Çözüme yönelik kısa dönemli hedeflerin bu yöndeki kazanımları tehlikeye attığını belirten Babacan, birçok ülkede aşırı harcama ve borçlanmaların gelecek için endişe oluşturduğunu kaydetti. -Önce Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün Bakanlar Konseyi Paris'te Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın başkanlığında toplandı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) kurulduğu tarihten bu yana küresel ekonomik gelişmelerde kritik bir rol oynadığını belirten Ali Babacan, küresel ekonominin çok boyutlu sorunlarla karşı karşıya olduğunu söyledi. Bugün dünya ekonomilerinde en önemli konulardan birinin, hem ulusal hem de küresel çıkarları gözetecek politikalar belirlemek olduğunu kaydeden Ali Babacan, bu politikaların hem sosyal hem de ekonomik çıkarları karşılamasının önemli olduğunu vurguladı. Bu politikaların belirlenmesinde OECD'nin önemli platform görevi gördüğünü ifade eden Babacan, şunları dile getirdi: "Krizin ardından ekonomik toparlanma yavaş gidiyor. Sorunların çözümüne yönelik kısa dönem hedefleri bu yöndeki kazanımları tehlikeye sokabilecek durumda. Ülkelerin aşırı borçlanmadan dolayı yaşayabilecekleri ilave sorunlar söz konusu. Birçok ülkede ulusal tasarrufa kıyasla aşırı harcama ve borçlanmanın sürdürülebilir olmadığı ve gelecek için ciddi bir tehlike oluşturduğu da ortada." 2008 yılında patlak veren krizin, istihdama yaptığı darbeye dikkat çeken Babacan, "Dünyada kriz öncesi istihdam rakamlarına dönebilmek için 2015 yılına kadar her yıl 21 milyon kişiye iş imkanı oluşturulması gerekiyor." dedi. İstihdam sağlamanın global toparlanma için esas faktör olması gerektiğini söyleyen Babacan, uzun vadede istihdama odaklanılmasının büyük önem taşıdığını, kadınların işgücüne katılımının da çok önemli olduğunu kaydetti. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, mevcut global koşullarda korumacı önlemlerin giderek arttığının da farkında olunması gerektiğinin altını çizerek, korumacılıktan her şekilde kaçınılması gerektiğini söyledi. "Uzun vadede OECD üyesi olmayan ülkelerin, OECD ülkelerinden daha hızlı büyümesi beklenmekte. Bu da büyük bir değişikliğe yol açacak, global ekonomideki ülkeler dengesinde. Bir yandan yoksul ülkelerde beklenen kişi başına düşen milli gelir artışıyla birlikte, ekonomilerdeki standartların artması da beklenmekte." diyen Babacan, ülkelerin kalkınma stratejilerine bağlı kalması gerektiğini dile getirdi. Babacan, bu noktada OECD'nin koordinasyon adına çok ciddi bir rolü bulunduğunu, OECD'nin kalkınma stratejilerinin ortak bir gündemle global kalkınmayı hedeflediğini söyledi. OECD Bakanlar Konseyi'nde konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'de son dönemde enflasyon göstergelerinde ve dış dengelerde bazı bozulmalar gözlemlediklerini, ancak alınan önlemlerle enflasyonun yılın ikinci yarısında düşmesinin beklendiğini kaydetti. Türkiye'deki makroekonomik büyüme ve sosyal politikalar konusundaki çalışmalar hakkında bilgi veren Babacan, makroekonomik çerçevede kamu finansmanı yönetimi ve kontrolü, bankacılık, sağlık ve sosyal koruma konularında derin bir yapısal değişim sürecini yönettiklerini dile getirdi. Dünyada en hızlı büyüyen ülkeler arasında yer alan Türkiye'nin pek çok ülkeye yardım ettiğini de hatırlatan Babacan, Türkiye'nin resmi kalkınma yardımının önceki yıla göre yüzde 38,2 artarak 1,3 milyar dolara ulaştığını, iyi deneyimlere sahip olunan reform konularında bu deneyimleri diğer gelişmekte olan ülkelerle paylaştıklarını ifade etti. 2008 yılında Türkiye'nin Afrika'da 12 büyükelçiliği varken bu sayının 27'ye ulaştığını hatırlatan Babacan, Türk Hava Yolları'nın 19 Afrika şehrine İstanbul'dan doğrudan uçuş gerçekleştirdiğini de kaydetti. S&P ile olan sözleşmeyi bitirebiliriz Kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor's'un (S&P) Türkiye'nin kredi notununun görünümünü düşürmesi sonrasındaki tartışmaları yorumlayan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, S&P ile her an sözleşmenin bitebileceği sinyalini verdi. OECD Bakanlar Konseyi'ne başkanlık etmek için geldiği Paris'te bir TV kanalının sorularını cevaplandıran Babacan, "S&P ile sözleşmeyi bitirmeyi gerekirse her an yapabiliriz. Bugün için kararımız yok ama ileride her an yapabiliriz. Fitch'le sözleşmemiz yok." dedi. Yerli kredi derecelendirme kuruluşu tartışmasıyla ilgili değerlendirme yapan Babacan, yasal altyapının hazır bulunduğunu ancak kredi derecelendirme kuruluşları için en önemli konunun kendi kredibilitelerini sağlamak olduğunu belirtti. "Bunun için zamana ihtiyaç var. Türkiye'de henüz yeni başlayan şirketlerin daha da yaygınlaşacağını düşünüyoruz. Bu kuruluşların Türk bankalarını derecelendirmesi için zaman gerekecek. Herhangi bir kuruluş not verebilir ama onun ağırlığı nedir? Zaman gerekecek, bugünden başlamak lazım. Biz ne dersek diyelim yatırımcıların değerlendirmesi önemli olacak. G20'nin de gündem maddesi bu. Derecelendirme kuruluşlarına bağımlılık nasıl azaltılmalı, bu G20'nin kararı." diyen Babacan, kredi derecelendirme sistemlerinin adil bir şekilde düzeltilmesi gerektiğini ancak bu sayede ülke değerlendirmelerinin nesnel bir şekilde gerçekleştirilebileceğini ifade etti.