Bir küresel danışmanlık şirketi tarafından yapılan çalışmaya göre, yıllık 30 bin doların üzerinde geliri olan 6 milyon hanenin bulunduğu
Türkiye'de, önümüzdeki 10 yıl içinde, 30 bin doların altındaki hane sayısı 6 milyon, bu rakamın üstündeki hane sayısı ise 12 milyon olacak.
Accenture Yönetim Danışmanlığı'nın Türkiye Genel Müdürü
Tolga Ulutaş, AA muhabirine, 120
ülkede yer alan 244 binden fazla personeliyle uluslararası
yönetim danışmanlığı, teknoloji ve dış kaynak
hizmetleri alanlarında profesyonel hizmet sunduklarını söyledi.
Firmalarının, 31
Ağustos 2011 mali yılı sonunda küresel cirosunun 25,5 milyar dolara ulaştığını dile getiren Ulutaş, çalışmalarında ülkelerin
ekonomik durumu ve gelecekle ilgili planlarını yakından takip ettiklerini anlattı.
Bu kapsamda, ''Büyüyen Ekonomilerde Fırsatları Değerlendirmek'' adıyla bir
rapor hazırlandığını ifade eden Ulutaş, bu raporu hazırlarken, dünya genelinde 600'e yakın üst düzey
yöneticiyle bir araştırma gerçekleştirdiklerini ve bunların yüzde 80'inin gelecekte başarılı bir yol çizmek için
büyüme oranı yüksek gelişmekte olan ekonomilere odaklandıklarını gözlemlediklerini bildirdi.
Gelişmekte olan ekonomilerde hane başına gelirin 2010-
2020 yılları arasında 8,5 trilyon doların üzerinde bir artış göstereceğine dikkati çeken Ulutaş, şöyle konuştu:
''Bu oran, gerçek anlamda küresel artışın yaklaşık yüzde 60'ına denk geliyor. Bu gelirler arttıkça
tüketim ve talep de buna paralel artacak. Birçok yönetici, firmalarının henüz bu işin üstesinden gelebileceklerinden emin değil.
Araştırmamıza katılan yöneticilerin yüzde 40'ı, şirketlerinin gelişmekte olan ekonomilerdeki fırsatları yakalamak için strateji ve operasyonal becerilere tamamen hakim olmadıklarını düşünüyor. Aynı yüzde, karşı karşıya kalacakları rekabetçi dinamikleri tam olarak anlamamaktan çekiniyor.''
Ulutaş, gelişmekte olan ekonomilerde gelir artışındaki ilerlemenin şaşırtıcı olduğunu, birçok şirketin bu ekonomilerde sabırsızlıkla kar etme vaadinin gerçekleşmesini beklediğini dile getirerek, yaptıkları araştırmaya göre gelişmekte olan ekonomilerde tüketim harcamalarındaki büyümenin yeni başlayacağını söyledi.
Birçok şirketin, umutlarını dünyanın en kalabalık ulusu, en büyük ve en çabuk büyüyen ekonomisi olan Çin'e bağladığını belirten Ulutaş, şöyle devam etti:
''Şu anda
Polonya,
Kolombiya, ve Türkiye'yi de içeren yaklaşık 27 ülke, yıllık geliri 30 bin doların üzerinde daha fazla hane sayısını barındırıyor. Önümüzdeki 10 yıl boyunca, 30 bin dolar ve üzeri gelir elde eden hane sayısının artışıyla Çin, üç büyük rakibi ABD,
Japonya ve Almanya'yı geride bırakacak. Bu değişim hızı sadece Çin'le sınır değil. Meksika'nın hane başına gelirlerinin, Almanya'dan beklenen orandan çok daha yüksek artışla 2020 yılına kadar 340 milyar doları aşması bekleniyor. Zengin gelir seviyesindeki hane gelirlerine bakıldığında, 50 bin dolar ve üzerine hane geliri olan Türkiye'nin 380 milyar dolarlık artışla gelişmekte olan ekonomiler arasında birinciliği üstlenecek.''
-Gelişmekte olan piyasalarda başarılı olmak için-
Şanslarını
büyüme oranı yüksek
pazarlarda arayan şirketlerin, zorlu, rekabetçi bir manzarayla karşılaştığını vurgulayan Ulutaş, rekabetçi küresel ölçekli firmaların çeşitli pozisyonlar için çekiştiğini anlattı.
Ulutaş, araştırmalarının, katılımcıların yüzde 73'ünün bu büyüme oranı yüksek pazarlarda tatmin edici bir pazar payı sağlamak amacıyla çabalarını hızlandırmak gerektiğine inandıklarını veya bunun için çok geç olduğunu düşündüklerini ortaya koyduğunu söyledi.
Şirketlerin gelişmekte olan piyasalarda başarılı olabilmek için bazı noktaları göz önünde bulundurmasını isteyen Ulutaş, şunları kaydetti:
''Bunlardan ilki geleceği ölçeklendirme, yatırım yapmak için doğru yer ve zaman... Araştırmamız, büyüme oranı yüksek pazarlardaki başarılı şirketlerin olası pazar fırsatlarını değerlendirmek için yeni yaklaşımları hayata geçirdiklerini gösteriyor. Çalışmamız, belirli
ürün ve hizmetlerin tüketimi açısından farklı pazarların nerede yer alacağının belirlenmesinin önemini de ortaya koyuyor. Gelişmekte olan piyasalarda başarılı olabilmek için diğer önemli nokta ise geleceği şekillendirme, yeni pazarlar geliştirmek... Bazı şirketlerin, gelecekteki fırsatların tohumlarını atarak ve yeni talepler ortaya çıkararak yeni fırsat pencereleri açtıklarını anlıyoruz. Başarılı şirketler, çoğunlukla, yerel hissedarlarla başarılı iş birliği ve ortaklıkları hedefleyerek fırsat sınırlarını nasıl genişleteceklerine odaklanıyor.''
-
Strateji Başkanı Mark Spelman-
Danışmanlık şirketinin Strateji Başkanı Mark Spelman ise, Türkiye'de 18 milyon hane halkı bulunduğunu ve bir hanede kabaca 4 kişinin yaşadığını söyledi.
Ülkede yıllık 30 bin doların üzerinde geliri olan 6 milyon hanenin bulunduğunu vurgulayan Spelman, ''Önümüzdeki 10 yıl içinde 30 bin doların altındaki rakam 6 milyon hane olacak. 30 binin üstündeki hane sayısı ise 12 milyona ulaşacak. Bu, harcama trendlerinin nasıl olacağı da gösteriyor. İş dünyası olarak şirketlerin dikkatli düşünmesi gerekiyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde daha dikkati olunmalı'' dedi.
Spelman, sadece ürünler ve hizmetlerin nasıl konumlandırılacağı değil, çalışanların da önemli olduğuna dikkati çekerek, ''Müşterilerinizi nasıl segmentlere ayıracağınız da önem taşıyor. Çok daha fazla
rakip ortaya çıkacak. İlk 500 şirkete bakarsanız 117'si, gelişmekte olan ülkelerde konumlandırmış kendisini. Bu yüzden rakip giderek artacak. Hızlı değişen dünya var'' diye konuştu.