. Sektörün liderliğini ise Zambak yapıyor.

Eğitimden ekonomiye doping

Eylül ayının gelmesiyle birlikte ailelerin okul telaşı başladı. Yaklaşık 15 milyon ilk ve ortaöğretim öğrencisinin okula başlaması, eğitim yayınları, kırtasiye ve tekstil sektörlerini yakından ilgilendiriyor. AK Parti iktidarının 2002 yılından itibaren ders kitaplarını öğrencilere ücretsiz dağıtmaya başlamasıyla büyük yara alan eğitim yayınları sektörü, yardımcı ders kitapları, sınav kitapları, konu anlatımları, soru bankaları, sözlükler ve atlaslardan oluşan yayın portföyüyle 500 milyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşıyor. Türkiye’de yayıncılık sektörü kültür ve eğitim yayınları ile eğitim yayınlarında devletin temsil ettiği kısımdan oluşuyor. Kültür yayınları dâhil edildiğinde sektörün toplam büyüklüğü 1 milyar doları geçiyor. Okulların açıldığı eylül ayı, Türkiye’de her yıl dev bir eğitim ekonomisi sektörünün de başlangıcı oluyor. Eğitim yayınları sektörünün en önemli aktörü ise Zambak Yayınları. Okul yayınlarına hitap eden ve bünyesinde Zambak ve Coşku markalarını barındıran yayınevi, sektörün lider kuruluşu konumunda. Zambak ve Coşku Yayınları yöneticisi Bayram Murat, piyasayı yönlendiren bir yayınevi olduklarını belirerek, “Piyasaya ilk biz giriyoruz ve pazarı biz yönlendiriyoruz. Pazarın en önemli aktörü konumundayız. Eğitim yayıncılığındaki trendleri belirliyoruz.” diyor. Zambak’ın en önemli özelliği, sektörü ilklerle tanıştıran yayınevi olması. Zambak, o sezon hücreleme sistemine yatırım yaparsa, sektör de o noktaya kayıyor, elektronik yayıncılığa ağırlık verirse yine genel eğilim ona yönelik oluyor. Peki, sadece 12 yıllık bir geçmişi bulunan bir yayınevinin bu noktaya gelmesinin sırrı nedir? AR-GE’YE YAPILAN YATIRIMIN SONUCU Bu başarının altında yatan en önemli etken, araştırma – geliştirme (Ar-Ge) faaliyetleri ile yazarlara yapılan yatırım. Türkiye’nin farklı illerinden, alanlarında en iyi olarak öne çıkan 100 öğretmeni transfer eden Zambak Yayınları, bütün kitaplarını bu ekibe yazdırıyor. 100 öğretmenin rahat çalışabilmesi için bir okul satın alan Zambak Yayınları, öğretmenlerin burada okul ortamının pedagojik havasını da koklayarak çalışmasını da önemsiyor. Sektörde bu yöntemi uygulayan ikinci bir firma yok. Diğer yayınevleri, Millî Eğitim okullarında veya özel okullarda çalışan öğretmenlere kitapları yazdırıyor, oysa Zambak yazarlarının tek işi kitap yazmak. Yazar kadrosunun bir özelliği de, kendi alanlarıyla ilgili dünyadaki bütün yayınları ve kitap fuarlarını birebir izlemeleri. Bu açıdan Zambak, dünyada eğitim yayıncılığı noktasında bir gelişme yaşandığında, bunu en hızlı şekilde kendi yayınlarına yansıtma şansına sahip. Yayınevinin bir özelliği de, yazarlarını özel okullar ve devlet okullarından öğretmenlerle buluşturması. Farklı bölgelerden veya eğitim kurumlarından öğretmenlerin görüşleri sürekli alınarak eğitim camiasının nasıl bir kitap beklediği, ne gibi yardımcı ders kitaplarına, soru bankalarına veya eğitim materyallerine ihtiyaç duyduğu tespit ediliyor. Kısacası Zambak yayın çizgisini, Türkiye’deki öğretmenlerin ihtiyaç ve taleplerine göre belirliyor. Bu da elbette diğer yayınevlerine kıyasla ciddi bir fark oluşturuyor. Türkiye’deki eğitim yayıncılığının en önemli sıkıntılarından biri de, eğitim programları ve müfredatların çok sık değişmesi. Mesela eğitim sezonu açılmadan önce Millî Eğitim ders saatlerini azalttığını açıklayabiliyor. Ders saatlerinin azaltılması, müfredattan bazı konuların çıkarılması anlamına geliyor. Görünürde sadece eğitimcileri ve öğretmenleri ilgilendiriyor görünse de, böyle bir kararın yayınevlerine de doğrudan bir maliyeti oluyor. Hatta hazırlığını önceki müfredata göre yapmış bazı yayınevleri, yeni