Başçı, yılın ikinci enflasyon raporunu açıkladığı basın toplantısında, temelde enerji
fiyatlarındaki hızlı artışlar ve gümrük vergisi ayarlamaları gibi para
politikasının kontrolü dışındaki gelişmelerden dolayı 2011 yıl sonu enflasyon tahminlerinin orta noktasını yukarı yönde 1 puan güncellediklerini ifade etti.
Merkez Bankası Başkanı Başçı, ''
Enflasyonun 2011 yılı sonunda orta noktası yüzde 6,9 olmak üzere yüzde 5,6 ile yüzde 8,2 aralığında olacağını tahmin etmekteyiz'' dedi.
Enflasyonun 2012 yılı sonunda orta noktası 5,2 olmak üzere yüzde 3,4 ile yüzde 7 aralığında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini bildirdiren Başçı, enflasyonun orta vadede ise yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngördüklerini belirtti.
Merkez Bankası Başkanı
Erdem Başçı, yılın ilk çeyreğinde
kredi büyümesinde bir önceki çeyreğe kıyasla yavaşlama gözlense de kredilerin artış hızının henüz finansal istikrar açısından makul görülen oranlara inmediğini söyledi.
Başçı, yılın ikinci Enflasyon Raporu'nu açıkladığı basın toplantısında, 2011 yılının ilk çeyreği itibarıyla küresel ekonomideki toparlanma devam ederken gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerin büyüme dinamiklerindeki ayrışmanın sürdüğünü, gelişmiş ekonomilere dair aşağı yönlü risklerin önemini korumasının bu ülkelerde genişlemeci
para politikasının sürdürülmesine neden olduğunu, gelişmekte olan ülkelerde ise hızlanan
sermaye akımlarının da katkısıyla iç talebin güçlü seyrettiğini belirtti.
Bu ayrışmanın
Türkiye gibi iktisadi temelleri sağlam ve riskliliği göreli olarak düşük ülkelere olan sermaye akımlarını hızlandırdığını ifade eden Başçı, kısa vadeli sermaye girişleri sonucunda hızlanan kredi genişlemesi ve artan cari açık gibi unsurların finansal istikrara ilişkin riskleri artırdığını ve orta vadede fiyat istikrarını tehdit etme potansiyeli taşıdığını kaydetti. Başçı, bu durumun, para politikası stratejisinde finansal istikrarı da dikkate alan farklı yaklaşımları gündeme getirdiğini söyledi.
Merkez Bankasının 2010 yılının sonlarından itibaren yeni bir politika stratejisi tasarladığını ve uygulamaya başladığını hatırlatan Başçı, bu kapsamda politika
faizinin yanı sıra
zorunlu karşılık oranları ve faiz koridoru gibi birbirini tamamlayıcı nitelikteki araçları bir arada kullandıklarını dile getirdi.
Bu yeni yaklaşımın temel amacının küresel ekonomide süregelen dengesizliklerin ülke ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamak olduğunu belirten Başçı, 2010 yılının son çeyreğinde enflasyonun düşüş eğiliminde olmasının finansal istikrara göreli olarak daha fazla ağırlık vermelerine olanak tanıdığını ifade etti.
Bu doğrultuda kısa vadeli sermaye girişlerinin azaltılması amacıyla bir yandan politika faizlerini düşürürken, diğer yandan faiz koridorunu genişleterek kısa vadeli faizlerin oynaklığını artırdıklarını anımsatan Başçı, ''Kredi genişlemesini yavaşlatmak amacıyla da zorunlu karşılık oranlarını artırmaya başladık. Ayrıca, bankacılık sisteminin yükümlülük vadesini uzatarak finansal istikrarın güçlendirilmesi amacıyla, zorunlu karşılık oranlarını kısa vade için daha yüksek olacak şekilde vadelere göre farklılaştırdık. Bütün bu tedbirler sonrasında net kısa vadeli sermaye girişlerinde azalma gözlenmiş, kredi artış hızındaki ivmelenme durmuş ve mevduatın ortalama vadesi uzamaya başlamıştır'' dedi.
