İstanbul'da düzenlenen
Türkiye-AB Entegrasyonunda
Tarım konulu uluslararası konferansa katılan Profesyonel Tarımsal
Organizasyonlar Komitesi (COPA) Başkan Yardımcısı ve
Polonya Tarımsal Organizasyon ve Çiftçi Çevreleri
Ulusal Birliği Başkanı Wladyslaw Serafin,
yabancı sermaye konusunda çok dikkatli olunması gerektiğini savundu.
Serafin, yaptığı konuşmada, AB'ye üyelik yolunda olan Türkiye'de tarımla uğraşanların haklarını çok iyi savunması, nasıl ve ne için müzakere yapılacağının çok iyi bilinmesi gerektiğini söyledi.
"En büyük
tehlike politikacılardır"
Bu süreçte tarım kuruluşlarının sayısının azalacağına dikkat çeken Serafin, ''sizin karşınızdaki en büyük tehlike politikacılardır. İşte bu nedenle de potansiyelinizin farkında olmalısınız ve her türlü toplantıya katılma, bazı kararlara
evet ya da hayır deme gücünüzün olduğunun farkında olmalısınız'' diye konuştu.
"
Yabancı sermaye bazen verdiğinden fazlasını alır"
Wladyslaw Serafin, tarım sektöründe faaliyet gösterenlerin çok iyi örgütlenmesi ve varolan örgütleri daha da güçlü hale getirmesi gerektiğini ifade ederek, ''yabancı sermaye konusunda çok dikkatli olmalısınız. Çünkü yabancı sermaye bazen verdiğinden daha fazlasını alabilmektedir. Bu nedenle sizler bir araya gelmelisiniz, gerekli örgütleri oluşturabilmelisiniz ki gerekli rekabeti yapabilesiniz'' diye konuştu.
''Sizleri Brüksel'e getirecek otobüsün şoförü siz olmalısınız"
Serafin, AB'nin uyum sürecinde Türk
çiftçilerine
destek vereceğini, ancak asıl önemli olanın iç dinamikler olduğunu vurgulayarak, ''sizleri Brüksel'e getirecek otobüsün şoförü siz olmalısınız'' dedi.
Fransa Ziraat Odası Başkanı Luc Guyau da, AB'nin tarım konusunda çok ağır bazı sınırlamalar getirdiğini ve bunların maliyetleri artırdığını belirterek, bu sınırlamalara uyulmasının doğrudan yardımlar için zorunluluk olduğunu söyledi.
Guyau, AB'de ortak tarım politikasının aynı zamanda beraberinde ağır bir
bürokrasi getirdiğine dikkat çekti.
"Avrupalı tarımcılar Türkiye'nin AB'ye girmesinden çekiniyor"
Avrupalı tarımcıların Türkiye'nin tarımda
modern ve uyumlu bir şekilde gelişmesi, tarım çalışanlarının
yaşam koşullarının iyileştirilmesi konusunda ümitli olduklarını dile getiren Guyau, ''aslında Avrupalı tarımcılar Türkiye'nin AB'ye girmesinden çekiniyorlar. Çünkü ortak tarım siyasetini,
üretim koşullarını zayıflatacağını, büyük ölçeğe ulaşmasından dolayı pazarın örgütlenmesinin zor olacağını düşünüyorlar'' dedi.
İngiltere ve
Galler Ulusal Çiftçiler Birliği Başkan Yardımcısı Paul Temple ise AB'de tarım konusunda pratikte yetersizlikler bulunduğunu, bu durumun çiftçilerin AB'ye olan güvenini, inancını sarstığını söyledi.
Türk çiftçilerin hevesini kırmak istemediğini dile getiren Temple, ancak AB'ye üye olmanın sadece ilave destek almak değil, bürokrasinin de farkında olmayı gerektirdiğini ifade etti.
"AB içindeki tarım ayakta kalamaz"
Temple, ''ben AB içindeki tarımın, böylesine sert bir rekabetin olduğu dünyada ayakta kalabileceğini zannetmiyorum'' dedi.
Paul Temple, AB ortak tarım politikasının, çiftçinin kendisini piyasa koşullarına adapte etmesine uygun olması gerektiğine dikkat çekerek, ''AB'nin parçası olan bütün ülkelere kollarımız açık. Ama çiftçilere karşı açık olun, nelerle karşılaşacaklarını anlatın. Şu anda Türkiye çiftçilerinin, gelecekteki zorluklarla baş etmesini sağlayacak kapasitesi olduğunu düşünüyorum'' diye konuştu.
"Tarımda hangi sektörü seçeceksiniz?"
AB Komisyonu Tarım ve Kırsal Kalkınma Genel Müdürlüğü
Program Yöneticisi Kerstin Rosenow ise, Türkiye'ye gelen paranın çok iyi değerlendirilmesi ve ölü yatırımlar yaratılmaması gerektiğini söyledi.
Rosenow, konuşmasında, kırsal
kalkınma stratejisinin önemine dikkati çekerek, bu konuda ulusal bir kalkınma planının gerekli olduğunu vurguladı.
Türkiye için önümüzdeki ayların çok önemli olduğunu belirten Rosenow, ''hangi önlemlere öncelikle başlamak istediğinizi belirlemeniz gerekiyor. Bütün önlemleri aynı zamanda işleme koymak zor. Bir
seçim yapmalısınız. Türkiye için tarımda hangi sektörler önemli. Örneğin süt sektörü mü, et sektörü mü? Bunu ortaya koymalı'' dedi.
"Türkiye'ye gelen parayı çok iyi değerlendirin"
Kerstin Rosenow, Türkiye'ye gelen paranın çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini, bunun tarımda üretim, işleme ve pazarlama zincirindeki en zayıf noktalara odaklanma açısından önemli olduğunu söyledi.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) Türkiye Temsilcisi Abdellatif Tabet de Türkiye'nin, AB'nin
gıda müktesebatıyla uyumlu bir biçimde ilerlemeye çalıştığını, ancak standartların yeterli derecede oluşmadığını söyledi.
Tabet, bulaşıcı hastalıkların ortadan kaldırılması çalışmalarının orta ve uzun vadede sürdürülebilir olmasının önemine işaret ederek, ''Türkiye'de
hayvan hastalıklarının çok dikkatle ele alınması gerekiyor ki AB gereklilikleriyle uyum sağlanabilsin'' dedi.
Baykal - Erdoğan tartışması
Konferans Erdoğan ve Baykal'ın atışmasına sahne oldu. Baykal, rakamlar vererek hükümetin tarım politikalarını eleştirdi, çiftçinin zor duruma düşürüldüğünü söyledi.
'Türkiye - AB Entegrasyonunda Tarım' konulu konferansta önce
CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal konuştu.
CHP lideri, IMF'nin önerileri ve Dünya Bankası'nın talep ettiklerinin Türkiye'de tarımı ileri götürmediğini, tam aksine ciddi bir çöküşe neden olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan ise, Baykal'ın bahsettiği rakamların 'çirkin,
uçuk' olduğunu ve gerçekle uzaktan yakından alakası olmadığını söyledi.
Erdoğan Baykal'a, "her zaman bir haslete sahipsiniz, bundan artık sıyrılın, olmuyor" diye seslendi.
Erdoğan, Baykal'ın, 'tarım sektörüne verilen desteklerle' ilgili eleştirilerine karşılık, ''Sayın Baykal'ın sektörle ilgili çizdiği bu kara tabloya rağmen, nasıl oluyor da tarım sektörü 2005 sonu itibarıyla yüzde 5.6 büyüyor?'' dedi.
CNN Türk