Dünyanın önde gelen ekonomistleri, fosil yakıtlara ilişkin yapılmış trilyonlarca dolarlık yatırımların patlayabileceği ve küresel anlamda yeni bir kriz oluşturabileceği konusunda uyarılarda bulunmaya başladı. Uzmanlar bu riskin çok fazla dikkate alınmadığını öne sürerken, önde gelen 200 petrol ve gaz şirketinin değerinin 4 trilyon dolar civarında olduğu belirtiliyor.
London School of Economics Profesörü Nicholas Stern, dikkate alınmayan risklerin, nasıl bir yıkıma neden olduğunun “küresel kriz”le birlikte daha iyi anlaşıldığını hatırlatırken, yeni tehlikenin petrol şirketlerinden gelebileceğine dikkat çekti.
Stern’in hazırladığı rapora göre petrol şirketlerinin elinde bulunan petrol, doğalgaz ve kömür rezervlerinin gereğinden fazla şişirildiği belirtilirken, böylelikle hisselerin de borsalarda yüksek işlem gördüğü ifade ediliyor. Aynı raporda, devletlerin küresel ısınmayla mücadele amacıyla daha önce alınmış kısıtlamaları harfi harfine uygulaması durumunda, üzerinde spekülasyonlar yapılan bu rezervlerin üçte ikisinden fazlasının yeryüzüne çıkarılmayacağına dikkat çekiliyor.
Stern, hükümetlerin kararlı adımlar atması halinde söz konusu petrol ve diğer yakıt türevlerinin “yanma” fırsatı bile bulamayacağını söylerken, bu durumun değeri tam olarak tahmin edilemeyecek ve geniş çaplı kayıplara yol açabileceğinin altını çizdi.
Halen etkisinde olduğumuz küresel mali krizin de bu tip fark edilmez risklerin birikmesiyle oluşan “kredi balonu”ndan ortaya çıktığını hatırlatan Stern, söz konusu duruma da “karbon balonu” adını verirken, bu balonun patlaması halinde petrol ve gaz sektörünün piyasa değerinin yaklaşık yüzde 60’ını kaybedebileceğini de kaydetti. Stern’in, HSBC, Citi, S&P ve Uluslararası Enerji Ajansı’nın desteğiyle hazırladığı rapora göre, bu riski en fazla taşıyan ülkelerden biri İngiltere.
Stern, fosil yakıtların geliştirilmesi konusundaki çabaların azaltılması bir yana, dünyanın en önemli 200 şirketinin sadece geçen yıl arama ve yeni kaynaklar bulma amacıyla 674 milyar dolar harcadığını hatırlatırken, bunun dünyanın Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’sının (GDP) yaklaşık yüzde 1’ine denk geldiğini ve belki de hiç çıkartılamayacak kaynaklar için harcandığını ifade etti.