2011 yılının ilk çeyreğinde ise gerek petrol fiyatlarının öngörülerin de üzerinde hızlı artışlar sergilemesi gerekse iç talebin güçlü seyrinin, enflasyon görünümüne dair daha ihtiyatlı bir duruşu gerektirdiğini anlatan Başçı, özellikle petrol fiyatlarının Ocak Enflasyon Raporu'nda 2011 yılı ortalaması için yaptıkları varsayımın belirgin olarak üzerinde seyretmesinin
maliyet baskılarını artıran bir unsur olduğunu, bunun yanı sıra özel
tüketim ve özel yatırım harcamalarının hızla büyümeye devam etmesi, petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki artışların ikincil etkilerinin önlenmesi bakımından iç talebin yavaşlatılmasının önemini artırdığını bildirdi.
Bu gelişmeler sonucunda ilk çeyrekte enflasyonun yüzde 4 gibi tarihi olarak düşük düzeylere inmesine rağmen, orta vadeli bir perspektifle şubat ayından itibaren enflasyona dair yukarı yönlü risklerden bahsetmeye başladıklarını ve genel fiyatlama davranışlarındaki bozulma riskini bertaraf etmek amacıyla, ilk çeyrekte Ocak Enflasyon Raporu'ndaki baz senaryoda öngördüklerine kıyasla daha güçlü bir parasal sıkılaştırmaya gittiklerini vurgulayan Başçı, şöyle devam etti:
''Bu çerçevede
Şubat ayından itibaren politika faizini sabit tutarken mart ve nisan aylarında
Türk Lirası yükümlülükler için uygulanan zorunlu karşılık oranlarının ağırlıklı ortalamasını 410 baz puan artırdık. Öte yandan, nisan ayında
yabancı para zorunlu karşılık oranlarında vadeye göre farklılaştırmaya giderek kısa vadeli yabancı para zorunlu karşılık oranlarını sınırlı oranda artırdık. Böylece, politika faizi ve zorunlu karşılık oranlarından oluşan politika bileşimi sıkılaştırıcı yönde değiştirilerek parasal duruş daha temkinli bir konuma getirilmiştir.
Yılın ilk çeyreğinde kredi büyümesinde bir önceki çeyreğe kıyasla yavaşlama gözlense de kredilerin artış hızı henüz finansal istikrar açısından makul görülen oranlara inmemiştir. Kredilerdeki artış eğiliminde arz ve talep yönlü etkenler rol oynamaktadır. Arz tarafında, kredi piyasasındaki yoğun
rekabet etkili olurken, iktisadi faaliyetin olumlu seyri ve istihdam koşullarındaki iyileşme kredi talebinin canlı kalmasını sağlamaktadır. Ancak uygulamakta olduğumuz parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkisiyle yılın ikinci çeyreğinde kredi kullanımının ivme kaybetmeye devam edeceğini tahmin etmekteyiz.''
-''İNGİLTERE'DE DE ENFLASYON ŞU ANDA YÜZDE 4 DÜZEYİNDE''-
Başçı, makroekonomik görünüme ve varsayımlarına ilişkin olarak bilgi verirken de 2010 yılı
Ekim ayında yayımladıkları Enflasyon Raporu'nda Merkez Bankasının kontrolü dışında olan işlenmemiş
gıda ve
tütün kalemlerinden kaynaklanan fiyat artışlarına dikkat çektiklerini ve bu kanaldan enflasyondaki düşüş için önemli bir alan olduğu tespitinde bulunduklarını hatırlattı.
Nitekim takip eden iki çeyrek boyunca enflasyon 5,2 puan gerilediğini ve mart ayı itibarıyla, yüzde 4 seviyesine düşerek Ocak Enflasyon Raporu'ndaki tahminlerinin alt sınırına yakın gerçekleştiğini anımsatan Başçı, İngiltere'de de enflasyonun şu anda yüzde 4 seviyesinde bulunduğuna dikkat çekti ve ''bu benim ömrümde ilk defa gördüğüm bir şey'' dedi.
