Memur, krediyle aldığı aracı bir ay içinde bildirmek zorunda...
Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesinde
teknik işler ve satın alma memuru olarak görev yapan bir kişi,
Diyarbakır Valiliği tarafından verilen 1 yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının iptali istemiyle Diyarbakır 1. İdare Mahkemesinde
dava açtı. Mahkeme, Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin ''d'' bendinin ''belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak'' şeklindeki (j) alt bendinin ana
yasanın ''hukuk devleti'' ve ''cezanın yasallığı'' ilkelerine aykırı olduğu iddiasıyla
Anayasa Mahkemesine başvurdu. Başvuruda, davacı memurun aracı
banka kredisiyle aldığı ve ödemenin devam etmesi nedeniyle mal varlığında kesin bir artış meydana gelmediğini ileri sürdüğü belirtilerek, rehinli aracın rehin kalkığında mı,
tescil tarihinde mi edinilmiş sayıldığının yasada açıkça düzenlenmediğine dikkati çekildi.
Anayasa Mahkemesi, başvuruyu oy birliğiyle reddetti. Yüksek Mahkemenin Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan gerekçeli kararında,
Kamu görevlilerinin mal bildiriminde bulunmasıyla ilgili yasal düzenlemelerden yasa koyucunun bu konuya büyük önem verdiğinin anlaşıldığına yer verilen gerekçeli kararda, Devlet Memurları Kanunu'nun ''mal bildirimi'' başlıklı 14. maddesinde ''Devlet memurları, kendileri ile eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçları hakkında, özel kanunda yazılı hükümler uyarınca, mal bildirimi verirler'' denildiği anımsatıldı.
Bu hükümle mal bildiriminde bulunmanın memurun
ödev ve sorumluluklarından birisi olarak sayıldığı anlatılan kararda, yasanın 125. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde de, belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamanın kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren bir
eylem olarak öngörüldüğü belirtildi.
Kararda, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması,
Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu'nda kimlerin ne zaman mal bildiriminde bulunacağının düzenlendiğine de işaret edildi.
Mal beyanında bulunmamaya ilişkin
disiplin suçunun ne şekilde cezalandırılacağı hususunun yasa koyucunun takdir yetkisi içinde kaldığı ifade edilen kararda, iptali istenen ''belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak'' eyleminin disiplin suçu olarak kabul edildiği, bu suçun unsurları ve şartlarının, Devlet Memurları Kanunu'nda atıf yapılan 3628 sayılı Yasada düzenlendiği ve bu eylem nedeniyle verilecek disiplin cezasının açıkça belirlendiği kaydedildi.
Kararda, gerek suçun gerekse yaptırımın kanunla düzenlenmiş olması karşısında,
itiraz konusu kuralda bir belirsizlik ve öngörülemezlikten söz edilemeyeceğinden, suç ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırılık bulunmadığı vurgulandı.
Söz konusu gerekçelerle iptali istenen yasa hükmünü anayasanın ''hukuk devleti'' ilkesini düzenleyen 2. ve ''cezaların yasallığı'' ilkesini düzenleyen 38. maddelerine aykırı bulmayan yüksek
mahkeme, iptal istemini oy birliğiyle reddetti.