Haziran seçimlerini değerlendiren
Ağaoğlu İnşaat'ın patronu
Ali Ağaoğlu, "
Türkiye'nin önündeki en büyük risk siyasî istikrarsızlık. Ama seçimlerde
sürpriz beklemiyorum. Dolayısıyla siyasî istikrarsızlık diye bir risk yok açıkçası." dedi.
Türkiye'de konut satışlarını etkileyen sebeplerin başında siyasî gelişmelere bağlı olarak ekonomide başlayan çalkantılar geliyor. Türkiye'de bir deprem, bir de siyasi istikrarsızlıkta konut alımları 'bıçakla kesilir' gibi duruyor. İstanbul'da yaptığı 3 bin konutu 10 ay önce teslim eden ve bu yıl 10 bin yeni konut inşasına başlamak için hazırlıklarını sürdüren Ağaoğlu Şirketler Grubu Başkanı Ali Ağaoğlu, 12 Haziran'daki genel seçimlerden istikrarı bozacak sürpriz bir sonuç çıkmasını beklemediğini açıkladı. Erken teslim ettiği konutlar hakkında bilgi vermek üzere gazetecilerle bir araya gelen Ağaoğlu, seçimlerin ekonomiyi nasıl etkileyeceğine dair soruyu şöyle cevapladı: "Şu anda bütün göstergeler Türkiye'nin lehine. Bu hem içeriden hem dışarıdan böyle görünüyor. Dünyada yatırım yapılabilecek
ülkelerin başında geliyoruz. Türkiye'nin önündeki en büyük risk siyasi istikrarsızlık. Ama bu konuda seçime iki aydan az bir süre kala, açıkçası burada da çok büyük bir sürpriz beklenmiyor. Dolayısıyla siyasi istikrarsızlık diye bir risk yok açıkçası. Yani o konuda da açıkçası bir istikrarsızlık,
kaos görünmüyor." Türkiye ekonomisinin bu yıl da yüzde 8'in üzerinde büyüyeceği öngörüsünde bulunan Ağaoğlu, her zaman ülke değerlerinin iki katı büyüyen ya da küçülen inşaat sektörünün de 2011'de yüzde 15-20 büyüyeceğini söyledi.
ÇILGIN DEĞİL GERÇEKÇİ BİR PROJE
Ali Ağaoğlu gazetecilerle toplantı halindeyken
Başbakan Tayyip Erdoğan 'çılgın projesini' açıkladı. Başbakan'ın
Marmara Denizi ile Karadeniz'i, Süveyş ve
Panama kanalı gibi birleştirecek İstanbul'a ikinci
boğaz projesini Ali Ağaoğlu şöyle değerlendirdi: "Bu çılgın proje değil yapılabilir bir proje. Biz Türkiye olarak bundan daha büyük projeleri de üretir olacağız. Boğaz'dan sadece petrol değil gaz tankerleri geçiyor, çok büyük
tehlike arz ediyor. Böyle bir kanal yapılması lazım. Bir taraf geliş bir taraf gidiş olmak üzere ikiye ayrılabilir. Panama ve Süveyş kanallarından geçenler para ödüyor ama Boğaz'dan geçenler para ödemiyor. Bunun siyasî yönü de var. Boğaz'dan geçen para da öder. Hem İstanbul'u çarpışma riskinden kurtarırsınız hem de
ekonomik ve siyasî olarak da böyle bir avantaj elde edersiniz. Böyle bir proje İstanbul'a çağ atlatır. Bunu ayağı yere basan, malî boyutunun altından kolay kalkılabilecek hatta kaynak oluşturabilecek proje olarak görüyorum."
ZAMAN