Enflasyon gelişmeleri alt gruplar bazında incelendiğinde; enflasyondaki hızlı düşüşte işlenmemiş gıda, enerji ve tütün fiyatlarındaki baz etkisinin ortadan kalkmasının yanı sıra
hizmet fiyatlarındaki olumlu seyrin de belirleyici olduğunun görüldüğünü belirten Başçı, öte yandan, ithalat fiyatlarındaki hızlı artış ve Türk Lirasının değer kaybı nedeniyle temel mal grubu fiyat artışlarının da hızlandığını söyledi. Başçı, yılın birinci çeyreğinde temel mal grubu dışındaki bütün alt kalem fiyatlarının değişim oranlarının geçmiş yılların aynı dönem ortalamasının altında kaldığını ifade etti.
Yılın ilk çeyreğinde üretici fiyatlarından kaynaklanan baskılar güçlenirken, toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde verdiği desteğin önceki dönemlere kıyasla azaldığını belirten Başçı, temel enflasyon göstergelerinde ise yıllık enflasyonun artış kaydetmekle birlikte düşük oranlı seviyelerini koruduğunu dile getirdi.
Başçı, tüm bu gelişmeler çerçevesinde, orta vadeli enflasyon beklentilerinin yılın ilk çeyreğinde sınırlı bir artış gösterdiğini söyledi.
-''İSTİHDAM KOŞULLARINDAKİ İYİLEŞME DEVAM EDİYOR''-
2010 yılının son çeyreğine ilişkin
milli gelir verilerinin de Ocak Enflasyon Raporu'nda ortaya koydukları görünümle uyumlu seyrettiğini anlatan Başçı, ''Üçüncü çeyrekte gözlenen yavaşlama beklediğimiz gibi geçici olmuş ve iktisadi faaliyet son çeyrekte oldukça güçlü bir artış sergilemiştir. Anılan dönemde büyümenin temel belirleyicisi
yurt içi talep olmuştur. Böylelikle, toparlanma hızları itibarıyla iç ve dış talebin
krizden çıkış sürecinde sergilediği ayrışma daha belirgin hale gelmiştir. Bu durum, uygulanan yeni politika bileşiminin gerekliliğini teyid eden bir gelişme olmuştur'' diye konuştu.
Merkez Bankası Başkanı, iktisadi faaliyetteki güçlü seyre paralel olarak tarım dışı istihdam da artış eğiliminin korunduğunu, işsizlik oranlarının belirgin bir biçimde gerilediğini söyledi.
Öncü göstergelerin istihdam koşullarındaki iyileşmenin devam ettiği yönünde sinyal verdiğine işaret eden Başçı, ''Türkiye'de şu anda istihdam
rekor bir hızla artıyor. Bu artış hem nüfus artışını absorbe ediyor hem de işgücüne katılımdaki artışı karşılıyor. Dolayısıyla
işsizlik oranı düşmeye devam ediyor'' dedi.
2011 yılının ilk çeyreğine ilişkin verilerin iç talepteki artışın desteğiyle iktisadi faaliyetin öngörülenden canlı seyrettiğine işaret ettiğini vurgulayan Başçı, dolayısıyla, tahminlerini güncellerken toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüşe verdiği desteğin bir önceki döneme kıyasla azaldığı bir çerçeveyi esas aldıklarını kaydetti.
Başçı, bununla birlikte,
kapasite kullanımı ve işsizlik oranlarında halen kriz öncesi seviyelere ulaşılamadığını göz önüne alarak 2011 yılının ilk çeyreği itibarıyla toplam talep koşullarının enflasyon üzerinde yukarı yönlü belirgin bir baskı oluşturmadığı bir görünümü de temel aldıklarını kaydetti.
AA