Babacan, 4.
Birleşmiş Milletler (BM) En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı çerçevesinde düzenlenen
Türkiye İşadamları ve
Sanayiciler Konfederasyonu (
TUSKON)
Ticaret Fuarı
gala yemeğinde konuştu.
Türkiye'nin kıtaların, kültürlerin, dinlerin, dillerin kesiştiği bir coğrafyada yer aldığını ifade eden Babacan, "Türkiye bir NATO üyesi, AB'ye
aday bir
ülke ama aynı zamanda Arap ligi ile özel anlaşmaları olan bir ülke. Türkiye,aynı zamanda
Afrika Birliği'nin stratejik ortaklarından biri. 2008'de Afrika'da sadece 12 büyükelçiliğimiz varken 30 büyükelçiliği hedeflemiş durumdayız, bu hedefimize de oldukça yaklaştık" dedi.
"TÜRKİYE'DE YAPTIKLARIMIZDAN ESİNLENEN ÇOK SAYIDA ÜLKE VAR"
Türkiye'nin son 8 yılda geçirdiği reform sürecinin pek çok gelişmekte olan ülke ve az gelişmiş ülke için önemli olduğuna dikkati çeken Babacan, "Türkiye'de yaptıklarımızdan esinlenen, 8 yıldır gerçekleştirdiğimizde formlardan istifade etmek isteyen çok sayıda ülke var. Uluslararası kuruluşlar, ister adına BM deyin ister
Dünya Bankası deyin, onların bol bol tavsiyesi var ama fiili tecrübemiz var. Bu fiili tecrübemizden istifade etmek isteyen, bizi dinleyip belki tecrübelerimizden bir kısmını kendi ülkelerinde uygulamak isteyen ülkelere de her türlü imkanı, desteği veriyoruz" şeklinde konuştu. Türkiye'nin son 8 yılda çok önemli
ekonomik ve siyasi reform sürecinden geçtiğini belirten Babacan, Türkiye'de demokrasinin hızla ilerlediğini, temel hak ve özgürlükler noktasında çok önemli açılımlar gerçekleştirdiklerini ifade etti. Babacan, "Türkiye, 2004 yılına kadar
yardım alan bir ülkeyken 2004'ten sonra yardım eden ülke kategorisine girdi ve geçen seneki resmi dış yardım rakamımız 1 milyar doları geçti" dedi. Bütün bu gelişmelerin arkasındaki en önemli faktörün
siyasi istikrar olduğuna işaret eden Babacan, "
Ekonomik gelişme modelimiz tamamen özel sektöre dayalı bir
kalkınma modeli. Devletin en önemli görevini özel sektörün önünü açmak ve yatırım ortamını iyileştirmek olarak görüyoruz. Bunlar sağlandıktan sonra inanın kaynak diye bir sorun yok.
Güven ortamını oluşturduğunuzda her şey kolaylaşıyor" diye konuştu.
"GELİŞMİŞ ÜLKELERE ÇOK BÜYÜK GÖREVLER DÜŞÜYOR"
Küresel anlamda iş birliğinin de çok önemli olduğunu vurgulayan Babacan, "Ülke içerisindeki
adalet tamam ama küresel çapta da sosyal adaleti tesis etmek için özellikle gelişmiş ülkelere çok büyük görevler düşüyor. Gelişmiş ülkeler, belli bir servet birikimini sağlayan ülkeler sadece kendi geleceğini düşünmekle yetinemezler. Küresel sorumluluk duygusunun mutlaka gelişmiş tüm ekonomilerde olması lazım. İnsanlık topyekun geliştikten, kalkındıktan sonra geleceğin dünyası daha yaşanabilir bir dünya olacak. Dünyada yaşayan herkes bu küresel sorumluluk duygusuyla hareket etmek durumunda. Özellikle gelişmiş ülkelerin burada elini taşın altına koyması gerekiyor, küresel sorumluluk ve görev duygusu içerisinde daha çok hareket etmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı. Daha yeni gelişmekte olan bir ülke olarak, daha yeni yardım eden donör ülke sıfatını kazanmış bir ülke olarak, Türkiye'nin sadece Afganistan'da bugüne kadar 40'ın üzerinde okul, Lübnan'da 50 okul inşa ettiğini belirten Babacan, pekçok ülkede
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurduğu okullar ya da Türk özel sektörünün
gönüllü kuruluşlarının kurduğu okullar olduğunu, dünya genelinde
teknik destek verdikleri 100'ün üzerinde ülke bulunduğunu kaydetti.
Ali Babacan, "Kendi imkanlarımıza göre bunları yaparken gelişmiş ülkelerden kuşkusuz beklentilerin çok daha yüksek olması gerekiyor" dedi.