Hükümetin, siyasi
özgürlük ve istikrarı artırdığı belirtilen yazıda, bunun, hızla artan nüfusla birlikte
Türkiye'ye, G-20 üyeliğini getiren 'mükemmel'
ekonomik performansını geliştirme imkanını sunduğu kaydedildi.
"Türkiye, Çin,
Brezilya ve diğer yükselen piyasalar o kadar hızlı büyüdü ki, şimdi neredeyse küresel ekonominin yarısını oluşturuyorlar.'' denilen yazıda, "Yükselen güçlerin gelecek
vaat eden ikinci katmanına Türkiye'nin de dahil olduğu'' vurgulandı. Patrice Hill imzasıyla yayımlanan yazıda, Türkiye'nin kendini bölgesine kabul ettiren, hızlı yükseliş sergileyen ülkelerden biri olduğu ve 10 yıldır sağlam ve büyük ölçüde kesintisiz
büyüme gösterdiği dile getirildi. Bu durumun ABD'nin uzun süredir müttefiki olan Türkiye'ye, dünya meselelerine etki etme ve
Avrupa ile Asya'nın birleşim noktasındaki stratejik bir bölgede iddialı güç olma imkanı tanıdığı ifade edildi. Türkiye'nin laik-
Müslüman liderlerinin,
Osmanlı döneminin askeri üstünlüğü olmasa da ekonomik üstünlüğünü yeniden elde etme arzusunu gizlemediği ifade edilen yazıda, Türkiye'nin özellikle Ortadoğu'yu, 'girişimcileri için yeni
pazar' olarak gördüğü, ticaret ve etki evrenini genişletme çabaları çerçevesinde, Afrika'dan
Güney Amerika ve Çin'e kadar atılımlar yaptığı kaydedildi. Yazıda,
Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan'ın, Türkiye'nin canlı ekonomik performansını, ağır borçlar ve
bütçe açıklarıyla mücadele eden ABD'deki durgun ekonomiyle karşılaştırarak, "Bir dönem tek bir süper güç vardı, ancak son krizden sonra, çok kutuplu bir dünya olacak. Tüm dünya Doğu'ya kayıyor.'' dediği belirtildi. Babacan, 'borç canavarını' öldürmenin, Türkiye'deki vatandaşlar ile iş dünyasına harcama ve büyüme güveni sağladığını söyledi. Babacan'ın, Türkiye'nin sağlam finansal durumunun, birçok Avrupa ülkesini geride bıraktığını ve ülkeyi, fırsatlar arayışı içindeki yatırımcılar ve şirketler için giderek daha
çekici hale getirdiğini belirttiği kaydedilen yazıda, krizin, Türkiye'nin AB'deki ana ticaret ortaklarıyla ticaretine geçici olarak zarar vermiş olsa da, Türk ekonomisinde temel bir zarara yol açmadığı ifade edildi. Yazıda, Türkiye'nin şimdi Çin'inkine benzer bir ekonomik iklime sahip olduğu ve iki ülkenin de on milyarlarca dolar
yabancı yatırım çeken ekonomilerinde enflasyonu savuşturma meseleleriyle uğraştığı belirtildi. Dünya genelindeki yatırımcıların, çift haneli büyüme oranlarından yararlanmak için Türkiye ve diğer yükselen piyasalara
akın ettiği belirtilen yazıda, ''Türkiye, Çin, Brezilya ve diğer yükselen piyasalar o kadar hızlı büyüdü ki, şimdi neredeyse küresel ekonominin yarısını oluşturuyorlar.'' ifadesi kullanıldı. Dünyanın geri kalanından gelen 'para selinin' Türk işadamları, vatandaşları ve hükümete övünç malzemesi olduğu kaydedilen yazıya göre,
TUSKON Genel Sekreter Yardımcısı
Kerem Aydın, Türkiye'nin yılda yüzde 6 ya da daha fazla büyüme kaydetmesinin, ülkeyi, AB'ye üyelik girişiminin başarılı olması halinde 10 yıl içinde Almanya'dan sonra Avrupa'daki ikinci büyük ekonomi haline getirebileceğini kaydetti.
AA