Şimşek, özel bir televizyon kanalında,
Türkiye'nin
kredi notunun
AK Parti hükümeti döneminde 4 kademe arttığını hatırlatarak, küresel
kriz döneminde,
kredi notu bütün kredi kuruluşları tarafından en az bir kademe artırılan nadir ülkelerden birinin Türkiye olduğunun altını çizdi.
Fitch'in kararının bir kredi notu düşüşü değil, tamamen görünümün pozitiften durağana, istikrarlı noktaya çekilmesi olduğunu kaydeden Şimşek, ''Pozitif olması, yakın bir dönemde kredi notunu artıracağım demektir. Şimdi ise şu anda bir bakalım, bekleyelim, görelim duruma bakacağız demektir'' diye konuştu.
Bakan Şimşek, Türkiye'nin son 8-9 yıldır kredi notunun çok hızlı bir şekilde arttığını ve bunun büyük bir başarı olduğunu belirterek, şu anda Türkiye'nin uluslararası piyasalardan yüzde 5,5 ile 10 yıl vadeyle borçlanabildiğini söyledi.
Bakan Şimşek, ''Ama
reyting kuruluşları maalesef hep geriden takip ediyor. Şöyle bir durum var
İzlanda batmadan önce kredi notu neredeydi millet bir baksın. Kredi notları piyasa kadar güvenilir değil. Kredi notu bizden 3, 5, 6 kademe yüksek olan ülkelerden daha ucuza borçlanıyoruz.
Piyasalar güvenini bu şekilde ortaya koyuyor'' dedi.
Ekonomide iç talebin bir miktar güçlü olduğunu, iç talepte hızlı artış ve yavaşlatma için de bir çaba olduğunu belirten Şimşek, bir yandan ABD'nin, İngiltere'nin, Avrupa'nın, Japonya'nın çok büyük miktarlarda para bastığını, bu paranın performansı yüksek, geleceği parlak, gelişmekte olan ülkelere aktığını anlattı.
Mehmet Şimşek, bu sıcak paranın Türkiye'ye gelmesini sınırlamak için faizlerin düşürüldüğünü ve karşılıkları artırdıklarını belirterek, ''Fakat karşılıkların etkisi sınırlı oldu. Sonradan
BDDK devreye girdi, başka enstrümanlar devreye girdi. Şu an itibariyle çok ciddi bir para
politikası sıkılaştırılması söz konusu. Bu da kredi genişlemesini sınırlayacak. Kredi genişlemesi, 2011'de yüzde 40'ların üzerinde seyrederken, şu anda yüzde 20'lerin altına indi. Özellikle BDDK'nın aldığı
tedbirler çok etkili oldu'' diye konuştu.
-Yüzde 18'den yüzde 8'e...-
Bakan Şimşek, temel
gıda maddelerinde olası KDV
indirimine ilişkin olarak AK Parti hükümeti zamanında temel gıda maddelerindeki KDV'nin birçok
ürün için yüzde 18'den, yüzde 8'e düşürüldüğünü hatırlatarak, şöyle devam etti:
''Aslında sadece gıdada değil, sağlıkta, eğitimde, turizmde de vergiyi düşürdük. Temel gıda maddelerine ilişkin Sayın Başbakanımızın bize bir çalışma talimatı var. Ama bu dönemde mali disiplin hiç bir dönemde olmadığı kadar önemli. Dolayısıyla herhangi bir adım atılacaksa da hesabı iyi bir şekilde yapılacak mutlaka bunun bütçeye yansıması değerlendirilecek, gerekirse tedbir alınacak ama şu aşamada sadece bir çalışma söz konusu.
Biz kayıt dışılığı azaltmak için bulgurda ve ette toptan satışlarda KDV'yi yüzde 1'e indirdik. Ama diğer hususlara ilişkin çalışma söz konusu, çalışmanın sonuçları değerlendirilecek. KDV nihai tüketicinin ödediği bir vergidir. Oralarda indirim olursa tüketiciye olumlu yansır. Kısmen de rekabetle ilgilidir. Eğer bir sektörde bir üründe yoğun rekabet varsa KDV'yi indirdiğiniz zaman olduğu gibi tüketiciye yansır.
Sadece bir çalışma talimatı var. Bu hususun o şekilde değerlendirilmesi lazım. Türkiye'nin şu anda en temel çıpası mali disiplindir.
Mali disiplin konusundaki hassasiyetlerimiz şu anda maksimum düzeydedir. Dolayısıyla vergi indirimlerini biz çok ince eleyip, sık dokumak zorundayız. Bu aşamada bir indirim olacak diyemiyorum. Sadece bir çalışma söz konusu. İmkanlarımız el verirse zor kanaat geçinen vatandaşlarımızın vergi yükünü azaltacak bir çalışmayı yaparız. Ama, bunları yaparken, mali disiplinden de ödün vermemek gerek. Sayın Başbakanımız 'Bu konuyu çalışın, getirin değerlendirelim' dediler. O çerçevede biz de çalışma yapacağız.''
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, mali disiplinin en öncelikli konu olduğunu belirterek, ''Mümkün olduğunca vergileri yükseltmeme çabasındayız'' dedi.
-''
Güncelleme cımbızlandı''-
Bunun enflasyon kadar artırılmasının aslında literatürde bir vergi artışından çok onun enflasyonla güncellenmesi anlamına geldiğini ve normal bir durum olduğunu belirten Şimşek, şöyle konuştu:
''70'li yıllarda da bu vardı, 80'li yıllarda da bu vardı, 90'lı yıllarda da bu vardı. Tüm fiyatlar yükseliyor, maaşlar artıyor, sağlık harcamaları artıyor, yol yatırımları artıyor, engellilere verilen, asgari ücretlilere verilen ücretler artıyor. Vergileri enflasyon kadar artırmazsanız ne olur? Açığınız büyür ve
Yunanistan gibi olursunuz. Maktu vergilerin enflasyon kadar artırılması makul bir şeydir, bütün ülkelerde varolan bir şeydir. Türkiye'de de yeni bir şey değildir. Vergi artışı nedir? Oranı artırırsınız veya yeniden değerleme oranının çok üstünde bir artışa gidersiniz o zaman artış olur.
Yılsonu gelince gözden geçireceğiz,
Bakanlar Kurulu kararı çıkacak. Mali disiplin en öncelikli konumuzdur. Mümkün olduğunca vergileri yükseltmeme çabasındayız ama yeniden değerleme kadar maktu vergilerin artırılması son derece makul bir şeydir. Türkiye'de maktu vergiler var ve bunun enflasyon kadar artırılması 74 milyonun hakkı ve hukukunun korunmasıdır. Bunu bütün ülkeler yapıyor, Türkiye'de 70'lı, 80'li, 90'lı yıllarda da yapıyordu.''
Bakan Şimşek, güncelleme konusuna değinirken, carı açığı sınırlamak için otomotivde vergileri artırdıklarını, KKDF'yi artırdıklarını belirterek, ''3 tane kalemi artırdık dedik. Son 2 kaleme gelince sigara ve alkollü içkiler üzerindeki vergi maktudur dedim. Maktu vergileri enflasyon veya yeniden değerleme oranı kadar güncelledik. Ben 2 kalemi kastederek 'güncelliyoruz' dedim. Bir vergi artışı olarak görmemek lazım. Neden? Diyelim ki maktu vergiden 30 milyar lira elde ediyorsunuz, artırmazsanız enflasyon kadar o vergiler eriyor. Bunu bu çerçevede görmek lazım. Tabii güncelleme deyince ertesi gün cımbızla bu konu öne çıkarıldı'' dedi.
-''
Deprem vergisi diye birşey yok''-
Van'daki kamu çalışanlarına yönelik hükümetin atacağı adıma ilişkin soru üzerine de Şimşek, orada ciddi bir fedakarlık olduğunu belirterek, ''Bakanlar Kurulu'nun yetkisindedir ama biz önereceğiz. Muhtemelen orada görev yapan kamu çalışanlarına 6 aylık bir süre için bir miktar
ek ödeme gündeme gelebilir. Ama gerek oradaki
öğretim görevlilerimize, gerekse kamu çalışanlarımıza bir miktar ekstradan
destek olacağız. O yönde bir çalışmamız var'' dedi.
Şimşek, Van'da çok hızlı bir şekilde normalleşme sürecinin yaşandığını da kaydetti.
Deprem vergileri konusunun da çarpıtıldığını ifade eden Şimşek, şöyle devam etti:
''Vergilerin tamamı bütçeye gelir, bütçeden ülkenin ihtiyaçları karşılanır, bu ihtiyaçlar, sağlık, eğitim, altyapı, yollar olabilir' dedim. 'Deprem vergileri yola gitti' dendi. Bir kere bu bütçenin bütün ilkelerine aykırıdır. 1999'de deprem vergileri getirilirken, deprem yaralarının sarılması ve
ekonomik istikrar programının desteklenmesiydi gerekçesi... Aslında deprem vergisi diye bir şey yok. Sonradan uzatılırken de tamamen ekonomik istikrar için, bütçe açıklarını azaltmak için. Geldiğimizde 99'un depreminin bile yaralarının sarılmasına ciddi katkılarda bulunduk. Ama en önemli konu kentsel değişim ve dönüşüm, vatandaşımızın ikna edilmesi ve depreme dayanıklı konutlara geçmesidir. Deprem vergisi diye birşey yok.''
Belediye sözleşmelerinin kadroya alınmasına yönelik olarak da Şimşek, ''Biz kamuda merkezi hükümet çerçevesinde çalışan sözleşmelileri kadroya aldık. Verdiğimiz sözde durduk. Ama değişik kesimlerden talepler devam ediyor, değerlendirmesi yapılıyor.
Maliye Bakanlığı olarak üzerinde çalıştığımız bir konu değil'' dedi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyondaki yükselme riskini nispeten düşük bulduğunu belirterek, ''Kısa vadede yükselecek. Ben 2012'nin ikinci yarısı, 2012'nin sonunu kast ediyorum. Çünkü bugünkü etkiler sistemden çıkmış olacak'' dedi.
