İktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav, Türkiye'de sistemin çürüyerek çöktüğünü belirterek, solun halk muhalefetine sahip çıkması gerektiğini söyledi. Boratav, "İktidar özgürlük alanlarını sürekli daraltıyor. Onun için bu alanları hem korumamız hem de mümkün mertebe genişletmemiz gerekir. Yerel seçimler de bu açıdan önemli. Üst yönetimi Türkiye toplumunun ilerici birikimlerini rahatça heba etmiştir; Cumhuriyet değerlerine sırtını dönmüştür. Ama CHP belediyeleri hala Türkiye’nin önemli özgürlük, özerklik mekânlarıdır o yüzden kaybetmemek; genişletmek gerekir" dedi.
Boratav, reel ekonomideki bunalımın, son milli gelir verileriyle ortaya çıktığını kaydederek, "Ekonomi 2018’in son çeyreğinde 2019’un ilk yarı yılında küçülecek ve küçülmenin sosyal maliyeti ağır olacak" açıklaması yaptı. Boratav'ın Birgün Pazar'a verdiği söyleşinin ilgili bölümü şöyle:
- Türkiye ekonomisinin 2019’daki seyri nasıl olacak?
-İçinde yaşadığımız krizin farklı ivmeleri var. İlk ivme döviz krizi ile patlak verdi. İktidarın seçim takvimi nedeniyle ekonomiyi pompalamasının yarattığı gerilimler döviz piyasasına yansıdı. Cumhurbaşkanı, finans çevrelerine karşı Mayıs ayında meydan okuyan bir söylem tutturarak bu gerilimin tırmanmasına katkı yaptı.
Önceki tüm seçimlerde sermayenin kolektif iradesini temsil eden borsa, AKP’nin seçim zaferlerinden sonra yükselmiştir. Zira, neoliberal programı itirazsız uygulayan tek parti iktidarının devamı olumlu karşılanmıştır. Uluslararası finans çevrelerine karşı yürütülen meydan okuma, nedeniyle Haziran 2018’de bu değerlendirme gerçekleşmedi. Ekonominin başına, finans sermayesinden siyasete geçmiş Mehmet Şimşek yerine Albayrak’ın getirilmesi, ek bir güvensizlik etkeni daha oldu.
Bu etkenler, birlikte, döviz krizini tırmandırdı. Ağustos sonunda durumun sürdürülemez olduğu ortaya çıktı. Eylülde Albayrak Londra’da uluslararası finans çevreleri ile görüştü. “IMF’siz bir IMF programı” önce Merkez Bankası’nın faizleri yükseltmesiyle, sonra da 2019 bütçesine esas olacak Yeni Ekonomi Programı ile kabul edildi.
Bu adımlar dövizdeki yükselişi engelledi. Bunalımın döviz krizi aşaması son bulurken, üretim, istihdam ve milli gelir verilerine yansıyan kritik aşaması başladı. Türkiye ekonomisi ağustos-ekim aylarında cari işlem fazlası verdi. Bu fazla, olumlu bir yapısal dönüşümden değil; iç talepteki çöküşün ithalatı daraltmasından; yani yoksullaşmadan kaynaklandı. Dış ticaret döviz tasarrufu sağlamaya başlayınca dövizdeki yükseliş durdu. Ekonominin gidişatı döviz fiyatlarından algılanmaz. Reel ekonomideki bunalım, son milli gelir verileriyle ortaya çıktı. Ekonomi 2018’in son çeyreğinde 2019’un ilk yarı yılında küçülecek ve küçülmenin sosyal maliyeti ağır olacak.