kararın maliyetini karşılayamadığı için kepenk kapatabiliyor. Bayram Murat, Zambak Yayınları’nın yenilik ve değişimleri sürekli izlemesinden dolayı, Millî Eğitim’in aldığı kararlara da hızla uyum sağlayabildiğinin altını çiziyor. Türkiye’de son yıllarda okul kitaplarının içeriğinde önemli değişimler oldu. Artık öğrencileri daha fazla okumaya, öğrenmeye ve araştırmaya teşvik eden bir içerik var kitaplarda. Sektörün en büyüğü olarak Zambak yayın kurulu, aşırı sınav yükünden vazgeçen, öğrenciyi daha sosyal ortamlara teşvik eden, araştırma – geliştirme vasıflarını geliştiren ve kazanım merkezli öğretmeyi hedefleyen bu sistemi destekliyor. Çünkü günümüzde ders dışında öğrenciler için o kadar cazip enstrümanlar var ki, bunlar hep öğrencileri derslerden ve eğitimden uzaklaştırıyor. İnternetin getirdiği imkânlar, büyük şehirlerdeki sosyal çevre, televizyonun bu kadar yaygınlaşması ve cazip hâle gelmesi, öğrencileri ‘ders çalışma ve sınava hazırlanma’ gibi kavramlardan soğutuyor. Bayram Murat’a göre günümüzün çağdaş ve modern eğitim anlayışı da, işte öğrencinin karşısındaki bu cazip dünya ile rekabet etmeyi hedefleyecek özelliklere sahip olmalı. Öğrenci dersleri severek çalışabilmeli. Bu tezden yola çıkan Zambak Yayınları, bir yandan interneti kullanırken, bir yandan da görsellik desteği ile öğretim sürecini daha keyifli hâle getiriyor. Aslında Millî Eğitim’in de hedefinde bu var ancak sektör bu sürece çok çabuk adapte olamıyor. Türkiye’de eğitim sisteminden en önemli şikâyet, sürekli yaşanan değişimler. Örneğin sınav sistemindeki radikal değişimler, öğrencileri, velileri ve elbette öğretmenleri olumsuz etkiliyor. Üç yıl önce uygulamaya sokulan Seviye Belirleme Sınavı (SBS), bu yıl 6. sınıftan itibaren kademeli olarak kaldırıldı. SBS’nin varlığı 6, 7 ve 8. sınıfların dershaneye devam etmesini neredeyse zorunlu hâle getirmiş, hatta dershaneye gitme yaşı 4. sınıfa kadar inmişti. Yeni sistemde ise öğrenciler, eskiden olduğu gibi yine sadece 8. sınıfta sınava girecek ve sadece 8. sınıf müfredatından sorumlu olacak. Üç yıl üst üste sınav olunca elbette özel dershanecilik büyük önem kazanmış ve sektöre yapılan yatırımlar artmıştı. Şimdi ise alınan karardan yine en fazla dershaneler etkilenecek. Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu bu kararla öğrencilerin hayatını sınava bağlı olmaktan kurtarmayı hedefledikleri söylüyor. Dershaneciler bu gelişmelerden memnun olmasa da, uzmanlara göre alınan karar pedagojik açıdan fevkalade olumlu. Aslında eğitimle ilgili her kararın bir tarafında mutlaka ekonomi oluyor. Sınavları kaldırmak çocuklar için çok olumlu bir gelişme ama diğer taraftan özel dershane sektörü bu kararla krize girebiliyor. Sonuçta neresinden bakarsanız bakın, hem eğitim yayıncılığı hem de özel dershanecilik gibi iki büyük sektör, tamamen hükümetin ve Millî Eğitim Bakanlığının alacağı kararlara bağımlı yaşıyor. ÖĞRETMENLERE SINIRSIZ KAYNAK İMKANI 1998’de kurulan Zambak Yayınları, okul öncesinden lise sona kadar ( 3 – 18 yaş arası) bütün öğrencilerin yardımcı kaynak ihtiyacını karşılıyor. Türkiye’de eğitim yayıncılığı 2005 yılına kadar ünite dergilerine ağırlık verdi. 2005 – 2006 eğitim sezonunda bakanlığın ünite dergilerini yasaklamasıyla Zambak da bu işi bir kenara bırakarak, kitap yayıncılığına geçiş yaptı. Zambak Yayınları Ürün Müdürü Erkan Yüksel, artık basılı yayın kadar elektronik yayıncılıkta da iddialı olduklarını vurguluyor. Bütün kitapları dijital ortama aktardıklarını belirten Erkan Yüksel, öğretmenlerin Zambak bayilerinden alacakları ücretsiz şifre ile elektronik kitaplara doğrudan ulaşabileceklerini belirtiyor. