Merkez Bankası Başkanı
Durmuş Yılmaz, "
Hükümet üyelerince yapılan yorum ve öneriler,
Merkez Bankası'nın
araç bağımsızlığının sorgulanmasına yol açarak karar alma süreçlerini zorlaştırıyor" dedi.
Önceki gün İstanbul'da köşe yazarlarıyla bir araya gelen Yılmaz, dış piyasalardaki dalgalanmanın iç ve dış talebi sınırlandırıcı yönde etki bırakmasının beklendiğini söyledi. Yılmaz, yaptığı sunumda
faiz indirim kararının gerekçelerini ve enflasyon gelişmeleri hakkında bilgi verirken, siyasiler tarafından sık sık dile getirilen kısa vadeli faizlerin indirilmesi gereğine ilişkin söylemlerini de değerlendirdi.
'Amaç dışında davranamayız'
Başkan Yılmaz, 'Merkez Bankası'nın bağımsızlığı' başlığı altında yaptığı değerlendirmede, Merkez Bankası'nın enflasyon hedeflerini hükümetle birlikte belirlediğini ancak hedeflere ulaşmada araç bağımsızlığına sahip olduğuna dikkat çekti.
Yılmaz, hükümet üyelerine de şu sözlerle gönderme yaptı: "Para
politikasına ilişkin hükümet üyelerince yapılan yorum ve öneriler Merkez Bankası'nın araç bağımsızlığının sorgulanmasına yol açarak karar alma süreçlerini zorlaştırmaktadır."
Yılmaz, faiz kararları alınırken,
para politikası duruşunun enflasyonun gelecekte izleyeceği seyri nasıl etkileyeceğinin göz önüne alındığını,
fiyat istikrarını sağlayarak sürdürülebilir büyümenin önündeki en önemli engeli kaldırmayı amaçladığına işaret etti. Başkan Yılmaz, bu amaçların dışında farklı amaçlarla
faiz indiriminin vereceği zararların da altını çizdi.
Faiz indiriminin zararları
Durmuş Yılmaz, zamansız yapılacak faiz indiriminin zararlarını da şöyle sıraladı: "Merkez Bankası, farklı amaçlarla politika faizlerini düşürürse; enflasyonla mücadele ve politika uygulamalarına ilişkin tereddütler oluşur. Güvenilirlik azalır, enflasyon beklentileri bozulur, risk primi artar, Türk parası değer kaybeder.
Hazine faizleri yükselir, reel faizler artar, Hazine daha yüksek faizlerle borçlanmak zorunda kalır.
Kamu maliyesi etkilenir,
bütçe dengesi bozulur. Makro dengeler tehlikeye girer, ekonomide kırılganlık artar, kısır bir döngü oluşur."
Yılmaz, Para Politikası Kurulu'nun, 13
Eylül 2007 tarihinde kısa vadeli faiz oranlarında 0.25 puanlık indirim kararının, gerekçelerini ise söyle sıraladı: "
Enflasyonda (özellikle
hizmet enflasyonunda) gözlenen olumlu gelişmeler iç talepteki toparlanmanın ılımlı olacağının öngörülmesi uluslararası gelişmelerin iç ve dış talebi yavaşlatıcı etkileri (özellikle 7 Eylül 2007 tarihli
Amerika Birleşik Devletleri istihdam verilerinin ışığı altında) kısa vadeli faiz oranlarında ölçülü indirim sürecine başlanması için gerekli şartlar oluştu."
İndirim kararının, 'Beklentilerin enflasyon hedefine yakınlaşması açısından güçlü bir sinyal' olduğunu söyleyen Merkez Bankası Başkanı, "Getiri eğrisi verileri, yatırımcıların enflasyon beklentisinin iyileştiğine işaret ediyor" diye konuştu.
Yılmaz, enflasyon bekleyişlerini ölçmenin diğer bir yolunun TÜFE'ye endeksli ve sabit getirili devlet iç borçlanma senetleri piyasalarındaki, enflasyon beklentisiyle enflasyon risk priminin toplamından oluşan 'enflasyon telafisi' olduğuna dikkat çekti. Yılmaz, faiz kararını izleyen günlerde enflasyon telafisinde bir puana yakın bir düşüş olduğunu da belirtti.
Yılmaz, karar sonrası Türkiye'de uzun vadeli borçlanma faizlerindeki düşüşün esas nedeninin 'enflasyon beklentilerindeki iyileşme ve enflasyon belirsizliğindeki azalma' olduğunu kaydetti.
Temkinli duruşa devam
Yılmaz, enflasyondaki orta vadeli düşüş sürecinin güçlü parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkileriyle enflasyonun
kontrol altına girdiğini ve tekrar hedefe doğru yöneldiğini söyledi. 20 Eylül 2007 tarihli son Beklenti Anketi'nde 24 ay sonrasının yıllık enflasyon beklentisi yüzde 5.4 ile enflasyon hedefinin üzerinde seyrettiğine işaret eden Yılmaz, şöyle devam etti:
"Eylül ayında faiz indirim sürecine başlanmakla birlikte, para politikası temkinli duruşunu sürdürüyor. Bu nedenle Merkez Bankası kendi kurumsal tahminlerine daha fazla atıfta bulunmasının, beklentilerin doğru yerde oluşmasını hızlandıracağını düşünüyor. Buna rağmen Merkez Bankası'nın temkinli ve ölçülü bir faiz indirim süreci izlediği durumda, 2008 yılının sonunda enflasyonun yüzde 4'lük hedefin altında gerçekleşebileceği öngörülüyor."
Sıkı maliye politikası sürecek
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, faiz indirim kararının, kamu harcamalarının başlangıçta öngörülen yıl sonu bütçe ödenekleriyle uyumlu yönde gerçekleşeceği varsayılarak alındığını, herhangi bir ek varsayımda bulunulmadığına dikkat çekti. Yılmaz, hükümete de sıkı maliye politikası uyarısını yineledi:
"Sıkı maliye politikasının kararlılıkla devam etmesi yönünde irade gösterilmelidir. Bu irade, 2008 yılı için belirlenecek kamu kesimi
ücret artışlarının ve bütçe büyüklüklerinin enflasyon hedefiyle uyum içinde olması, önümüzdeki dönemde faiz indirimlerinin hızını etkileyecek önemli unsurlardan biridir."
Çağlayan ve
Tüzmen'e
yanıt
Hükümet kanadından Merkez Bankası'nın para politikalarına ilişkin son iki
eleştiri Sanayi Bakanı
Zafer Çağlayan ve
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'den geldi. Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan, ikinci çeyrekteki yüzde 3.9'luk büyümenin faiz indirimi için elverişli bir ortam yarattığını belirtmiş, Merkez Bankası'nı faiz indirimine gitmeye çağırmıştı. Bu açıklamadan sonraki ilk toplantıda
banka kısa vadeli faizleri 0.25 puan indirmişti.
Son olarak Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen de bankayı eleştirdi.
İhracat rakamlarının açıklandığı önceki günkü toplantıda konuşan Tüzmen, "Kur politikasında değişikliğe gidilmesini beklememek lazım. Hiçbir kuruluş 'benim vazifem budur, diğer işlere bakmam' deyip sorumluluktan kaçmamalı. Türkiye'nin tek problemi fiyat istikrarı ve enflasyonu aşağı çekmek değil. Biraz daha akıllı hareket etmemiz lazım. Türkiye'nin ihracattan başka çıkışı yoktur. YTL, dört yıl öncesine göre yüzde 58 değerli" diye konuştu.
RADİKAL