Zayıflayan
ekonomik aktivitelerin ABD ve
İngiltere’de enflasyon baskısını azalttığı dün açıklanan veriler sonrasında rahatlıkla anlaşımakta.
TARP (sorunlu ürünleri
kurtarma programı) ‘da yapılan değişiklikler piyasalar üzerindeki belirsizliği arttırdı. Ekonomik veriler her geçen gün piyasalar üzerindeki baskısını arttırmakta.
Özellikle gelişmekte olan
piyasaların kırılganlığındaki artış ciddi şekilde göze çarpmakta. MSCI gelişmekte olan piyasalar endeksi sert düşüşüne devam etmekte.
Türkiye’nin yaşadığı 1994 ve 2001 krizleri ödemeler dengesinden kaynaklanmıştı. Özellikle
2001 krizi Türkiye’nin
2. Dünya Savaşı’ndan sonra gördüğü en ciddi krizdi. 2001 yılında yurtiçi otomobil satışları %70 ve beyaz
eşya satışları %38 azalmıştı.
Kasım 2008’de yurtiçi otomobil satışları geçen yılın aynı ayına göre %40 geriledi ve
tüketici güven endeksi çok sert bir düşüşle dip yaparak 74.2’ye düştü.
İşsizlik rakamlarındaki artış ciddi boyutlarda. (tarım dışı işsizlik %12.7) Bütün indikatörler ve beklentiler tüketimin azalacağı, ekonominin daralacağı yönünde.
Kredi pazarındaki daralma son 5 senenin
rekor seviyelerine ulaşmış durumda. Bütün bu veriler bizim daha reel krizin arefesinde olduğumuzu göstermekte.
IMKB’deki gerileme ciddi biçimde devam ediyor.
Dün IMKB – 100 endeksi yüzde 2.29 gerileyerek 2004 yılı sonlarındaki seviye olan 23.495 puana kadar geriledi. Şirket karlılıklarında hiçbir düzelme beklenmezken, IMKB’yi yukarı taşıyabilecek bir beklenti bulunmuyor.
Global yatırımcının riskten uzak durmak istemesi gelişmekte olan piyasalar ve gelişmekte olan ülkelerin para birimleri üzerindeki baskıyı arttırmakta. Türkiye için 2009 yılı
büyüme beklentileri %1 ile %3 arasında değişmekte. Bu gelişmeler çerçevesinde işsizliğin artışını önlemeye yetmeyecek olan %3 büyüme bile çok iyimser gözükmekte.
Piyasaları yukarı taşıyabilecek bir gelişme görmemekteyiz, global piyasaların etkisi ile birlikte çok aşağıları görebiliriz...