'Siyasi istikrar, ekonomik istikrar getirir' diyen Tayyip Erdoğan'ın ısrarla TCMB'ye faiz indirimi için yüklenmesi her seferinde doların ateşini yükseltti. Lira bazında dış borcumuz 30 milyar arttı. Elbette bu yük vatandaşın sırtına bindi. Taraf gazetesi yazarı Süleyman Yaşar konuyla ilgili köşesinde 'Paralel benzerlik' başlıklı bir makale kaleme aldı. Siyasi istikrar ekonomik istikrar mı demek bunu irdeledi.
İşte Yaşar'ın o yazısı:
"Son günlerde iktidar siyasi istikrar pazarlamacısı oldu. Başbakan ve yardımcıları sürekli “siyasi istikrarın olması ekonomik gelişmeye katkı sağladı” tezini işliyor.
Hâlbuki 2014 yılının haziran ayından beri bu ülkede tüketici güven endeksi sürekli aşağı doğru gidiyor. Ve 2014’ün nisan ayında 78,5 olan tüketici güven endeksi 2015’in ocak ayında 67,7’ye kadar geriledi. Yine 2014’ün dokuz ayında sağlanan büyüme oranı sürekli azaldı. 2014’ün ilk çeyreğinde yüzde 4,8 olan büyüme hızı, ikinci çeyreğinde 2,2’ye, üçüncü çeyreğinde ise 1,7’ye geriledi. Böylece 2014 yılının dokuz aylık büyüme ortalaması yüzde 2,8 oranında oldu.
DOLAR 2,5 LİRA OLUNCA ÖZEL SEKTÖRÜN KISA VADELİ DIŞ BORCU 30 MİLYAR LİRA ÇOĞALDI
Bu arada dün dolar 2,5 lirayı bulunca son iki ayda Türk parası yüzde 12,6 oranında değer kaybetti. Ve Türkiye’nin 396,8 milyar dolar olan toplam dış borçları 108 milyar lira çoğaldı. Özel sektörün 275,2 milyar dolar olan dış borçları ise son iki ayda 74,3 milyar lira arttı. Hazine Müsteşarlığı’nın en son verilerine göre özel sektörün kısa vadeli dış borcu 112,5 milyar dolar tutuyor. Son iki ayda bu tutar dış borcun karşılığı olan artış tutarı 30,4 milyar lirayı buluyor. Ve özel sektörün bu miktar parayı bulabilmesinin zor olacağını belirtelim. Türk parasındaki bu hızlı değer kaybı şirketleri ve alacaklı bankaları zorlayabilir.
Gelelim büyüme rakamlarına…
2014’ün dokuz aylık büyüme hızı neredeyse yüzde 4,1 oranındaki 2013 yılı büyüme hızının yarısına geriledi. Bu arada işsizlik oranı da Mayıs 2014’ten itibaren sürekli çoğalarak Ekim 2014’te yüzde 10,4 oranına yükseldi. Ve işsiz sayısı uzun bir aradan sonra Eylül 2014’te ilk defa 3 milyon kişinin üzerine çıktı. O hâlde iktidarın söylediği gibi siyasi istikrar ekonomiye katkı sağlıyor tezi doğru değil. Hatta veriler bize siyasi istikrarın olmadığını, iktidarın ekonomiyi olumsuz etkilediğini gösteriyor. Dolayısıyla iktidarın kendisi ekonomi için risk oluşturuyor diyebiliriz. Çünkü büyüme hızı ve işsizlik rakamları sürekli artıyor.
Gelelim hükümetin siyasi istikrasızlık olarak gösterdiği koalisyon dönemlerinin işsizlik rakamlarına…
Hemen sıralayalım; 2000 yılında işsizlik oranı yüzde 6,5, 2001’de yüzde 6,6, 2002’de yüzde 10,3 oranında oldu. Yani koalisyon hükümetleri dönemindeki işsizlik oranları bugünkü işsizlik oranının altında gerçekleşti. O hâlde bugün siyasi istikrarın ekonomik gelişmeye katkısından bahsetmek mümkün değil.
DARBECİ SİSİ DE SİYASİ İSTİKRARI GETİRDİĞİNİ SÖYLÜYOR
Bu arada hemen hatırlatalım siyasi istikrar pazarlamasını Mısır’da darbeci General Sisi de yapıyor.
Nasıl yapıyor?
Şöyle yapıyor; ocak ayında Davos Dünya Ekonomik Forumu’na katılan General Sisi bu ay Mısır’da yapılacak zirveye yatırımcıları davet etti. Ve onlara siyasi istikrarı sağlayıp ekonomide nasıl reformlar yaptığını anlattı. Akaryakıt üzerindeki devlet yardımlarını kaldırdığını, ekonomide popülizme izin vermediğini söyledi. Yani aynı Türkiye’de olduğu gibi siyasi istikrar aldatmacasını tekrarladı.
GÜVENLİK DEVLETİNİ SİYASİ İSTİKRAR DİYE PAZARLIYORLAR
Hâlbuki ahbap-çavuş kapitalizmi ve iktidar blokunu koruyan güvenlik devleti kurmakla ekonomi büyümüyor. Ekonomik büyüme için şeffaf bir rejim, öngörülebilir hukuk sistemi ve ifade özgürlüğü gerekiyor.
Niye anlattık bütün bunları?
Şundan anlattık; darbeci Sisi ve Türkiye’de siyasi iktidar aynı dili kullanıyor. İkisi de yatırımcılara, olmayan siyasi istikrardan bahsediyorlar. Oysa iki ülke de ahbap-çavuş kapitalizmi uyguluyor ve güvenlik devleti inşa ediyorlar. Ve bu icraatlarını siyasi istikrar aldatmacasıyla pazarlıyorlar. Bu arada Sisi ve Türkiye’de iktidar günün moda söylemiyle aynı üst akıl tarafından yönetiliyor herhâlde. Anlayacağınız aynı üst akıl ikisine de olmayan “siyasi istikrarı sağladık” söylemini pazarlatıyor."