Yüksek Askeri Şûra öncesi acaba askerlerle birlikte bir
kriz çıkarabilir miyiz düşüncesiyle, kuvvet komutanlarının toplu
istifasını gündeme getirdiler ama yine olmadı. Tam tersine
piyasaları olumlu yönde etkiledi..
Askerlerin istifası aksine ekonomide olumlu bir beklentiye dönüştü. Çünkü askeri vesayetin azalması, AB tarafından da Türkiye'de demokrasinin güçlenmesi yönünde bir adım olarak değerlendirildi.
Ekonomide garip garip tespitleri yapanlar kim?
IMF'nin yeni başkanı Christine
Lagarde, dünya ekonomisinin
Yunanistan,
İrlanda ve Portekiz'in ödenemeyen devlet borçları,
büyüme hızı gerileyen zengin
ülkeler ve Arap ülkelerinde yaşanan sosyal dengesizlikler olmak üzere üç ana sorunla karşı karşıya bulunduğunu ileri sürdü. Bu üç sorunun dünya ekonomisi için ciddi olduğunu söyledi.
Bu sorunlardan hiçbiri Türkiye ekonomisinde var mı peki? Yok. Hatta şu anda kamu maliyesi dünyada en iyi olan devletlerden biri Türkiye. Öyle ki 2011'in ilk altı ayında
bütçe 2.9 milyar lira fazla veriyor.
Gelelim
zengin ülkelerin yavaşlayan büyüme hızına... Zengin ülkelerde büyüme yavaşlarken, Türkiye 2011'de dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi.
Peki Arap ülkelerinde yaşanan sosyal dengesizlik bizi nasıl etkiliyor? Arap ülkelerinden kaçanlara, Türkiye kalacak yer gösteriyor. Olumsuz etkilenen insanlara sığınma sağlıyor. Arapların canları ve paralarının korunacağına inandıkları tek ülke Türkiye oluyor.
Gördüğünüz gibi IMF Başkanı Lagarde'ın sıraladığı üç sorundan Türkiye'yi hiçbiri doğrudan ilgilendirmiyor ve etkilemiyor. O halde
Başbakan Erdoğan'ın halka seslenişinde sorduğu gibi, "Türkiye ekonomisiyle ilgili garip garip tespitleri yapanlar kim?"
Bunlar, yeminli
AK Parti düşmanları. AK Parti iktidardan gitsin de nasıl giderse gitsin düşüncesiyle,
yerli ve
yabancı basında sürekli
gürültü koparıyorlar. Nedeni de AK Parti'nin enflasyonu tek haneye indirmesi ve
faizlerin gerilemesi. Çünkü eskisi gibi yüksek reel faiz alamıyorlar.
Bu
faiz lobisi, AK Parti
Hükümeti'ne karşı önce askeri
darbe yaptırmayı denedi, olmadı. Ardından AK Parti'ye
kapatma davası açtırdılar, işler yine istedikleri gibi gitmedi.
Ekonomik kriz çıkarmaya çalıştılar, o da başarılı olamadı. Çünkü kamu maliyesinin sağlam olduğunu göremediler. Genel seçimler öncesi yabancı basını da yanlarına alarak, türlü yorum ve haberlerle
CHP-MHP koalisyonunun altyapısını kurmak istediler. Kimse onlara itibar etmedi. Seçmen aksine AK Parti'nin oyunu daha da artırdı ve ona yine tek başına hükümet etme görevini verdi.
Türkiye'den haksız faiz yoluyla kolay para kazanmaya alışanlar gene de pes etmediler. Bu defa, dünyadaki
ekonomik dengesizlikten yararlanıp Türkiye ekonomisinde bir dalgalanma yaratmak istediler. Tam Yüksek Askeri Şûra öncesi acaba askerlerle birlikte bir kriz çıkarabilir miyiz düşüncesiyle, kuvvet komutanlarının toplu istifasını gündeme getirdiler ama yine olmadı.
Askerlerin istifası aksine ekonomide olumlu bir beklentiye dönüştü. Çünkü
askeri vesayetin azalması, AB tarafından da Türkiye'de demokrasinin güçlenmesi yönünde bir adım olarak değerlendirildi. Böylece yüksek faiz lobisi yine amacına ulaşamadı, yarı yolda kaldı.
Bunlar, bugünün Türkiye'sinde artık yol alamayacaklarını anlamıyorlar. Askeri vesayetin azalmasının ekonomide beklentileri niye olumluya çevirdiğini hiç kavrayamıyorlar. Çünkü darbe dönemlerinde kalmışlar.
Bakın... Dünün darbe ekonomisiyle bugünün
sivil ekonomisini kısaca kıyaslayalım.
1980 darbesi yapılmadan önce askeriyenin toplam kamu harcamalarının içindeki payı yüzde 11.4 seviyesindeyken, darbenin ardından askeriyenin payı yüzde 14.8'e çıkıyor. Askerin harcamalarındaki bu artış, eğitim ve sağlık harcamalarını geriletiyor. Bütçe açığını çoğaltıyor. Daha çok borçlanma gerektiriyor. Dolayısıyla faizler yükseliyor. Özel sektöre kullanacak para kalmıyor.
Oysa 2011 bütçesinde öyle mi? Sivil idareye bağlı bir ordunun toplam kamu harcamaları içindeki payı yüzde 5.4 seviyesinde bulunuyor. Böylece eğitime ve sağlığa ayrılan pay çoğalıyor. Devletin borçlanma ihtiyacı azalıyor ve faizler geriliyor. Kısaca askeri vesayet azaldıkça, ekonomi daha eğitimli ve sağlıklı hale geliyor.
Ekonomik büyüme hızlanıyor. Ve tabii faiz lobisi panikliyor, içten dıştan saldırıya geçiyor.
Faiz lobisine, bir kötü haber daha verelim... ABD'de borç tavanı konusunda
anlaşma sağlanıyor. Dün
Amerikan televizyonlarına canlı yayında konuşan Cumhuriyetçi
senatör Mitch McConnel, borçlanma limitini 3 trilyon dolar artıracak paket üzerine çalıştıklarını belirtti. Dolayısıyla 2 Ağustos'tan önce, borçlanma limiti 17.3 trilyon dolara çıkarılacak. Böylece ABD'nin temerrüt riski ortadan kalkacak ve Amerikan
Merkez Bankası daha çok para basacak.
Anlayacağınız, faizler artacağına mecburen gerileyecek. Artık Türkiye'yi germeyi bırakın, kendinize dünyada başka kolay
kazanç kapıları bulun. Eğer varsa tabii! Türkiye artık eski Türkiye değil. Askeri vesayeti azalan, daha demokrat ve kamu maliyesi sağlam bir Türkiye var karşınızda.Süleyman
Yaşar -
Sabah
Altın ve dolar haftaya düşüşle başladı
Komutanların istifa resti piyasaları etkilemedi. ABD'nin borç sorununda anlaşma sağlaması piyasalara ayrı bir moral verdi. Altının fiyatı yüzde 1'e yakın gerilerken, içeride TL, dolar ve euroya karşı değerlendi.
İstanbul serbest piyasada dolar 1,6810,
avro 2,4180 liradan haftaya başladı.
Kapalıçarşı'da 1,6760 liradan alınan dolar 1,6810 liradan satılıyor. 2,4110 liradan alınan avronun
satış fiyatı ise 2,4180 lira olarak belirlendi.
Serbest piyasada önceki kapanışta doların satış fiyatı 1,6840 lira, avronun satış fiyatı ise 2,4200 lira olmuştu.