Çelik, "
Asgari ücretle 12-13 saat çalıştırılma, insan onuruna yaraşır mı? İnsan onuruna yakışır bir çalışma ortamı ile
rekabet ortamını engellemeyecek bir yaklaşımı denge içerisinde götürmemiz gerekir." diye konuştu.
Ankara Sanayi Odası (ASO) tarafından düzenlenen 48. yıl
ödül törenine katılan Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı
Faruk Çelik, özel
sektördeki uzun çalışma sürelerine dikkat çekti. Patronlara seslenen Çelik, "Asgari ücretle 12-13 saat çalıştırılma, insan onuruna yaraşır mı? Bunu düşünmemiz gerekiyor. Bu insanların geleceğiyle ilgili dünyası nedir? Bunu tahayyül etmemiz gerekir. İnsan onuruna yakışır bir çalışma ortamı ile rekabet ortamını engellemeyecek bir yaklaşımı denge içerisinde götürmemiz gerekir." dedi. Bakan Çelik,
kıdem tazminatına ilişkin olarak da "Kıdem tazminatının bugünkü uygulamasından, memnuniyetinden bahsetmek mümkün değil. Kim memnun, yüzde 8 kıdem tazminatı güvencesi olanlar memnun. Yüzde 92'si memnun değil, işveren memnun değil.
Adil bir
sistem kurulmalı." değerlendirmesini yaptı. Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Bakan Çelik, ilaç konusunda yaşanan krizle ilgili sektör temsilcileri ile görüşmelerin sürdüğünü aktarırken, vatandaşı
mağdur etmeyeceklerini dile getirdi. Memurların 15 Ocak'ta zamlı
maaş alıp alamayacaklarına ilişkin bir başka soru üzerine ise Çelik, toplu
sözleşme için gereken yasal düzenlemenin kısa sürede yapılacağını söyledi. Zamlı maaşların toplu sözleşme ile belirlenmesini istediklerini anlatan Çelik, yasal düzenlemenin yapılamaması halinde
bütçe kanunu ile geçici zam yapılacağını, toplu sözleşmenin tamamlanmasının ardındansa gerçek zammın belirleneceğini kaydetti.
ASO'DA YERLİ MALI TARTIŞMASI
Törende konuşan
Ekonomi Bakanı Zafer
Çağlayan ise
büyümeye ve ihracata vurgu yaptı.
Türkiye'nin son 12 aylık süreçteki ihracatının cumhuriyet tarihi rekorunu kırarak 134 milyar dolara ulaştığını dile getiren Çağlayan, Türkiye'nin "
parmak ısırtacak düzeyde" iyi hale gelmesinin ardında siyasi ve
ekonomik istikrarın bulunduğunu vurguladı. Çağlayan, "Çevresinde yaşanan olaylarla adeta bir ateş çemberinin ortasında olan Türkiye'nin ihracatını yüzde 20'den fazla büyütmesi gerçek bir başarı hikâyesidir. Bu yıl, Türkiye en yüksek büyüme oranını 3'üncü çeyrekte elde etmiştir. Türkiye yüzde 9,6 ile Çin'i arkasına almıştır." diye konuştu.
Ankara Sanayi Odası'nın (ASO) 48. yıl
ödül töreni,
yerli malı tartışmasına sahne oldu. Başkan
Nurettin Özdebir, yerli
üretimin
desteklenmesi gerektiğini belirterek, bazı kamu kurumlarının
yabancı özentisinin sürdüğünü söyledi.
Beypazarı Belediyesi'ni örnek veren Özdebir,
iş makinesi alımı yapan belediyenin başkanını bizzat aramasına rağmen
yerli üretim yerine yabancı alımın
tercih edildiğini dile getirdi. Yabancı alımların tercih edilmesi sebebiyle Devlet Malzeme Ofisi'ni (DMO) de eleştirdi. ASO Başkanı'na destek veren Ekonomi Bakanı Çağlayan da Türkiye'de bulunan malları yurtdışından getirenleri kendilerine bildirmelerini isterken "Türkiye'de varken dışarıdan alanları kınıyorum." dedi.
Maliye Bakanı Mehmek Şimşek ise tartışmalar üzerine 'rekabet' uyarısı yaptı. Sanayicinin 'biz rekabet istemiyoruz' gibi bir yaklaşım içerisine girmesinin doğru olmayacağını anlatan Şimşek, "Böyle bir yaklaşım ne mevzuata, ne uluslararası ticaret örgütüne ne de AB müktesebatına uygun." diye konuştu. ASO Başkanı'nın DMO'ya yönelik eleştirilerine ise "DMO'nun sadece yerli mal alırım şeklinde bir mevzuatı yok, Türkiye'de de böyle bir mevzuat mümkün değil. Sadece Baş
bakanımız'ın genelgesiyle yüzde 15'lik bir
fiyat avantajı var. Dolayısıyla DMO kendi başına mal alıp satmıyor, talepleri karşılamak üzere aracılık yapıyor." cevabını verdi. Bir belediyenin yabancı tercihi üzerine böyle bir yaklaşımın doğru olmadığını ifade eden Şimşek, "Buna karşılık 7 tane yerli malı alan belediye var. Ayrıca mesela, 2 tane
büyükşehir belediyesinin,
ithal mala ilişkin taleple geldiği için talepleri karşılanmadı. Hassasiyet var." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de
vergi yükünün yüksek olduğu şeklinde genel bir kanaatin olduğunu hatırlatan Şimşek, "Aslında, 3-4 tane ürünü bir kenara bırakırsak, resim hiç de öyle değil. Kurumlar Vergisi'nde toplam vergi yükü 2002'de yüzde 65 iken, yüzde 34'e kadar indi. Kurumlar Vergisi'nde en düşük 6.
OECD ülkesiyiz." dedi. Şimşek, sosyal güvenlik primleri de dahil edildiğinde gelir ve kazançlar üzerinden alınan vergi yükünde de Türkiye'nin en düşük OECD ülkeleri arasında olduğunu söyledi.