JCR'nin de bulunduğu
reyting kuruluşlarının analistleri, Türk
bankalarının gerek
yabancı ülkelerdeki varlık ve ilişkileri, gerekse mali bünyelerinin sağlamlığı nedeniyle,
Dubai'de ortaya çıkan
krizin Türk mali sistemini etkilemeyeceğini vurguladılar.
Analistler, ekonominin resesyonda olmasına ve varlık kalitesinde belirli oranda bozulma beklentilerine rağmen Türk bankalarının, güçlü
sermaye yapısı ve karlılık durumlarının finansal sağlıklarını sürdürmekte yardımcı olacağını ifade ettiler.
Türk bankalarının ''finansal güçlülük notlarının'' kötü durumda olmadığına da dikkat çeken analistler,
Türkiyedeki bankaların notlarının gözden geçirilmesinin genellikle ulusal para cinsinden
mevduat notları ile ilgili olduğunu, bu notların devletin ve hissedarların
destek sağlama isteklerini ve kabiliyetlerini de içerdiğini kaydettiler.
Analistler, Türk bankalarının, küresel kötüleşen koşullara dayanmada,
Avrupa'daki diğer bankalardan daha iyi durumda olduğunu da vurguladılar.
Türk bankalarının, küresel kriz ortamında, risk yönetiminde de başarılı olduklarını, bu nedenle, risk unsuru olabilecek dış açılımlara girmediğini ifade eden analistler, Türk bankalarının konut
kredisi yükümlülüklerinin az olmasının da dayanıklılıkta etkili bir başka unsur olduğunu kaydettiler.
Türk bankalarının toplam yükümlülüklerinin sadece yüzde 7'sinin sendikasyon yükümlülükleri olduğunu belirten analistler, Türk bankalarının, mali yapılanma nedeniyle, son 5 yılda önemli bir değişim göstererek, daha dayanıklı hale geldiklerini vurguladılar.
Analistler, Türk bankalarının dayanıklılığında, geçmişteki finansal ve siyasi krizlerde aldığı önlemlerin etkili olduğu, bankaların uluslararası borçlanmalarının sınırlı olmasının da küresel likiditedeki azalmanın yanı sıra
Körfez ülkelerindeki mali risklerden olumsuz etkilenmesini önlediğini kaydettiler.
Türk bankalarının sermaye yeterliliği ve varlıklar açısından da iyi bir pozisyonda bulunduğunun altını çizen analistler, bankaların ortalama sermaye yeterlilik rasyosunun bir çok batılı ülkeye göre oldukça yüksek olduğunun da altını çizdiler.
Türkiye'de hali hazırda 17'si yabancı 49 banka bulunurken,
yurt dışında ise 25 Türk bankası 52 şube ile faaliyet yürütüyor.
TÜRKİYE, RİSK SIRALAMASINDA, YUNANİSTAN'DAN DAHA İYİ DURUMA GELDİ
Bu arada, Türkiye'nin, ''risk
primi (CDS)'' olarak da isimlendirilen
sigorta primleri gerilemeye başladı.
Analistler, Dubai'deki krizin ardından, Yunanistan'ın risk priminin yükselerek, Türkiye'yi geçtiğini vurguladılar.
CDS oranı, Türkiye riskinden korunmak için ödenmesi gereken primi yansıtıyor. Türk tahvillerini alan ve bu tahvilin geri ödenmesinden çekinen yatırımcılar, buna karşın bir ''sigorta'' satın alıyorlar. Bunun için de her yıl CDS oranı kadar bir prim ödüyorlar.
Türkiye'nin borçlarını ödememe olasılığına karşı alınan sigortaya ödenen sigorta primlerinin, mevcut kredi notunu da yansıttığı ifade edildi.
Türkiye, 5-10 yıl vadeli tahvillerde, yükselen piyasalarda nispeten daha iyi bir risk primine sahip bulunuyor.
Ukrayna,
Macaristan ve
Romanya gibi ülkelerde IMF programlarının bulunduğunu, buna rağmen o ülkelerde faizlerin yükseldiğini vurgulayan analistler, Türkiye'de ise faizlerin bu denli yükselmediğine dikkat çekiyorlar.
Türkiye'nin sigorta primi şu anda, Yunanistan'ın yanı sıra Macaristan,
Rusya ve bir çok Doğu Avrupa ülkesinden daha düşük düzeyde bulunuyor.
Analistler, Dubai'deki krizin, zaten çekingen olan yabancı sermayenin yükselen piyasalara gitme isteğini daha da azaltacağı uyarısında bulunuyorlar.
Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) oluşturan emirliklerden biri olan Dubai'nin ağır borç yükünü (yaklaşık 60 milyar dolar)
erteleme talebi, ikincil bir finansal kriz korkularını canlandırmış ve Dubai
World şirketinin borçlarını ödemeyi erteleyeceği açıklaması, ABD,
Asya borsaları ve Avrupa borsalarında kayıplara yol açmış ve bir çok ülkenin risk primi yükselmişti.