Dolarda son üç haftada meydana gelen artış, Türkiye’nin 396 milyar dolarlık toplam dış borç stokunu 71,3 milyar lira artırdı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası’na (MB) artan baskısı ve BDDK’nın Bank Asya yönetimine hukuksuzca işgalci yönetim ataması, ekonomiyi vurdu. Erdoğan’ın MB’ye ‘faizleri düşür’ çıkışını ilk yaptığı 16 Ocak’ta 2,30 TL olan dolar, rekor üstüne rekor kırıyor. Cuma akşamı 2,48’i gören kurda üç haftada yaşanan 18 kuruşluk tırmanış, Türkiye’nin döviz borcunu katladı. Hazine verilerine göre, 2014’ün 3. çeyreği itibariyle kamunun toplam dış borç stoku 118, özel sektörün 275 milyar doları aştı. MB’nin döviz borcu da eklenince toplam dış borç stoku 396 milyar dolara ulaştı. 16 Ocak’ta 910,8 milyar TL olan toplam dış borç, cuma akşamı 982 milyarı buldu. Özel sektörün döviz borcu ise 632,5’ten 682 milyar liraya tırmandı. 27 Ocak’ta yüzde 6,75 olan gösterge tahvilin faizi de yüzde 8’e yükseldi. Cumhurbaşkanı, indirim istediği faizlerin daha da artmasına sebep oldu. ALB Menkul Araştırma Müdürü Yeliz Karabulut, kurdaki hareketin devam edeceğini, 2,4520’in üstünde kalması halinde 2,61’in görüleceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Enflasyona göre faiz ayarlanmaz.” sözlerini değerlendiren ekonomist Mehmet Altan, “Hiçbir ekonomi literatüründe yeri olmayan laflar. Bunun, futbol elle oynanır demekten farkı yok. Dünyada bu işin 300-400 yıllık geçmişi var.” dedi. Bir insana elleri üstünde yürümesi söylendiğinde ne hissediyorsa, Cumhurbaşkanı’nın sözleri karşısında piyasanın da aynı şekilde etkilendiğini belirten Altan, “Onun için piyasa buna tepki veriyor, dolar yükseliyor.” ifadelerini kullandı. Altan, ayrıca doların üç haftada 2,29 seviyesinden 2,45’e çıkmasından dolar milyoneri olan siyasetçilerin kazanç sağladığını savundu.
Ekonomi Profesörü Seyfettin Gürsel de Erdoğan’ın Merkez Bankası’na müdahalenin orta ve uzun vadede enflasyonu yükselteceğini kaydetti. Bu durumun Merkez Bankası’nın belirlediği yüzde 5,5 hedefin tutturulmasını zora sokacağını vurgulayan Gürsel, “Merkez Bankası yıllardır bu konuda hedefi tutturamıyor. İddialı bir hedef koydu, bunun koşullarından bir tanesi kurda istikrar. Dolayısıyla TL’nin böyle değer kaybetmesi hedefler açısından hiç iyi değil.” değerlendirmesini yaptı.
‘CUMHURBAŞKANI, TEZİYLE NOBEL ALABİLİR!’
Maliye profesörü Eser Karakaş ise Cumhurbaşkanı’nın Merkez Bankası hakkındaki söylemlerinin faizler üzerinde aşağı doğru baskı oluşturduğunu ve paranın dövize kaçtığını ifade etti. Merkez Bankası’na yapılan baskının etkisiyle işlerin iyiye gitmediğini vurgulayan Karakaş, “Bir ülkede işler iyi gitmezse orta vadede bütün aktörler doları tercih eder ve tabii bu da doların yükselişini getirir. Yani doların yükselişi için bütün faktörler devrede şu anda. Seçime kara bu böyle gider.” diye konuştu. Türkiye’nin ithalat yaptığı için döviz talebinin yüksek olduğuna dikkat çeken Karakaş, “Ama döviz arzı döviz talebinin çok altında. Döviz arzını yükseltmemek için sanki birileri kasten bu işleri yapıyor. Yani Türkiye’ye döviz girişini engelliyorlar. Mülkiyet haklarının bu kadar ihlal edildiği bir yerde Türkiye’ye yatırım gelir mi? Gelmez. Ama olaylara çok kısa vadeli bakılıyor. Onlar için tek konu haziran seçimlerine kadar konut sektörünün canlı kalması ve insanların o zamana kadar işsiz kalmayacağı bir şekilde girmek.” dedi. Cumhurbaşkanı’nın bu tezini komik bulduğunu söyleyen Karakaş, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu tezi komik. Başka bir şey denemez. Bu teziyle Nobel alabilir.” ifadelerini kullandı.
