Bugün bir gazetede yeniden tartışmaya açılan özel televizyonların frekans kullanımı konusunda
Televizyon Yayıncıları Derneği Başkanı Hidayet
Karaca önemli açıklamalar yaptı.
Karaca, 2008'de
haberleşme yüksek kurulu lağvedildiğinden, frekans planlarını onaylama ve frekans
sıralama kararı verecek mercinin Türkiye'de malesef olmadığını söyledi.
TRT2’deki
Medya Müfettişi isimli programa katılan Karaca ayrıca televizyonların, 19 yıldan bu yana gerek reklamlardaki
RTÜK paylarından, gerek vergilerden ve gerekse sektöre yapılan yatırımlarla devlete milyarlarca dolar para aktardığını, dolayısıyla kamunun zarara uğratıldığı iddialarına kesinlikle katılmadığının altını çizdi.
Üstelik yayıncı kurumların şimdiye kadar defalarca bu
ihalenin sonuçlanması ve gecekondu olarak tabir edilen yayıncılığın artık son bulması için büyük çaba sarf ettiklerini söyledi.
1997'deki ihaleyi
Ulusal güvenlik Belgesi gerekçesiyle
Başbakanlık iptal etti. 2001 yılındaki bir ihale daha oldu. Bu kez de bir yayıncı kuruluşun itirazını değerlendiren
Danıştay ihaleyi yine iptal etti.
Sonrasında da bu tür engellemelerle karşılaşan RTÜK, farklı bir çözüm üretti. Frekans paralarının kanallardan alınması yönünde girişimde bulunarak problemi aşmaya çalıştı. Kanallar kullandıkları frekansların paralarını yatırdılar. Ancak 2 ay sonra bir kanalın itirazıyla bu çözüm de bir yere ulaşamadı ve çabalar boşa gitti.
Sonuç olarak, Türkiye'de uydu ve digital yayıncılık şu anda %65'e ulaşmış durumda.
Dolayısıyla da analog ihalenin bir anlamının kalmadığı söyleniyor.
AB müktesebatı çerçevesinde 2012 de Türkiye'de analog yayınlar biteceğinden süratle yapılması gereken; sayısal-karasal yayıncılığın önündeki problemlerin çözülüp bir an önce çağdaş bir düzenlemenin yapılması gerekliliğini ortaya çıkarıyor.