TÜSİAD'dan hep aynı nakarat: IMF ile anlaş!
Ülke ne zaman bir sıkıntıya düşse Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), bunu fırsat bilip ideolojik mesajlar veriyor.
Yüreğimiz ağzımızda dünyanın
krize karşı daha nasıl tedbirler alacağını, tedbirlerin işe yarayıp yaramayacağını izliyoruz. Dünya, tayfunda okyanusun ortasındaki gemiler gibi.
Titanik gibi devasa olanlar da, bizim Temel'in taka'sı gibi minicik olanlar da var. Titanik'in 'batmazlığına' olan kibirli inancın yerle bir olduğu gibi, Amerika'nın
alabora olmasına da şahit oluyoruz. ABD,
Japonya, AB borsaları
sabun köpüğü gibi eriyor, dev finansal dukalıkları kâğıttan kuleler gibi çöküyor.
Türkiye ise adeta vuruşarak çekiliyor. Zararsız ve hasarsız atlatmamız ise herhalde beklenmiyor. Türkiye'nin borsası yabancıların elinde olmasına rağmen düşüşte ilk defa en önde değil.
Döviz piyasalarımızda büyük bir panik yok. Esasen buna gerek de yok. Zira
Merkez Bankası (MB),
BDDK, kısaca ekonomi idaresi teyakkuzda. Sağlam bankacılığa rağmen, paniği önlemek üzere bizde zaten
mevduat garantisi var. Bankaların birbirini batırma sürecine girmesini önlemek için MB borç vermeye başladı. Rezervler yerinde. Likidite temini için dışarıdaki Türklerin dövizini çekmek üzere
hazırlık da yapılıyor.
Böyle bir ortamda gemidekilerin sorumlu davranması, karmaşaya mahal vermemesi ilk
kural değil mi? Peki esas riski sırtında taşıyan TÜSİAD, niçin milleti panik içine sokacak beyanlarda bulunuyor?
Hükümet ekonomiye odaklanmamışmış, "AB reformları yapılsaydı şimdi böyle olmazmış", derhal IMF ile anlaşılmalıymış. İçi boş ve sorumsuz açıklamalar.
AB, 'limanları açana kadar doğru dürüst bir fasıl bile açamazsın' demiş, kapıları kapatmış. Tek taraflı yol kat edilmiyor, matmazel? Hafızalarımızı tazeleyelim. 14 Mart'ta krizin tam ortasında fırsat kollar gibi
kapatma davası açılmış,
işadamı da hükümet de dağılmıştı. Keza aylardır ordunun, devlet aygıtının ve hatta toplumun dokusuna kadar sirayet etmiş, örgütlü
Ergenekon terör örgütü dehşeti ve sonuçlarıyla sarsılıyoruz. Söyler misiniz,
ihracat artışı yüzde 33 iken büyümenin yüzde 2'lere gerilemesi ne anlama gelir? Türkiye'nin içeriden çökertildiği anlamına tabii ki!
Böyle bir ortamda hükümet fedakârca çabalar sarf ediyor. Kan kusuyorlar, "kızılcık şerbeti içtik" demek zorunda kalıyorlar.
Ar-Ge Teşvik Yasası çıktı. Hem de adeta sadece büyükler için.
İstihdam paketi devreye giriyor,
vergi yükünü oluşturan istihdam maliyetleri aşağı çekilecek. Tekstil
teşvikleri 2009 başında başlıyor. En zor olan Sosyal
Güvenlik Reformu yapıldı.
Krizde en büyük tehdit, ekonominin derin bir durgunluğa saplanması. Bilhassa düşen iç talep ve işsizlik önemli. Hükümet de bunun farkında. GAP projesi, devasa
Konya Ovası, duble yollar,
TOKİ konutları gibi büyük altyapı projeleri bunun için devrede. Keza, başarılı
bütçe idaresi sonrasında eli rahatlayan hükümet,
küçük esnafı vergi dışı bırakma kararını açıkladı. Şimdi
kredi kanallarını açık tutmak için
KOSGEB imkânlarına ilaveten yeni
hazırlıklar tam sürat devam ediyor. Listeyi uzatabilirim ancak ne çıkar, inkarcılık kol geziyor.
Bakınız, 2006 yılının ortasından beri dünya krizi bağırarak geliyor.
Merkez Bankası, BDDK, tüm uzmanlar uzun süredir 'aman altından kalkamayacağınız risklere girmeyin, tedarikli olun, nakitte kalın, nakit bileşiminiz ve vadesi yükümlülüklerinizle uyumlu olsun' diyor.
Hanımefendi 'çok tedirginlermiş'. O zaman neden kendi bildiğinizi çalıp oynadınız, risk aldınız? Kambiyo kârlarını keyifle cebe indirirken düşünseydiniz ya!
Alışmışlar 'kâr bize, zarar millete' modeline. Bu yüzden tutturmuşlar 'IMF ile anlaş' diye. 2006 ortasında hükümeti ikna ettiler de ne oldu? Riskler üçe, dörde katlandı.
Bir gecede alınacak kriz tedbiri demek, 2001 krizinde olduğu gibi bu arkadaşların 70 milyar dolarlık borcunu milletin sırtına yüklemek demektir. 'IMF ile anlaş, varlık yönetim şirketi kur' önerisinin tefsiri budur.
Saldırganlıkları, bu kez başaramayacak olma korkusundan.
İBRAHİM ÖZTÜRK/ZAMAN
Samanyoluhaber.com yazarlarından
Metin Yıkar da TÜSİAD'ın son çıkışındaki önemli ayrıntıyı
IMF'Yİ NEDEN ÇAĞIRIYORLAR?
başlıklı yazısı ile gözler önüne sermişti.