Bilim,
Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat
Ergün,
Türkiye'nin, çok büyük bir
sürpriz olmazsa bu yıl sonunda da yıllık yüzde 7 oranını aşarak yüksek bir
büyüme gerçekleştireceğini belirterek, ''Tabii 2012 böyle olmayacak. 2012, biraz daha farklı olacak. Türkiye ekonomisi yine büyüyecek. Ama yüzde 7 gibi rakamları 2012'de telaffuz etmemiz, dünyadaki gelişmelere bakarsak zor'' dedi.
Ergün, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (
TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Toplantısında, 2002'de göreve geldikleri andan itibaren reel
sektörün önündeki engelleri kaldırmaya,
özel sektöre içerde ve dışarda yeni yollar açmaya büyük önem verdiklerini vurguladı.
Siyasi ve
ekonomik istikrarı sağlamaya yönelik önemli reformlar gerçekleştirdiklerini,
bütçe açıklarını ve kamu borçlarını
kontrol altına alarak, enflasyon ve
faiz oranlarını aşağıya çektiklerini anlatan Ergün, küresel
krizde ve sonrasında yaşananlara bakıldığında bugün Türkiye'nin en büyük değerinin ekonomik ve
siyasi istikrar olduğunun net bir şekilde görülebildiğini söyledi.
Türkiye, krizde ve sonrasında diğer ülkelerden ayrışarak birçok gelişmiş ülkeden daha iyi performans gösterdiyse, bu başarıda temel faktörün kamu maliyesinde ve bankacılık sektöründe sağlanan
disiplin olduğunu ifade eden Ergün, bu yılın
seçim yılı olmasına rağmen bütçenin ilk 8 ayda fazla vermesi, hükümetin bütçe disiplinine ve
fiyat istikrarına verdiği önemi açıkça gösterdiğini belirtti.
Seçim vaatlerinde hiçbir popülist unsura yer vermeyen bir
iktidar partisinin oyların yarısını alarak yeniden iktidara gelmesinin de milletin bu konuda son derece hassas olduğunu gösterdiğini dile getiren Ergün, halkın artık Türkiye'de popülizme
destek vermediğini vurguladı.
Türkiye'de reel sektörün özellikle 90'lı yıllarda işini nasıl geliştireceğine odaklanmaktan ziyade, siyasal ve ekonomik istikrarsızlığın risklerini nasıl azaltacağına odaklanmak zorunda kaldığına değinen Ergün, bu nedenle sanayicilerin gelişmiş ülkelerdeki rakiplerine oranla
rekabet yarışında istenen seviyeye ulaşamadıklarını kaydetti.
-''En
küçük bir tedirginlik olmamalıdır''-
Şimdi ise sanayicilerin hükümetin uygulayacağı politikalardan dolayı tedirgin olmak yerine kendi işine odaklanabildiğini ifade eden Ergün, şöyle devam etti:
''En küçük bir tedirginlik olmamalıdır. Dünyadaki, ekonomideki, pazardaki gelişmelerin takipçisi olmalıdır. Bunların takipçisi olmak yerine, hükümetlerin yanlış politikalarının zararlarını da üstlenmek zorunda kalmamalıdır
iş dünyası... Anlayışımız budur. Bir zarar olacaksa işin kendisinden kaynaklanan bir zarar olmalıdır. Siyasetin iş dünyasının üzerine yükleyeceği, siyasi istikrarsızlığın iş dünyasına ilave yükleri taşımak zorunda değiliz.''
Türkiye ekonomisinin geçen yıl yüzde 9 oranında büyüdüğünü, bu yılın ilk yarısında da aynı hızlı büyüme sürecini devam ettirdiğini hatırlatan Ergün, ''Çok büyük bir sürpriz olmazsa, bu yıl sonunda da yıllık yüzde 7 oranını aşarak yine yüksek bir büyüme gerçekleştireceğiz. Tabii 2012 böyle olmayacak. 2012, biraz daha farklı olacak. Türkiye ekonomisi yine büyüyecek. Ama yüzde 7 gibi rakamları 2012'de telaffuz etmemiz, dünyadaki gelişmelere bakarsak zor'' diye konuştu.
OECD ülkeleri arasında, kriz sonrasında işsizlik oranını en hızlı aşağı çeken ülkelerden birinin Türkiye olduğunu anımsatan Ergün, bu yılın ilk yarısında özel sektör yatırımlarında görülen artışın Türkiye'nin güçlü büyüme eğiliminin devam ettireceğini gösterdiğini anlattı.
-''Yolumuza IMF'siz devam ettik ve krizden güçlenerek çıktık''-
Dünyada yaşanan gelişmeleri ve durgunluk ihtimalini de yakından takip ettiklerine dikkati çeken Ergün, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Ancak Türkiye, dünyada ne yaşanırsa yaşansın, yaşananları kendi lehine çevirebilecek bir noktada bulunuyor. Bu argümanlara da fazlasıyla sahiptir. Yeter ki ekonomi aktörleri birbirlerine güvensinler. Birbirleriyle istişareye ağırlık versinler. İşlerini geliştirmeye, yeni yatırımlar yapmaya ve yeni ihracat pazarlarını dikkatle takip etmeye birlikte devam etsinler.
Küresel krizin ilk sinyalleri alındığında, 'Türkiye'nin bu badireyi atlatamayacağı, muhakkak IMF ile yeni bir
anlaşma yapmak gerektiğini' sıkça vurgulayanlar olmuştu. Biz ise ekonomiye ve özellikle özel sektöre, reel sektöre güvendik, yolumuza IMF'siz devam ettik ve bu krizden güçlenerek çıktık.''
AA