Finans
piyasalarında,
Portekiz devlet tahvillerine alıcı bulamadığı takdirde euro
krizinin boyutlarının ciddi bir biçimde büyüyeceği yönünde endişeler vardı. Portekiz'in başarılı iki ihaleyle yaklaşık 1 milyar 250 milyon euro değerind
e devlet tahvilini piyasaya sürmesi ile borçlarını ödeme konusunda nefes alabilmesi dün Almanya’nın en önemli
hisse senedi endeksi DAX’ın 1,5 puan yükselmesini sağladı. Bu ihaleler
finans piyasası uzmanları tarafından da olumlu değerlendirildi. BHF Bankası’nın baş ekonomi uzmanı Uwe Angenendt, ihaleleri başarılı olarak nitelerken, getiriler iki gün önce yüzde 7’nin epey üzerindeyken, şimdi 10 yıl vadelilerde yüzde 6,7 olduğuna dikket çekiyor ve bunun, kasım ayında oluşan maliyetin de altında kaldığını vurguluyor. Angenendt, durumun en azından şimdilik biraz rahatladığını kaydediyor.
Portekiz yine de sallantıda
Berenberg Bankası’ndan Holger Schmieding de, bazı kısıtlamalar yapmasına rağmen benzeri görüşleri paylaşıyor. "Son birkaç günkü kaygıları göz önünde bulundurduğunuzda, ihalelerin sonuçlarını bir başarı olarak değerlendirmek mümkün. Ancak bu daha
ilk adım." diyen Schmieding, "Portekiz’in gelecek 4-5 ay içinde toplam bunun 10 misli para bulması gerek ve bu yüzden hala sallantıda bir
ülke.” şeklinde konuşuyor.
Spekülasyonlar sürecek
Finans piyasası uzmanları, piyasaları mali
yardıma ihtiyaç duymadığına ikna etme konusunda önemli bir adım atmış olsa da Portekiz'in gelecek haftalarda ya da aylarda yine de
AB ve Uluslararası Para Fonu'ndan
destek talep edip etmeyeceği konusunda kesin bir öngörüde bulunmak istemiyorlar. Uwe Angenendt, Portekiz'in ve belki de diğer bazı ülkelerin
kurtarma paketine ihtiyaçları olacağı konusunda spekülasyonların devam edeceği kanısında. Meslektaşı Holger Schmieding de Portekiz'in yardım talebinde bulunmasının olası olduğunu ancak henüz kesinleşmediğini belirtiyor.
Portekiz Başbakanı
Jose Socrates, salı günü uluslararası yardımı geri çevirmiş ve 2010 yılında
bütçe açığının tahmin edilenden daha
küçük olduğuna dikkat çekmişti.
Uzakdoğu'dan destek
Japonya ve Çin de piyasalarda rahatlama sağladılar.
Euronun değer kaybetmesini engellemek isteyen Tokyo ve
Pekin yönetimleri, ağır borç yükü olan
Euro Bölgesi ülkelerinden devlet tahvilleri satın alarak bu ülkelere rahat birer nefes aldırdılar. Bunun arkasında hem euro cinsinden tasarruflarını kaybetme korkusu, hem de kendi paralarının ve dolayısıyla ürünlerinin daha pahalı olması endişesi yatıyor.
Kriz tartışmalarına rağmen Euro istikrarlı
Bu arada süren kriz tartışmalarına rağmen euronun istikrarlı seyri de dikkat çekiyor. Berenberg Bankası'ndan Holger Schmieding, piyasaların
ders aldığını ve Avrupa'nın kıyısındaki ülkelerle göbeğindeki ülkelerde olan bitenleri aynı kefeye koymanın doğru olmadığını gördüğünü belirtiyor ve genelde Euro Bölgesi'nin durumunun çok da kötü olmadığını söylüyor.
Euro,
Çarşamba günü üççeyrek cent değer kazanarak, 1,3025 dolardan işlem gördü. Hatırlamak gerekirse, geçen sonbahardaki
İrlanda krizi sırasında euro, 10 cent daha düşük seyrediyordu.