Türkiye'de, müteahhitler mayıs-haziran aylarında özellikle döviz kurları ve
faiz oranlarında meydana gelen artışlar nedeniyle duraklama yaşayan konut talebini canlandırmak için, kar
marjlarından kısarak uygun
kredi ve vade koşulları içeren
kampanyalar düzenlemeye başladı.
Beklemedeki
tüketicileri çekebilmek için yapılanlar arasında, ''döviz bazındaki
fiyatları YTL'ye çevirme, vade farksız
taksit imkanı sağlama,
bankalarca uygulanan
faiz oranlarının altında vade farklarıyla
satış yapma, konut beraberinde
araba hediye etme'' gibi özel uygulamalar yer alıyor.
AA muhabirinin aldığı bilgilere göre, 2004'ün ikinci yarısından itibaren
döviz kuru ve faiz oranlarındaki gerilemenin bireysel tasarrufları yeniden konut yatırımlarına yönlendirmesi ve bankalarca verilen düşük faizli, uzun vadeli krediler; konut talebinin hızla gelişmesi ve talebin daha da artmasında önemli rol oynadı.
Bu yıl mayıs ve haziran aylarında, özellikle döviz kurları ile faiz oranlarında meydana gelen dalgalanma ise konut talebinde ciddi bir duraklamaya yol açtı.
Dalgalanma sonrası bankalarca verilen konut kredilerinde yüzde 1 seviyesine kadar gerileyen faiz oranları yüzde 2'leri aşarken, Bu durum mevcut ve potansiyel konut alıcıları ile konut üreticilerini olumsuz etkiledi. Bu nedenle, mayıs sonundan ağustos ortasına kadarki 2,5 aylık dönemde hem konut talebinde hem de kredi kullanımında önemli ölçüde gerileme yaşandı.
Mayıs ayında haftalık 460 milyon YTL olan
konut kredisi kullanımı temmuz sonlarında 169,4 milyon YTL'ye kadar düştü.
Tüketiciler ile müteahhitleri olumsuz etkileyen bir başka faktör de inşaat malzemesi fiyatlarında meydana gelen ve enflasyonun üzerinde seyreden fiyat artışları oldu.
KONUTTA KAMPANYA DÖNEMİ
Döviz kuru ve faizlerde yaşanan olumsuzluk ile bir süredir devam eden
maliyet artışları nedeniyle zor durumda kalan konut üreticileri, gelinen noktada, kar marjlarından kısmak suretiyle uygun kredi ve vade koşulları içeren kampanyalar düzenlemeye başladı.
Devam eden bu kampanyaların da etkisiyle talep yeniden canlanmaya başladı. Son günlerde banka kredilerindeki faiz oranlarının da yüzde 1,6'lara doğru gerilemesi piyasayı daha da hareketlendirdi ve talepteki canlılığın kredi kullanımı rakamlarını yükseltmesi yönündeki beklentiyi artırdı.
Mart 2005-2006 döneminde konut fiyatlarındaki artış oranı yüzde 56,9'a ulaştı.
Konut fiyatlarındaki şişkinliğin gereken düzeye inmesi ve fiyatların piyasa mekanizması içerisinde dengelenmesi süreci başladı, ancak henüz tamamlanmadı. Bu süreç içerisinde konut satışı yapan pek çok
firma beklemedeki tüketici kesimini çekebilmek için harekete geçti. Firmalar, döviz bazındaki fiyatlarını YTL'ye çevirmek, vade farksız taksit imkanı sağlamak, bankalarca
uygulanan faiz oranlarının altında vade farkları ile satış yapmak, konut beraberinde araba hediye etmeye kadar uzanan özel kampanyalar düzenlemek gibi önlemlere başvurdu.
Emlak sektöründe talep canlanması kampanyaların da etkisiyle şimdilik
başlamış görünüyor.
TÜKETİM EĞİLİMİ ANKETİ
Öte yandan
Merkez Bankası ve
TÜİK tarafından ortaklaşa düzenlenen ''Tüketim Eğilimi Anketi''nin
Ağustos ayı sonuçları da, canlılığın başladığı yönündeki öngörüyü destekledi.
Bu ankete göre, gelecek 6 ay içerisinde konut satın alma olasılığı
bulunanların oranı yüzde 3,8'den yüzde 4,1'e yükselirken, böyle bir olasılık bulunmayanların oranı ise yüzde 96'dan yüzde 95.2'ye geriledi.
Diğer taraftan gelecek 3 aylık dönemde, kendisinin veya hane halkının
tüketimin finansmanı amacıyla borç kullanma (tüketici kredisi kullanımı, diğer borçlanmalar) olasılığı bulunanların oranı yüzde 19,5'den yüzde 18,47'ye geriledi. Böyle bir olasılık bulunmayanların oranı ise yüzde 79,2'den yüzde 80,5'e yükseldi.
Geçen yıl yaklaşık 1,4 milyon
gayrimenkul satıldı. Vatandaş emlak için 33,1 milyar YTL ödedi. Emlağa yatırılan para 2003'e göre yüzde 90,1 , 2004'e göre yüzde 36,1 oranında artış gösterdi. Bankalarca verilen konut kredileri
Nisan 2006 itibariyle 17,6 milyar YTL'ye ulaştı.
Ayrıca kamunun yatırım ödeneklerinin sınırlılığı dikkate alındığında, inşaat sektörünün
büyüme performansı gelecek dönemde de bireysel tasarrufların konut yatırımlarına yönelme eğilimi ile
özel sektör yatırımlarının seyrine bağlı olmaya devam edecek.
Her iki konuda canlılığın sürmesinde en belirleyici faktörler ise makro
ekonomik istikrarın sürekliliği ile AB sürecinde katedilecek mesafe olacak.