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de öğretmenlerin yüzde 80’i internet üzerinden kendi alanıyla ilgili araştırma yapıyor. Bunların yüzde 48’i ise kendi dersleriyle ilgili içeriklerin yetersizliğinden şikâyetçi. Erkan Yüksel, bu verilerden yola çıkarak elektronik yayınıcılığa yatırım yaptıklarını belirterek, “Zambak ve Coşku yayınlarının bütün birikimini 2010’dan itibaren 800 bin öğretmenimizin istifadesine sunalım istedik. Ticari bir kaygı taşımıyoruz. Öğretmen bunu evde bilgisayarından kullanabilir. Okulda bilgisayar, projeksiyon veya akıllı tahta ile öğrencinin katılımını sağlayabilir. Bu, öğrencileri daha fazla derste tutacak bir projedir.” diyor. Sistemi öğretmenlere tanıtmak için geçen yıl eğitim sezonu bitmeden birçok il ve ilçede seminerler düzenlediklerini belirten Yüksel, elektronik yayıncılığın basılı yayınların bir tamamlayıcısı olduğunu söylüyor. Sistemin bir özelliği de, eğitim sektöründeki yenilik ve gelişmeleri öğretmenlere anında yansıtabilecek olması. Aslında elektronik yayıncılık sadece Türkiye’de değil, dünyada da yeni bir alan. Genel eğitim içindeki payı sadece yüzde 5. Erkan Yüksel yapılan projeksiyonların 2020 yılına kadar elektronik yayıncılığın eğitimdeki payının yüzde 30’lara ulaşacağını gösterdiğini söylüyor. Türkiye’nin de bu gelişmelere hazırlıklı olması gerektiğini vurguluyor. Türkiye’de internet kullanıcısı sayısının 35 milyona ulaştığını da hatırlatan Yüksel, bu sebeple yeni dönemde Zambak ve Coşku ürünlerinin Ipad ve Iphone versiyonlarını da yakın gelecekte hayata geçirilmek üzere hazırlamaya başladıkları bilgisini veriyor. Zambak Yayınları’nın sektörü renkli yayıncılık ile tanıştırdığını da ifade eden Yüksel, “Biz sektöre girdikten sonra baskı kalitesi, görsellik, pedagojik hassasiyet ve içerikler çok farklılaştı. Öğrencilere önce takip ettikleri kitapları sevdirmeyi hedefledik ve bunda da başarılı olduk.” diyor. 3 yıl önce devreye soktukları hücreleme yöntemi sistemi ile eğitim anlayışının da sektörde büyük ilgi gördüğünü belirterek, Zambak ve Coşku yayınlarının eğitimde sürekli yeni yaklaşım ve metodlar üzerinde çalıştığını vurguluyor. Korsana karşı karekod sistemi Zambak Yayınları, yayıncılıktaki etkinliği kadar, sektördeki teknik sorunlara yönelik etkili çalışmalarıyla da öne çıkıyor. 2010’da devreye giren Karekod sistemi, okul yayıncılığında uygulanıyor ve korsan yayıncılığı engelleyerek, bu işten ekmek yiyen bayilerin haklarını koruyor. Yayıncılık sektöründe Karekod’u uygulayan ilk ve tek firma olan Zambak, yakında bu sistemi Kültür Bakanlığı bandrolü ile entegre etmek istiyor. Bu sistemde, her ürünün bir seri numarası bulunuyor. Ürün matbaadan çıkarken seri numarası ile ilgili bayie tanımlanıyor. Kitap eğer o bayiin sınırları dışında farklı kişi tarafından satılıyorsa, bunlar belirlenebiliyor. O ürünün yaptığı yolculuk izlenebiliyor. Bu işin bir yanı. Diğer boyutunda ise korsan baskıların engellenmesi var. Karekodlu ürünler korsana düştüğü andan itibaren rahatlıkla tespit edilebiliyor. Zambak’ın hedefi bu sistemle hem korsanın önüne geçmek hem de iş ortaklarının hukukunu korumak. Rakamlarla Türkiye’nin kitap sektörü Türkiye’de yılda 32 bin çeşit kitap basılıyor. Sektör ortalama 1 milyar dolar büyüklüğe sahip. Eğitim yayınları 500 milyon dolar, kültür yayınları 500 milyon dolar büyüklüğe sahip. Sektörde ayrıca 245,2 milyon dolarlık bir korsan payı da hâlen varlığını sürdürüyor. Yayıncılar 2008’de 155 milyon adet bandrol almış. 16 sayfanın altındaki yayınlara bandrol istenmiyor. Yılda ortalama 60 milyon adet çocuk kitabı basılıyor. Millî Eğitim Bakanlığı yılda ortalama 180 milyon adet kitap basıyor. Şu anda Türkiye’de bin 724 kayıtlı yayıncı var. Bunların 700 kadarı her ay yayın yapıyor.
<< Önceki Haber Eğitimden ekonomiye doping Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER