Bankalar güven müessesesidir.
Güven kaybedildiği anda
sistem büyük yara alır. O nedenle
bankalar güven konusunda son derece duyarlı davranır.
Ancak bazı münferit olaylar bankalara duyulan güveni zedeler, bu da bankacılık sisteminin yaralanmasına neden olur.
Dünyaca ünlü bir
yabancı bankanın
İstanbul Kavacık Şubesi’nin Gold Müşteri Temsilcisi Beyza Y, bir bayan müşterisini birkaç kez ziyaret ederek, euro cinsinden
hesap açtırması için dil döker. Sonunda müşterisi onu kırmaz ve 2007 yılında 70 bin euroyla müşteri temsilcisi Beyza Y. üzerinden bir euro hesabı açtırır ve imzalı
mevduat hesabı cüzdanını alır. Bankadan emin olan müşteri hesabını
kontrol etmeyi hiç aklına getirmez. Bilahare bu bankanın Kavacık Şubesi’nin faaliyetlerinin
Ataşehir Şubesi bünyesinde sürdürüleceği müşteriye bildirilir.
Mevduat toksik fonlara kaydırılmış
Sözünü ettiğim müşteri bir yatırım yapacaktır, 23 Ocak 2009 günü hesabının aktarıldığı Ataşehir Şubesi’ne gidip parasını çekmek istediğini söyler. Banka görevlisi, hesabında 38 bin 950 euro olduğunu bildirir. Hesap sahibi “Ama ben 70 bin euro yatırmıştım, işte cüzdanım” dese de
faiz hariç 31 bin 050 euro
duman olmuş gitmiştir. Üstelik parasını emanet ettiği Beyza Y. adlı müşteri temsilcisi de bu bankadan ayrılmış, bir başka bankaya geçmiştir...
Hesap sahibinin parası, sahibinin bilgisi ve talimatı olmaksızın
kriz öncesi güya toksik yatırım fonlarında hiç edilmiş. Mevduat sahibi şaşkın, banka yetkililerine, “Arkadaş benim param benim talimatım olmadan nasıl benden habersiz başka yatırım araçlarında güya değerlendirilip hiç edilir” der. Bankanın cevabı, “Müşteri temsilciniz o tarihte böyle uygun görmüş” olur. Hesap sahibi çaresiz bakiye 38 bin 950 euroyu çeker ve bankadan ayrılır.
Benden talimat aldınız mı?
Mudi, 5
Şubat 2009 günü, ünlü yabancı bankanın Ataşehir Şubesi Müdürlüğü’ne
Üsküdar 9. Noterliği’nden 4272 yevmiye numarası ile bir
ihtarname gönderir. İhtarnamede, kendisinden habersiz hesap hareketi ile yok olan 31 bin 050 euro ve bu meblağın 2007 yılından bu tarihe kadar olan getirisinin 3 gün içinde ödemesini talep eder. Dünyanın en ünlüsü o yabancı bankadan ne bir
cevap ne de bir ses çıkar. Mevduat sahibinin vekili bankaya gider “Beyler, bayanlar size biz ihtarname çektik ve üç gün süre verdik, bir cevap vermediniz. Paramızın akıbeti ne olacak?” der. Sorumsuz bankanın sorumsuz görevlisi, “Gold müşteri temsilciniz Beyza Y. hesap açtırırken size bir de
sözleşme imzalatmış. O sözleşme müşteri temsilcinize gerektiğinde bu hesabınızı farklı yatırım araçlarına yönlendirebilme yetkisi veriyor. Bankamızın yetkili temsilcisi de sizin bu paranızı o tarihte yüksek getiri getiren fonlara aktarmış. Bu arada global kriz oldu, o fonlar battı. Sizin paranızın o bölümü de battı” diye pişkin pişkin cevap verir.
Zararını müşteri mi ödeyecek?
Amerika’nın o ünlü bankasının global krizde zora düştüğünü hepimiz biliyoruz. Ancak, zora düştü diye bankanın müşterisinin hesabını müşterisinden habersiz ve bankacılık kurallarına aykırı olarak başka kanallara yönlendirmesi, aktarması mı gerekiyor? Bu olsa olsa müşteriyi dolandırmaktır. Sanırım bankanın talihsiz müşterisi bankadan son bir cevap bekliyor. Olumsuz
yanıt alması halinde konuyu hem yargıya taşıyacak, banka ve Beyza Y. hakkında emniyeti suiistimal ve
dolandırıcılık davası açacak hem de bu bankanın yaptığını
gazete gazete dolaşıp ismi ile birlikte kamuoyuna anlatmaya başlayacak.
Şimdi ben cereyan eden bu olayı yakın takibe alıyor ve bankalarda hesabı bulunan diğer hesap sahiplerine bankalardaki hesaplarını kontrol etmelerini
tavsiye ediyorum.
AYDIN AYAYDIN-VATAN