BORSA, DOLARIN ETKİSİNDE KALDI
ALB Menkul Değerler’in dün açıkladığı rapora göre, Borsa İstanbul, geçen hafta boyunca dolar/TL paritesinin etkisi altında kaldı. ALB Menkul Araştırma Müdürü Yeliz Karabulut, siyasi kanattaki hareketlenmelerin ve konuşmaların dolar/TL’deki oynaklığı artırdığını söyledi. Halihazırda yurtdışından gelen bir stres olduğunu da ifade eden Karabulut, “Bu ABD tarafından özellikle doların değerlenmesi ile birlikte bütün gelişmekte olan para birimleri, dolar karşısında değer kaybediyor. Zaten cuma günü ABD’nin işsizlik verileri de çok iyi geldi. ABD tarafından veriler genelde olumlu.” dedi. Cumhurbaşkanı’nın Merkez Bankası’nın bağımsızlığı hakkındaki ifadeleriyle ilgili olarak Karabulut, “Diğer taraftan yurtiçinden bu tarz konuşmaların olması Merkez Bankası’nın faiz indirimi konusunda elini de zora sokuyor. Yani hem faiz indir deniliyor ama faiz indirmesi konusunda Merkez Bankası’nın işini zorlaştırıyorlar. Bu açıdan bence riskli bir süreçteyiz.” diye konuştu. Teknik seviye olarak bakıldığında ise 2,4520 seviyesinin üstünde tutulması halinde 2,61 bandının açılacağını kaydeden Karabulut, şu değerlendirmeyi yaptı: “Yani daha da stresli ve daha oynak bir piyasaya girmiş olabileceğiz. Bu açıdan şu anki durum biraz kritik. 2,45’in altında ciddi anlamda gevşeme görülebilir ama global anlamda doların değer kazanması, dolardaki hareketin önümüzdeki dönemde de devam edebileceği görünüyor. Fakat kurun oynaklığı daha çok bizim iç siyasetimiz belirleyecek gibi gözüküyor.”
KAMU BORÇ STOKU KRİZ DÖNEMİNE YAKLAŞTI
Hazine’nin önceki yıl son çeyrek verilerine göre kamunun toplam dış borç stoku 118 milyar doları aştı. Özel sektörün dış borç stoku ise 275 milyar dolara ulaştı. Merkez Bankası’nın dış borç stokunun da eklenmesiyle toplam dış borç stoku 396 milyar doları aştı. Finans uzmanı Selim Işıklar’a göre Türkiye’de yatırım yapan, fabrika açan teşebbüslerin ucuz olduğu için dolarla borçlandığını, son dönemde rekor kıran doların bu sebeple girişimciye ek yükler getirdiğini vurguladı. Hazine’nin yayınladığı son Türkiye Dış Borç Stoku raporunda kişi başı dış borç stoku da 2001 kriz yılındaki 57 dolar seviyesine yaklaştı. 2007, 2008 yıllarında 37-38 dolar seviyesine kadar gerileyen kişi başı borç stoku 2014 üçüncü çeyreğinde 50 dolar olarak gerçekleşti. Bu hafta açıklanacak yeni verilerde son rakamın 2001 krizi rakamlarına daha yaklaşacağı öngörülüyor.ZAMAN