Türkiye’de döviz kurları artmaya, Türk Lirası ise değer kaybetmeye devam ediyor. Dolar kuru Salı günü 7,40 seviyesini, euro kuru ise 8,80 seviyesini görerek rekor tazeledi. Hükümet, doları frenlemek için Merkez Bankası eliyle son bir yılda yaklaşık 60 milyar dolarlık döviz satışı yapmıştı. Ancak dolardaki yükseliş dizginlenemezken, olan Merkez Bankası’nın döviz rezervlerine oldu. Son bir yılda dolar kuru yüzde 30 artarken, Merkez Bankası’nın brüt döviz rezervleri ise aynı dönemde yüzde 41 düştü ve 46 milyar dolara kadar geriledi. DW Türkçe’ye konuşan ekonomistlere göre, Katar ve Çin ile yapılan swap (döviz takası) anlaşmaları hariç tutulduğunda, Merkez’in döviz rezervleri eksiye düşmüş durumda. IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlar da, Türkiye’yi düşen rezervlerin yarattığı risklere karşı uyarıyor.
Brüt rezerv bir yılda yüzde 41 düştü
Türkiye’de vatandaşlar kurlardaki yükselişe rağmen birikimlerini dövizde değerlendirmeyi sürdürüyor. Buna karşın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın döviz rezervleri ise giderek eriyor. Merkez Bankası tarafından açıklanan son verilere göre, brüt döviz rezervleri son bir yılda yüzde 41 gerileyerek 46 milyar 600 milyon lira seviyesine inmiş durumda.
Net döviz rezervleri 30 milyar doların altında
Merkez Bankası’nın toplam dış varlıklarından döviz yükümlülüklerinin çıkarılması ile elde edilen net döviz rezervi ise yılbaşından bu yana yüzde 34 düştü. Aralık 2019’da 40 milyar dolar seviyesinde olan net döviz rezervleri Temmuz sonu itibariyle 26,5 milyar dolara kadar geriledi. Geçen 10 yıla bakıldığında, net döviz rezervlerindeki erimenin boyutları daha açık görülüyor. 2010 yılı sonunda 63,5 milyar dolar olan net döviz rezervleri, 7 Ağustos 2020 itibariyle 27,7 milyar dolara kadar gerilemiş durumda.
“Rezervler ekonomi için yetersiz kalıyor”
DW Türkçe’ye konuşan ekonomistlere göre, Merkez Bankası rezervlerinde son yıllarda yaşanan erime, ekonomi açısından tehlike sinyalleri veriyor. Merkez Bankası rezervlerinin o ülkenin dış dünyaya olan borçlarını ödeyebilme kabiliyetini gösterdiğini ifade eden Yeditepe Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Ulusoy, “Türkiye Merkez Bankası’nın altın ve döviz toplam brüt rezervi şu anda 92 milyar dolar civarında. Bunun yaklaşık 45 milyar doları altından, geri kalanı da döviz rezervlerinden oluşuyor” diye konuşuyor. Şu anda Merkez Bankası rezervlerinin 2018’den beri devam eden kriz ortamının etkilerini yumuşatmaya yetmediğini dile getiren Prof. Ulusoy, "Rezervler ekonomiyi yönlendirecek, döviz kurunu belli bir seviyede tutacak, cari açığı fonlayacak kapasitede değil” diyor.
Peki Merkez Bankası rezervlerinin güven vermesi için hangi seviyede olması gerekiyor?
Prof. Dr. Veysel Ulusoy, bu soruya şöyle yanıt veriyor: “Genel kabule göre, ideal rezerv miktarı milli gelirin en az dörtte biri kadar rezerv tutmaktır. Yani Türkiye’nin yaklaşık 800 milyar dolarlık yıllık gayri safi yurtiçi hasılası olduğunu düşünürsek, Merkez Bankası’nın ideal rezerv miktarının 200 milyar dolar olması gerekir.”
Arjantin'den sonraki en yüksek risk primi
Merkez Bankası’nın giderek azalan döviz rezervi, Türkiye’nin kredi risk primine de (CDS) olumsuz etki ediyor. 2019 Ağustos’ta 409 puan olan Türkiye’nin CDS’i, Şubat 2020’de 238’e kadar gerilemişti. Ancak dolar kurunun yeniden yükseliş eğilimine girmesi ve Merkez Bankası’nın kamu bankaları eliyle piyasaya dolar enjekte etmesi ile eriyen rezervler, Türkiye’ye yönelik risk algısını yeniden alevlendirdi ve CDS primi 535 seviyelerine tırmandı. Prof. Dr. Ulusoy, Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler içerisinde CDS primi 7 bin civarında olan Arjantin'den sonra dünyadaki en yüksek risk primine sahip ülke olduğuna dikkat çekiyor. Ulusoy, “Görünen o ki, ekonomide rezervlere güven kaynaklı bir rahatlamayı daha uzun süre hissedemeyeceğiz” diyor.
“30 milyar doları aşan açık var”
Pek çok uzmana göre, Katar ve Çin ile yapılan swap anlaşmaları hesaba katıldığında, Merkez Bankası rezervleri eksiye düşmüş durumda. Ekonomist Dr. M. Murat Kubilay’a göre, hükümetin faiz artırmadan, döviz rezervi satarak döviz kurunu baskılamaya çalışması ters tepti. Bu süreçte Katar ile 15 milyar dolar, Çin ile de 1 milyar dolarlık swap anlaşmaları yapıldığını hatırlatan Kubilay, “Merkez Bankası’nın toplamda ise yaklaşık 60 milyar dolarlık swap’lanmış ödünç parası var. Mevcut net rezervlerden bu miktarı düştüğümüzde eksi 30 milyar doları aşan bir açık olduğunu söyleyebiliriz” diye konuşuyor.
Kamu bankaları da alarm veriyor
Ekonomi yönetiminin kamu bankaları aracılığıyla dolar talebine cevap vermeye çalışmasının, üç kamu bankasının döviz açık pozisyonlarında ciddi tahribat yarattığına dikkat çeken Dr. Kubilay, “Vakıfbank, Halkbank ve Ziraat Bankası’nda toplam döviz açık pozisyonu 12 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu miktar bankaların yasal öz kaynaklarının yüzde 39’una tekabül ediyor. Oysa resmi olarak bu oranın yüzde 20’yi aşmaması gerekiyordu. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın rezerv satma politikası eksinin de eksisine gelmiş durumda, ekonomide müthiş bir kırılganlık yaratmış durumda.”
IMF ve Dünya Bankası uyardı
Uluslararası kurumlar da son dönemde Türkiye'deki döviz rezervlerindeki erimeye dikkat çekiyor. Uluslararası Para Fonu IMF, Ağustos ayı başında yayınladığı “Küresel Dengesizlikler ve Covid-19 Krizi” raporunda, "Yüksek dış finansman ihtiyacı ve düşük rezervler Türkiye'yi şoklara karşı savunmasız bırakıyor" görüşüne yer verdi. Dünya Bankası da son açıkladığı “Türkiye Ekonomik İzleme” raporunda, sermaye çıkışları ve rezervlerdeki düşüşün dış finansman baskılarını artırdığını belirtti.