Geçen hafta
sermaye piyasaları,
Atlantik’in iki yakasındaki hükümetlerin dünyada yaşanan
finansal sistemdeki erimeyi sona erdirme adına yapmış oldukları eşi benzeri görülmemiş
kurtarma paketleri sonrasında volatilitesi
rekor seviyelerde bir hafta geçirdi. Bütün girişimlere rağmen finans piyasalarındaki korku devam ederken, global resesyonun kaçınılmaz bir gerçek olduğu yatırımcı ve uzmanlar tarafından görüldü. Yatırımcı güvenindeki kırılganlık devam ederken, riske karşı isteksizlik üst seviyelere tırmandı. Kurtarma paketleri sonrasında
krizin finans piyasaları üzerindeki etkilerine olan konsantrasyon azalırken, yatırımcılar krizin reel
sektör üzerindeki etkilerine yoğunlaştılar.
Yüksek volatilite sadece hisse senetlerinde görülmezken, emtia ve döviz kanadında da rekor seviyelere yükseldi.
Hisse senedi piyasaları kimsenin şahit olmadığı şekilde dalgalanırken, korkunun getirdiği panik piyasalara yön veren tek argümandı.
S&P 500, Pazartesi 1930’lu yıllardan sonraki en sert yükselişini yaşarken,
Çarşamba günü 1987 yılından sonraki en sert düşüşünü gördü ve haftayı sadece yüzde 0.6’lık bir düşüşle kapattı. S&P’de yaşanan volatilitenin ölçüsü olan VIX endeksi rekorunu
Perşembe günü 81.17 puana ulaşarak kırdı. En’ler sadece
Wall Street’te yaşanmadı,
Asya,
Avrupa ve gelişmekte olan sermaye piyasaları içinde sıradışı bir hafta yaşandı. Avrupa geçen haftayı yükselişle kapattı. FTSE Eurofirst 300 yüzde 5.1 yükselirken, FTSE 100’da yükseliş yüzde 3.3 civarında kaldı.
ABD ham petrolü,
Ağustos 2007 tarihinden bugüne ilk kez varil başı 70$ seviyelerinin altını Perşembe günü görürken,
Cuma günü biraz toparladı. Baz
metallerde
Petrol gibi gerilemeye devam etti. Global resesyonun ve Çin’deki küçülmenin oluşturduğu endişe baz metal fiyatlarındaki gerilemede etkili oldu.
Bu hafta görülen en belirgin bir gerçek ise gelişmiş piyasalarda başlayan finansal krizin artık etkisini tamamiyle gelişmekte olan piyasalarda göstermesiydi.
İzlanda’da yaşanan iflasın ardından
Macaristan ve
Ukrayna’da bir iflasın yaşanmaması adına finans kurumlarının harekete geçmesi konuşulmaya başlandı.
Geçen hafta
IMKB – 100 yüzde 9.21 gerilerken,
Ekim Vadeli IMKB – 30 endeksi yüzde 11.65 gerileyerek 31.850 puandan kapandı. IMKB’de Avrupa,
Amerika ve gelişmekte olan piyasaların birçoğundan çok daha sert bir düşüş yaşandı. Bunun başlıca sebebi “margin call” sebebi ile likite dönmek isteyen hedge fonların en likit piyasalardan biri olan IMKB’de pozisyon boşaltmaları, bayram tatili sebebi ile çok aşırı düşmeyen IMKB’deki dinamik bozulması ve özellikle Avrupa cephesinde
Rusya ve
Türkiye’nin beraber trade edilmesi olarak sıralanabilir. Dünyada artık yaşanan krizin
kredi fazının son bulduğunu ve artık gündemin reel sektördeki gelişmeler olacağını söyleyebiliriz. Kurtarma paketleri sonrasında
banka zararlarının ve batıklarının piyasalarda yön belirleyici olacağına inanmamaktayız. Paniğin son bulması sonrasında yatırımcılar ekonominin görünüşüne ve şirket karlılıklarına konsantre olacaklardır.
Türkiye cephesinde ise çıkartılan kriz senaryolarına ve çeşitli kurtarma planı fantezilerine katılmamaktayız. Fon kurma, paket çıkartma,
vergi sistemini değiştirme gibi popülist hareketlerin bu krizde Türkiye için geçerli olduğuna inanmamaktayız. Bu krizin en büyük argümanı belirsizlik oldu. Şu an Türkiye’nin yaşayabileceği olası bir sıkıntıyı tespit etmeden paniği tetikleyici hareketlerin zarar vereceğine inanmaktayız. Önemli olan krizi yakından takip edip, anlık müdahalelerle sıkıntının üzerinden gelinmesi gerektiğine inanıyoruz.
Bugün Asya sermaye piyasaları ve yurtdışı vadeli sözleşmeleri yukarı yönlü bir seyir izlemekte. Wall Street’in Cuma günü eksi kapatması bugün etkili olabilir. IMKB güne alıcılı açılabilir ve gün içerisinde satışlar etkili olabilir. Bu haftada aşağı yönlü seyrin etkili olmasını beklemekteyiz.
ERSAGUN ŞİMŞEK- TERA MENKUL KIYMETLER STRATEJİSTİ