Buna göre geçtiğimiz yıl 240,8 milyar dolarlık
ithalat gerçekleştirildi. Bunun yüzde 40'ı 59
firma tarafından yapıldı. 2'si kamu şirketi, geriye kalanı da büyük sanayi kuruluşu olan bu firmaların ithalatı 2010'a göre 2011'de yüzde 53 artış gösterdi. Haritada cep
telefonu ithalatına harcanan paranın büyüklüğü de dikkat çekti. Geçen yıl yurda giriş yapan 14,3 milyon telefona 1 milyar 744 milyon dolar ödendi.
Ekonomi Bakanı Zafer
Çağlayan, bu duruma tepkisini şöyle dile getirdi: "İnsanlara 'telefon almayın' demiyorum. Ama 11 ayda bir cep telefonu değiştirecek kadar zengin bir
ülke miyiz?"
Türkiye'nin 2011 yılı ithalatı 240,8 milyar dolar olarak açıklandı. Ekonomi Bakanı
Zafer Çağlayan, 'ithalat' üzerine 25 bin firma üzerinde yaptıkları bir araştırma sayesinde bu rakamın yüzde 40'ına karşılık gelen 96,7 milyar dolarlık ithalatı 59 firmanın gerçekleştirdiğini söyledi. Söz konusu 59 firmanın ithalatı 2010'a göre 2011'de yüzde 53 artış gösterdi. Çağlayan, "Bu firmaların 2'si kamu şirketi. Geri kalanı Türkiye'nin büyük sanayi kuruluşları." dedi.
Ekonomi Bakanlığı tarafından Türkiye'nin
İthalat Haritası çıkarıldı. Buna göre geçen yıl 14,3 milyon telefon yurda giriş yaptı. Bunlara 1 milyar 744 milyon dolar ödendi. Çağlayan, "İnsanlara telefon almayın demiyorum ama sesli düşünüyorum: Biz 11 ayda bir kez cep telefonu değiştirecek kadar zengin bir ülke miyiz? Bu kadar harcama, zenginliğimizi mi gösteriyor?'' dedi.
2011 yılında ithalat yapan şirket sayısı 65.323 olarak açıklandı. Bunların 32.793'ü toplamda 864 milyon dolarlık ithalat yaparken geri kalan firmalar da en az 100 bin dolarlık ithalat yaptı. Çağlayan, yaptıkları 'ithalat araştırması' ile amaçlarının şirketleri fişlemek değil, israf ve ihtiyaçları ortaya koymak olduğunu vurguladı.
Araştırmaya göre Türkiye, üretimi bulunmayan veya kısıtlı olan ham kauçuk, palm yağı, kakao,
kahve, petrol ürünleri ve
hammadde olarak petrole bağlı plastik ve
gübre ile işlenmemiş
altın ve alüminyum, amonyak ithalatına 100 milyar dolar harcıyor. Bir bu kadar harcama ise yassı
demir-çelik, kömür, ilaç, kâğıt, organik ve inorganik kimyasal ürünler, sentetik lifler,
pamuk gibi üretimi talebe yetişemeyen ürünler için kullanılıyor. "Sadece bu iki
kalem toplam ithalatın yüzde 84'ünü oluşturuyor." diyen Çağlayan, yaklaşık 40 milyar doların da
tekstil, konfeksiyon ürünleri,
ayakkabı, çanta, 1500-3000 cm³ arası ticari araçlar, 1600 cm³'e kadar otomobiller, mobilyalar, seramik ürünleri, beyaz
eşya gibi Türkiye'de de yeteri kadar üretimi bulunan ürünlerin ithalatından kaynaklandığını söyledi. Türkiye'de hiç üretimi bulunmayan ürünlere çare için hem girdi tedarik sistemi, hem yeni
teşvik sistemi hem de doğrudan
yabancı yatırımların fayda sağlayacağını belirten Çağlayan, "İş bizden çok
tüketicilere ve üreticilere düşüyor. Çünkü bir ürünün Türkiye'de üretildiği halde ithal ediliyor olmasının nedeni, büyük oranda tüketicinin ihtiyaç ve kararlarına bağlı. Halkımızda hâlâ "ithal mal/yabancı mal daha kalitelidir" gibi bir
algı var. Ne yazık ki bu bize ithal ikameci dönemden kalma bir
miras. Her sektörde güçlü değiliz. Ama çok sayıda sektörde ve üründe dünya standartlarının üzerinde kaliteye sahip olduğumuzu ben biliyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Burada üreticilerin
Ar-Ge ve Ür-Ge'ye yatırım yaparak, markalarının bilinirliğini artırarak, algıyı değiştirebileceğini söyleyen Çağlayan, "Bu esnada tüketici de Türkiye'de âlâsı üretildiği halde 'ithal malı kalitelidir' inancıyla gidip yabancı malları almaya devam ederse, Türkiye'de üretilip
ihraç edildikten sonra markası basılan malları, 7-8 katı fiyata ithal etmeye devam ederse, gelirini tasarruf etmeyip, aşırı harcamaya kaçarsa bizim devlet olarak yapacaklarımızın faydası sınırlı kalır." şeklinde konuştu.