Şimşek, özel bir tv kanalında
Merkez Bankası'na yönelik eleştiriler ilişkin olarak, her zaman
Merkez Bankası politika yapıcılarının eleştirildiğini belirterek, eleştirilerin doğru olanlarının da eksik olanlarının da bulunduğunu söyledi. Olağanüstü şartlardan geçildiğini ifade eden Şimşek, ''Bir global kriz yaşanıyor ve dünya ekonomisi daralmaya giriyor. Bu daralmayı engellemek, bunalıma dönüşmesini engellemek için olağanüstü
para politikası, maliye politikası tedbirleri alındı. Merkez Bankası bir çok dengeyi gözetiyor'' dedi.
-
Enflasyon-
BDDK'nın devreye girmesi ve tüketici kredileri için alınan tedbirlerin çok etkili olduğunu belirten Şimşek, 2012 yılı ilk çeyreğinden itibaren, çok açık bir şekilde iç talep kaynaklı cari açığın daraldığını görüleceğini, petrol ve doğalgaz ithalatının 50 milyar dolar olacağını söyledi.
Enflasyonun yükselmesinde güçlü iç talebin etkili olduğunu belirten Şimşek, ''Bugünkü enflasyon rakamı son 12 aylık trendi gösteriyor. Bundan sonraki trende bakalım. Ekonomi de yumuşayacak. Dolayısıyla bir risk ortadan kalkıyor. Son 12 aydır kurda çok önemli düzeltme yaşandı. Yani Türk lirası,
avro, dolar veya sepet karşısında çok ciddi bir değer kaybetti. Bu önemli bir husus'' diye konuştu.
Ekim ayında özellikle sigara ve alkollü içeceklerdeki maktu vergi artışlarını hatırlatan Şimşek, şöyle konuştu:
''Kurdaki değer kaybı, Türk liradaki değer kaybı etkileyecek. Fakat bütün bu resme baktığımız zaman 2012'nin sonunda tüm bu faktörler o
endeksten çıkmış olacak. Endeks normalleşecek. Normal düzey; çekirdek enflasyon....
Bugün çekirdek enflasyon ne düzeyde? Yüzde 5,5-6 civarında... Enflasyonun önümüzdeki sene sonu itibarıyla tekrar bu civarlara
inme olasılığı yüksek. Enflasyon Türkiye'de çok önemli hafızası olan bir konudur. Çünkü 30-40 yıl boyunca biz çift haneli enflasyonla yaşadık. Hatta dönem dönem enflasyon 3 haneli rakamlara çıktı. AK Parti hükümetleriyle birlikte enflasyon tek haneye düştü. Bizim amacımız orada tutmak ve tek haneye düşürmek. Bunun için de reform gerekiyor. Yani bütün ürün piyasalarında daha rekabetçi bir yapı gerekiyor. Daha fazla rekabet, daha fazla yenilik daha fazla verimlilik gerekiyor. Merkez Bankamız bu mesajı, kararlılığını ortaya koymak için veriyor, doğruyu yapıyor. Ben ileriye yönelik baktığım zaman enflasyondaki yükselme riskini nispeten düşük buluyorum. Kısa vadede yükselecek. Ben 2012'nin ikinci yarısı 2012'nin sonunu kast ediyorum. Çünkü bugünkü etkiler sistemden çıkmış olacak.''
-Bedelli askerlik ve 2B arazilerinden elde edilecek gelir-
Bedelli askerlikten elde edilecek gelirin çok büyük olasılıkla sosyal amaçla kullanılacağını belirten Şimşek, kanuna son şekliyle bakmak gerektiğini, 2012 bütçesini hazırlarken ne 2B'den ne de
bedelli askerlikten gelecek geliri bütçeye yansıtmadıklarını bildirdi.
2B arazilerinin satışında fiyatlandırma konusunda henüz nihai kararın verilmediğini belirten Şimşek, bu konuda üç seçeneğin bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Seçeneklerden bir tanesi piyasa rayiç bedeli üzerinden fiyatlandırılması. Yani piyasadaki o bölgelerde metrekare fiyatı neyse onun olması. Diğer bir seçenek, emlak vergi değeri. Bu değer genelde piyasa değerinin çok altında.... Bunu belediyeler belirliyor. Üçüncü
model ikisinin ortalaması. Şimdi hangisini uygulamaya koyarsanız
koyun, belli kesimler tarafından eleştirilecek. Siz emlak vergi değeri üzerinden satarsanız denilecek ki 'Biz dürüst vatandaşlar olarak bu alanları işgal etmedik, ama işgal edenler ödüllendirildi.' Rayiç bedeller üzerinden satarsanız vatandaş, 'Bunu alırken ben zaten bir şeyler ödemiştim. Şimdi siz bana piyasa değeri üzerinden veriyorsunuz' diyecek. Bütün bu hususlar oturulup çalışılacak. Benim tabii ki tercihim hiç bir şekilde vatandaşın yanlışlarının ödüllendirilmemesi.''
Bakan Şimşek, bedel formülü belirlenmeden 2B arazilerinin satışında elde edilecek gelire ilişkin bir rakam vermenin gerçekçi olmayacağını ifade etti.