Yaklaşık 1 milyar 300 milyon ton taş kömürü
rezervi bulunan
kentte, uzun yıllarda yapılan kömür
üretiminin ardından Kara
deniz açıklarında aranacak petrolün de üretime kazandırılması umut ediliyor.
TPAO ve ABD petrol şirketi
Chevron arasında imzalanan
Karadeniz Ortak İşletme Anlaşması kapsamında
Zonguldak açıklarda 2
kuyuda petrol aranmasının planlanmasıyla
Türkiye'nin, Cumhuriyet'in 100. kuruluş yıl dönümünde petrol ve gaz ihtiyacının tamamını kendi kaynaklarından karşılama hedefine katkı sağlanması amaçlanıyor.
Zonguldak açıklarındaki alanda halen TPAO tarafından
sondajı yapılan ultra derin deniz
arama kuyusu Yassıhöyük-1'i de kapsadığı bildirilen
ortaklık çerçevesinde, en az iki kuyu ile sismik yükümlülükler karşılanıyor.
Zonguldak Valisi
Erdal Ata, AA muhabirine yaptığı açıklamada, TPAO'nun anlaşmalı firmayla kent açıklarında petrol arayacağını, 2 kuyuyla bu çalışmaların sürdürüleceği bilgisini edindiğini söyledi.
Önümüzdeki dönemlerde
petrol arama çalışmalarıyla ilgili sürecin daha da netleşeceğini anlatan Ata, ''Temennimiz petrol rezervinin bulunmasıdır.
Petrolün çıkması bölgemiz ve ülkemiz açısından büyük avantaj olacaktır. Yürütülecek çalışmaların sonuçlarını herkes gibi biz de heyecanla bekliyoruz'' dedi.
''REZERV TESPİTİ YOK''
Petrol Mühendisleri Odası (PMO) Genel Başkanı Mehmet Kul da Zonguldak'taki kömür rezerviyle petrolün varlığı konusunda bağlantı kurulamayacağını, birbirinden bağımsız kaynaklar olduğunu söyledi.
Karadeniz'de şu ana kadar derin denizlerde petrol keşfinin söz konusu olmadığına işaret eden Kul, şöyle konuştu:
''Keşif olmadan da bir rezerv hesabı yapılamaz. Petrolcüler rezerv ararlar. Buldukları o rezerv alanları üzerine sondaj yapıp içindekini görmek isterler. Bu kapsamda sismik çalışmalar yapılır. Fakat içinde ne olduğunu delmeden göremezsiniz. Sondajdan sonra beklenen hidrokarbonsa rezerv hakkında bilgi edinilebilir. Şu ana kadar ispatlanmış rezerv yok, çünkü
keşif yok.''
KUYU YERİ TESPİTİ 10 YILI BULUYOR
Kul, Karadeniz'de petrol arama çalışmaları kapsamında Petrobras,
Exxon Mobil ve Chevron ile ortaklıklar tahsis edildiğini anımsatarak, şöyle devam etti:
''Açılan her bir kuyu ciddi bilgiler veriyor. Karadeniz'de açılan kuyunun çapı da 1 karış filan oluyor. Her kuyu petrolcüleri başka yöne doğru götürüyor. Herkes Karadeniz'de büyük potansiyel olduğunu düşünüyor. Ama bunu bulmak yüksek teknoloji, bilgi düzeyi, bir miktarda şans gerektiriyor.
Kuzey Denizi'nde 33. kuyuda petrol keşfi oldu. Türkiye'de inşallah 33 olmadan 3-5 kuyuda bitiririz bu işi.
Kuyu kazılacak noktanın tespiti için yapılan çalışmalar 10 yılı geçiyor. Tahminle çalışma yapmak mümkün değil. Çünkü, 1 kuyu 250 milyon dolara mal oluyor. Bunun altı, mühendislik ve bilim olarak çok dolu. Jeolojik, jeofizik ve sismik çalışmaların sonunda bu kuyular belirleniyor. Karadeniz çok bakir alandır. Çalışmalar jeolojik ve jeofizik anlamında devam ediyor.''
PETROL ÜRETİMİ
Petrol arama ve üretim faaliyetlerinin pahalı yatırımlar olduğunu ifade eden Kul, şöyle dedi:
''Yeterli rezerv tespit edilmesi durumunda petrol üretimine geçilmesi 5-8 yıl alır. Bu yıllar arasında yeni kuyular kazılır. Su dibi ve yüzey tesisleri yapılır. Buralar 2 bin metreyi aşan derinliği olan yerler. Uygulanan teknolojiler uzay teknolojisine hemen hemen eşit. Yapılacak her şeyin çok iyi hesaplanması lazım. Bilgi birimi üst düzeyde işler.
Dünyada (odun bitti) diye kömür üretimi başlamadı. Bir gün bu devir de sona erer. Bugünlerde çok değerli şey 100 yıl sonra değersiz olabilir. Şu anda Karadeniz'de aranan alanlar yüzde 1 civarındadır. TPAO'nun ortaklıklara girerek riski paylaşmasını, aranmamış alanlara çalışmalara yönelinmesini biz olumlu buluyoruz.''
(AA)