Taraf Gazetesi Yazarı Süleyman
Yaşar ,IMF ile
anlaşması için hükümeti sıkıştıranların iyi niyetli olmadığını söylüyor
İşte Yaşar'ın ilginç analizi
SÜLEYMAN YAŞAR - TARAF
IMF’yi Ergenekon istiyor
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) görevi, dünya ticaretinin sürdürülebilmesi için, ülkelerin bozulan dış ödemeler dengelerini düzeltip, ulusal ve uluslararası refahın bozulmasını önlemek. Eğer bir ülkenin dış ödemeler dengesinde bozulma varsa, IMF fon kaynaklarından borç vererek ödemelerini yapamayan ülkeye
yardım ediyor.
Türkiye’nin IMF’yle acilen anlaşma yapmasını isteyenlere gelince, doğrusu gösterdikleri gerekçeler, Türkiye’nin
ekonomik gerçekleriyle uyuşmuyor. Bir kere, Türkiye’nin ödemeler dengesinde şu anda bir sorun yok. İhracatın
ithalatı karşılama oranı yüzde 74,9’a çıktı.
Cari açık neredeyse kapandı. Türkiye’nin döviz gelirleri, döviz giderlerini karşılıyor.
Ayrıca emtia fiyatları düştüğü için ithal ürünlerin neden olduğu enflasyon da yok.
Enflasyon oranı tahminlerin üzerinde geriledi. Türk parası bir miktar değer kaybettiği için
rekabet gücü kazandı. Yanlış kaynak dağılımına neden olan ve döviz kazandırıcı olmayan yatırımlar artık yapılmıyor. Türkiye ekonomisi küresel kırılganlık ölçüleri açısından dokuz ay öncesine göre oldukça iyi durumda.
Peki, IMF’yi isteyenlerin asıl amacı ne? Onlar, siyaseti askerin, ekonomiyi de IMF’nin yönetmesini istiyorlar. Seçilmiş iktidarlara güvenmiyorlar. Türkiye’de kazandıkları paraları, başkalarının seçtikleri siyasetçilerin yönettikleri ülkelere gönderiyor. Oralardan da Türkiye’deki şirketlerine borç veriyorlar. IMF’yle Türkiye’nin anlaşma yapmasını istiyorlar, çünkü ekonominin zorda olduğunu ancak böyle topluma gösterebiliyorlar ve hükümetin direncini kırmak istiyorlar.
Hükümet ise bu oyunu bozmakta biraz geç kalıyor.
Ekonomik durgunluğu gidermek için kamuya
eleman alma ve böylece ekonomide harcama yaratma konusunda hâlâ karar veremedi. Kamuya 500 bin kişinin alınacağının planlandığı duyuruldu ama henüz ortada bir icraat yok.
Ekonomi yönetiminin bir hatası da
Hazine’nin borçlanmasını bankalardan yaptırması oldu. Bu
uygulama, özel sektörün, para ve
sermaye piyasalarında kullanacağı kaynak miktarını azaltıyor. Dolayısıyla
kredi faizlerini yükseltiyor.
Oysa ekonomik durgunluk dönemlerinde, Hazine’nin geçici bir süre
Merkez Bankası’ndan borçlanmasında hiçbir mahsur yok. Hükümetin bu konuda anlamsız bir korkusu var. Eğer Hazine,
Merkez Bankası’ndan borçlanırsa, Türk parasının değer kaybedeceğinden endişe ediyor. Bu kaygı da yersiz.
Türkiye ekonomisinin sağlıklı işleyebilmesi için zaten Türk parasının değer kazanmaması gerekiyor. Oysa son günlerde tam tersi oluyor, Türk parası ekonominin aleyhine anlamsız biçimde değer kazanıyor. Türk parasının değer kazanması, ithalatı cazip hale getirirken, ihracatı azaltıyor. Böylece Türkiye’de üretmek kârlı olmaktan çıkıyor ve işsizlik artıyor. Bu türden bir gelişme sadece Türkiye ekonomisi için değil siyasi iktidarlar için de hiç istenmeyen bir durum olmalı.
Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek’in tespitlerine göre, dünya ekonomik krizi 36’aydan fazla sürmediği takdirde Türkiye ekonomisi bu krize dayanır. İşte bu nedenle, Türkiye IMF’ye ihtiyaç duymadan ekonomisini 2010 yılının ağustos ayına kadar rahat bir şekilde yönetebilir.
IMF’yle hemen anlaşma yapılsın diyenlerin planına gelince...
Onlar, “IMF’den para alınıp bize verilsin” diyen bir kısım
rant kollayıcı işadamının yanı sıra bir de Ergenekon zihniyetiyle uyuşan bazı çevreler. Bu Ergenekoncu zihniyet, hükümetin
bütçeyi yönetmesini engelleyerek yaşanacak bir ekonomik krizde tökezlemesini istiyorlar.
Onlara göre, IMF gelip bütçe yönetimini eline almalı. Seçimle gelen hükümet icraat yapamamalı. Böylece ekonomik durgunluğa karşı maliye politikasının devreye sokulması önlenerek işsizlik en üst noktasına çıkmalı.
İşsizlikle yaratılacak sosyal kargaşa sonucunda hükümet görevi bırakmak zorunda kalmalı. Hükümeti düşürme planı bu.
IMF’yle ‘kayıtsız şartsız hemen anlaşma yapın’ diyenler arasında, demokrasiye inancı olmayan, Türkiye’ye demokrasinin gereksiz olduğunu, askerî vesayeti savunan bazı kişiler var. Son dönemde bu kişiler yine ortalıkta dolaşmaya başladı, aman dikkat!