Genç Parti Genel Başkanı Cem
Uzan’ın,
Telsim’e
tedbir konulduktan ve yönetimi
TMSF’ye geçtikten sonra bile, kurdurduğu üç ayrı şirket aracılığı ile 13 milyon YTL’nin üzerinde bir parayı şirket
hesaplarından kaçırdığı, paranın büyük bölümünün de yurtdışına
transfer edilmesini sağladığı iddia edildi. Söz konusu para, paravan şirketlere yapılan kontör satışları ile gerçekleşirken, ihbar üzerine harekete geçen İletişim Grubu
Teftiş Kurulu Başkanlığı Müfettişi Emir Beraz Azizoğlu’nun 6 aylık çalışması sonrası vurgunun yöntemi de ortaya kondu. Telsim’e tedbir konulduktan sonra bütün hesaplar gözetim altındayken yapılan bu vurgun, müfettişleri bile şaşırttı.
3 şirket arasında büyük benzerlik
Emir Beraz Azizoğlu’nun yaptığı incelemelerde ihbar edilen Kutani şirketiyle birlikte aynı amaçla İdeal
Telekomünikasyon ve Global Telekomünikasyon adında iki ayrı şirket daha kurulduğu anlaşıldı.
Raporda,
küçük sermayelerle kurulan şirketlerin, “
Uzan Grubu şirketlerine 26
Ağustos 2003’te tedbir konulmasından sonra Telsim’den paraları kayıtdışına çıkarmak için” oluşturuldukları belirtildi. Raporun sonuç bölümünde ise şunlar yer aldı: “Aynı dönemde kuruldukları ve gerek
imzaladıkları distribütörlük sözleşmesindeki koşullar, gerekse yapılan uygulamalar açısından birçok benzerlik bulunan 3 şirketin Telsim tarafından kurulduğu ve yönlendirildiği tespit edildi.”
Raporda, Kutani ve İdeal firmaları üzerinden, yüksek oranlı iskonto uygulanarak düzenlenen faturalar yoluyla 13 milyon 448 bin YTL’lik kaynağın kayıtdışına çıkarıldığı iddiası yer aldı. Firmalara tanınan yüksek miktarlardaki açık hesap olanaklarıyla, Telsim’in kayıtlarına alınmadan rahatlıkla kullanılabilir nakit imkanı yaratıldığı vurgulandı. Şişli
Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mecit Ceylan tarafından yürütülen
soruşturma dosyası da
Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na gönderildi.
Kayınbiraderim
Cem Uzan’la anlaşmıştı
Cem Uzan tarafından tasarlandığı iddia edilen bir planla gerçekleştirilen bu vurgunun nasıl yapıldığı, olayda piyon olarak kullanılan ve 3
Kasım 2002 seçimlerinde Genç Parti 3. Bölge 7. sıradan
milletvekili adayı olan Şerafettin Şolt’un kayınbiraderi olan Mehmet Ali Seven’in, Şişli Cumhuriyet Savcılığı’na yaptığı şikayet üzerine ortaya çıktı.
Seven, Şişli Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği şikayet dilekçesinde, eniştesi Şolt’un 2003 yılı sonlarına doğru Kutani İletişim San. ve Dış Tic. Ltd. Şti isimli şirket kurduğunu, kendisinden de bu şirkette 1 milyar lira maaşla çalışmasını istediğini anlattı. Seven bu şirketin kuruluşu için Şolt’un Cem Uzan ile anlaştığını kendisinin de maşa olarak kullanıldığını öne sürdü. Seven, şunları kaydetti: ”Ben 1 milyar maaşla çalışacaktım. Sonra şirketten yüzde 15 hisse verdiler. İmza yetkisi de bendeydi. Bütün tahsilatları ve para dağıtımını bana yaptırdılar. Bir süre sonra işler gelmemeye başladı. Telsim’
e devlet tarafından el konuldu. Daha sonra Şolt’un hisselerini devrederek şirkete ortak yaptığı muhasebeci Ahmet Özkan, şirketin
vergi ve KDV borçlarının olduğunu söyledi. Ben de, eniştem Şerafettin Şolt’a bu durumu sordum. O da, Telsim’e elden ödenen paralar ile onlar adına vergi dairesine ve yurtdışı avukatlara ödenen paraları talep edip onunla borçları ödeyeceğimizi söyledi. Ahmet Özkan, ödenen paraları dekontuyla birlikte Telsim’e iadeli taahhütlü olarak gönderdi. Bir haber çıkmayınca tekrar eniştem Şerafettin Şolt ile görüştüm. ’Bu benim borcum. Cem Uzan’la görüşüp bu borcu ödeteceğim’ diyordu. Ama aradan 1.5 yıl geçti hiçbir şey hallolmadı. Ben bu işte kullanıldığımı anladım. Ortada da borçla birlikte kaldım. En ufak bir şirket hesabı incelemeyi bilmezken trilyonlarca liralık işlemleri yaptırdılar.“
Yüzde 40 kârla satılan kontörün parası Özer’e
Mehmet Ali Seven, kontör satışı üzerinden gerçekleşen para transferini şöyle anlattı: “Anlaşmaya göre Kutani adlı şirket, kontörleri önce yüzde 20, daha sonra yüzde 40 kârla sattı. Şirket hesabına gelen paranın yüzde 60’ını Şişli Vakıflar Bankası’na yatırıyorduk. Kalanı Cem Uzan’ın talimatı doğrultusunda Telsim’de görevli Saliha Özer’e teslim ediyordum. Bu şekilde 16 trilyona yakın para teslim ettim Özer’e. Bana söylenen miktarda parayı söyledikleri hesaba yatırıyordum. Örneğin bir gün önceden hesaba yatan paranın ne kadarının verilen hesaba yatırılacağını, ne kadarının da Telsim’e verileceğini bana Saliha Özer bildiriyordu.
Nakit çekip şirkete götürdüğüm veya bizzat Saliha Özer’in gelip de elden aldığı paraların nereye gittiğini bana bankadan da soruyorlardı. Ben de paranın Telsim’e gittiğini söylüyordum. Saliha Özer, bir gün şirkete geldi, bana adres ve hesap numaraları vererek bunların Telsim’in yurtdışındaki avukatları olduğunu, onlara belirtilen miktarda paralar göndermemi istedi. Ben de o listede olan ve daha sonra telefonla bildirdiği kişilere, hesaplara büyük oranda para gönderdim. Hatta bu paralar gönderilecekken şirket hesabından göndermek istedim, ancak Şerafettin Şolt bunun ayrı bir hesap olduğunu, kendi adımla göndermemi daha sonra bu konuda Telsim ile mutabakata varacağını söyledi. Beni kandırarak bu şekilde yurtdışına para kaçırmış olabilirler.”