Merkez Bankası İdare Merkezi tarafından
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'e bugün gönderilen açık
mektupta, küresel belirsizliklerin artarak devam etmesinin, enflasyon tahminlerinde ve para
politikası kararlarında temkinli olunmasını gerektirdiği vurgulandı.
Uluslararası piyasalarda olağanüstü bir hareketlilik yaşandığına işaret edilen mektupta, bu sürecin enflasyon görünümünü birçok farklı kanaldan etkilediği belirtilerek, son dönemde YTL'de gözlenen keskin değer kaybının, özellikle kısa vadede enflasyonu olumsuz etkileyeceği kaydedildi.
İç talepte öngörülenin ötesinde bir yavaşlama olabileceğinin ortaya çıkması, emtia
fiyatlarında yaşanan sert düşüşler,
gıda ve enerji fiyatlarına ilişkin gelişmelere dikkat çekilen mektupta, şöyle devam edildi:
''
Döviz kurunun enflasyon üzerinde oluşturduğu baskının, gıda ve enerji fiyatlarının olumlu seyri ve iç talepteki yavaşlamayla telafi edileceği tahmin edilmektedir. Bu çerçevede güncellenen tahminlerimiz, önümüzdeki 3 yıl için Orta Vadeli
Program;la uyumlu olarak yüzde 7,5, 6,5 ve 5,5 düzeyinde belirlenmiş olan hedeflerin, gıda ve enerji fiyatlarına ilişkin oldukça temkinli varsayımlar altında dahi ulaşılabilir olduğuna işaret etmektedir. Bununla birlikte, son dönemde küresel belirsizliklerin artarak devam etmesi enflasyon tahminlerinde ve
para politikası kararlarında temkinli olmayı gerektirmektedir.''
Merkez Bankası'nın, likidite koşullarındaki gelişmeleri yakından izlediği,
finansal piyasaların etkin bir şekilde işlemeye devam etmesini sağlamak amacıyla bir dizi önlem aldığı belirtilen açıklamada, ''Merkez Bankası, uluslararası piyasalardaki çalkantının ekonomimiz üzerindeki etkilerini sınırlamak için üzerine düşeni yapmaya devam edecektir. Bundan sonraki politika kararları büyük ölçüde küresel piyasalardaki gelişmelere ve bunların
yurt içine yansımalarına göre şekillenecektir'' denildi.
BASİRETLİ PARA POLİTİKASI GEREKLİ
Küresel finans piyasalarındaki sorunlara karşı ekonominin direncini koruması için basiretli bir para politikasının gerektiği, fakat bunun tek başına yeterli olmadığı vurgulanan mektupta, ''mevcut şokların ekonomiye etkisinin sınırlı kalması için mali disiplinin sürdürülmesi ve yapısal reform sürecinin güçlendirilmesinin'' önemine işaret edildi.
Mektupta, ''özellikle, mali disiplinin kalitesini artırmaya ve verimlilik artışlarının devamlılığını sağlamaya yönelik yapısal reformlar konusundaki gelişmeler, gerek makroekonomik istikrar gerekse fiyat istikrarı açısından yakından izlenmektedir'' denildi.
Özellikle belirsizliklerin yüksek boyutlara ulaştığı mevcut konjonktürde, para politikasının esnekliğini koruması gerektiği vurgulanırken, alınacak para politikası kararlarının; küresel finans piyasalarında süregelen sorunların yurt içi yansımalarının niteliğine bağlı olarak belirleneceği kaydedildi.
Kamu bütçesinde sıkılaştırma gereği doğması halinde, bu ihtiyacın dolaylı
vergi artışlarıyla değil öncelikle harcama kısıcı tedbirlerle karşılanacağının varsayıldığı belirtilen mektupta, ''Varsayımlardaki olası sapmalar, enflasyon ve para politikasının görünümünü de değiştirebilecektir'' denildi.
ENFLASYON HEDEFLERİNİN AŞILMASININ NEDENLERİ
Mektupta, 2008 yılının 3. üç aylık döneminin sonu için yüzde 8,5 olan belirsizlik aralığı üst sınırının, yıllık
TÜFE artışının yüzde 11,13 olarak gerçekleşmesi ile aşıldığına dikkat çekilerek, hedefin aşılmasının nedenleri hakkında şu değerlendirmeler yapıldı:
''Yılın üçüncü çeyreğinde enflasyondaki düşüşü engelleyen temel unsur, enerji fiyatlarındaki gelişmeler olmuştur.
Petrol fiyatlarındaki aşağı yönlü düzeltmeye rağmen, elektrik,
doğal gaz ve katı yakıtlar gibi diğer enerji kalemlerindeki artışlar sürmüştür. Bu doğrultuda, üçüncü çeyreğin sonu itibarıyla enerji fiyatlarının yıllık enflasyona katkısı 3,8 puana ulaşmıştır.
Gıda fiyat artışları üçüncü çeyrekte belirgin bir yavaşlama göstermiştir.
Kira enflasyonunda geçtiğimiz yılın ikinci çeyreğinden itibaren gözlenen yavaşlama sürmüştür. Yakın dönemde döviz kurunda gözlenen hareketler sonrasında son çeyrekte temel enflasyon göstergelerinin yükselmeye devam edeceği tahmin edilmektedir.''
Tüketici kredilerindeki yavaşlamaya ve risk primindeki yükselişin etkisiyle piyasa faizlerinde artışa işaret edilen mektupta, faizlerdeki bu yükseliş iç talebi sınırlayarak enflasyondaki düşüşe
destek olsa da artan risk priminin fiyatlama davranışlarında etkili olacağı kaydedildi.
Mektuba göre, yurt içi talepteki yavaşlama ve döviz kurunda gözlenen değer kaybı net ihracatın toplam talep büyümesine katkısını artıracak. Bununla birlikte, ithalatçı ülkelerin iktisadi faaliyetlerindeki yavaşlama, bu katkıyı kısmen sınırlayacak.
Mektupta, belirtilen varsayımlar doğrultusunda güncellenen tahminlere göre 2008 yılı sonunda enflasyonun yüzde 11,1 olarak gerçekleşmesinin beklendiği, enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2009 yılı sonunda yüzde 6,1 ile yüzde 9,1 arasında, 2010 yılı sonunda ise yüzde 4,3 ile yüzde 7,9 arasında gerçekleşeceğinin tahmin edildiği belirtildi. 2011 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla ise enflasyonun yüzde 5,4 düzeyine düşmesi bekleniyor.
AA