İşte Bülent Korucu'nun bugünkü köşe yazısının ilgili bölümü:
Ekonomik yıkım müteahhidi!
Müteahhit deyince aklımıza sadece Mehmet Cengiz geliyor ama bir de ‘yıkım müteahhitleri’ var hatta yakın zamanda yönetmeliği de yayınlandı. Ayakta kalması para etmeyen binaları yıkıp, molozunu, demirini nakde çevirme işi diyebiliriz kısaca. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ekibinin Türkiye’ye yapmaya çalıştıklarını buna benzetiyorum. Yıkım müteahhiti olarak ise Erişah Arıcan ismi ön plana çıkıyor.
Damat Bakan Berat Albayrak’ın tez danışmanı olmasıyla bahtı açılan ve ülkenin en önemli ekonomik kurullarında yetki kullanmaya başlayan bir iktisat hocası. Batan geminin mallarının toplanıp pazara arz edildiği Varlık Fonu ve Borsa İstanbul gibi kurumların başında. Erdoğan’ın ekonomiye bilerek zarar verici hamlelerini açıklayan inandırıcı teorilerden biri bence bu.
Daha anlaşılır olması için başka örnek vereyim. Çaldıkları pahalı arabayı elden çıkaramayacağını anlayan hırsızlar ne yapar? Anlaşmalı hurdacıya götürüp parçalatır ve öyle satar. Ülkeyi çalan hırsızlar, bir müddet kullandı; arada kiraya vererek para kazandı. Köşeye sıkışınca molozunu, hurdasını satmayı seçti.
Türkiye Varlık Fonu, ne kadar kârlı kuruluş varsa bünyesinde toplayıp zarar eder hale getirdi. İçleri boşaltıldı, nakitleri Erdoğan’ın havuzlarına aktarıldı. Dünyanın en çok çay tüketilen ülkesinde neredeyse tekel olan Çay-Kur bile zarar ediyor, gerisini siz düşünün. “Türkiye hiç olmadığı kadar avantajlı” diye kelepir avcılarına duyuru üstüne duyuru yapıyorlar. Bir yandan da yurt dışına kaçırdıkları kendi servetlerini geri getirip değerli varlıkları yok pahasına alıyorlar. Çoğul kipi kullandığıma bakmayın Erdoğan ve üç-beş mutemedinden, emanetçisinden söz ediyorum. Geri kalanlar satıp savıp çıkma derdinde. Zaten isteseler de, yağmadan pay almaları imkansız. Harun iddiasıyla gelenler Karun açgözlülüğü ile kimseyi pastaya yaklaştırmıyor.
Erdoğan’ın kerameti kendinden menkul ekonomi tezlerinin arkasındaki suflör Erişah Hanım. Faiz düşürme ve dövizi bilinçli patlatma politikaları hep onun telkin ve desteğiyle hayata geçiyor. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın istifasından sonra bakanlık teklifini geri çevirdiği belirtiliyor. Bence akıllıca davranmış! Yıkım müteahhidi ama toza toprağa bulaşmak istemiyor; ihaleyi alıp işi taşerona havale ediyor.
Berat Albayrak’ın tezinde de aynı yolu izlemişti. Doktora tez danışmanı Hasan Eken oyunu kuralına göre oynamak isteyince Damat, Arıcan’ın danışmanlığını talep ediyor. Onaydan sonra iş kolaylaşıyor. Erişah Arıcan, tezi yazmak üzere iki hocayı görevlendiriyor. Berat Bey’den gelen hediyeler için arkadaşlarının teşekkürlerini aktarıyor. Düzeltmeler konusunda bile üşengeçlik gösteren Damat Bakan’a ‘her şey dahil’ bir hizmet sunuyor.
Elbette Arıcan’ın çabası ve performansının karşılığı olmalıydı. Varlık Fonu Başkanvekili, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Marmara Üniversitesinde akademisyen olarak görev yapan Prof. Dr. Arıcan’ın koltuğunun altından başka bir karpuz daha çıktı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) yetkilendirdiği tek derecelendirme kuruluşu JCR Avrasya Derecelendirme’nin Yönetim Kurulu Başkanı da Arıcan. Her taşın altından o çıkıyor.
Bunlar zaten bilinenler. Bir de Wikileaks’a sızan maillerinden öğrendiğimiz ayrıntılar var. Ki bence en dikkat çekici olanı Arıcan’ın canını sıkan menfi şahıs hakkında gereğinin yapılması. Albayrak, “mesajınızı aldım, bahsettiğiniz menfi şahısla alakalı da ilgileneceğim…” diye hocasını rahatlatıyor. Kimdir bu menfi şahıs, kendisiyle nasıl ilgilenilmiştir; ayrıntıyı bilmiyoruz. Zaten asıl önemli olan ilişkinin şekli. Doktora öğrencisi ile tez danışmanı diyaloğundan ziyade, mafyaya kapılanmaya çalışan kifayetsiz akademisyen profili çıkıyor ortaya. Mafyanın desteğiyle kariyer basamaklarını tırmanan bir şark kurnazı…
Sızan maillerde üniversitede fişlediği meslektaşları hakkında yazdıkları da var. Ancak Arıcan’ın karakterini deşifre eden önemli bilgi lisans eğitimini saklamaya çalışması. Bütün biyografilerinde hayatının yüksek lisanstan başlamasının sebebi, Açık Öğretim Fakültesi mezunu olması. Çalışarak okumak gibi mecburi haller dışında söz konusu fakülte puan düşüklüğü ile biliniyor. Asistanlığa da dayısı Aydın Ayaydın sayesinde kabul aldığı biliniyor. Bulunduğu konum ve yönettiği kurumlarla uyuşmayan bu durumu gizlemeye çabalıyor. Bakanlığı kabul etmemesinin arkasında yatan asıl sebep de eziklik olabilir. Daha fazla göz önünde olacak ve bugün Nurettin Nebati’ye olduğu gibi her şeyi didik didik edilecekti; göze alamadı.
Erişah Arıcan, gemiyi batıran sonra da hurdasını satarak rantına bakan ekibin tipik bir temsilcisi ve Erdoğan Türkiye’sinin özeti olarak kayıtlara geçecek. İlerde adından en fazla söz edilen kişilerden olacak: Kifayetsiz, çıkarcı ve hık deyici…
Damat Bakan Berat Albayrak’ın tez danışmanı olmasıyla bahtı açılan ve ülkenin en önemli ekonomik kurullarında yetki kullanmaya başlayan bir iktisat hocası. Batan geminin mallarının toplanıp pazara arz edildiği Varlık Fonu ve Borsa İstanbul gibi kurumların başında. Erdoğan’ın ekonomiye bilerek zarar verici hamlelerini açıklayan inandırıcı teorilerden biri bence bu.
Daha anlaşılır olması için başka örnek vereyim. Çaldıkları pahalı arabayı elden çıkaramayacağını anlayan hırsızlar ne yapar? Anlaşmalı hurdacıya götürüp parçalatır ve öyle satar. Ülkeyi çalan hırsızlar, bir müddet kullandı; arada kiraya vererek para kazandı. Köşeye sıkışınca molozunu, hurdasını satmayı seçti.
Türkiye Varlık Fonu, ne kadar kârlı kuruluş varsa bünyesinde toplayıp zarar eder hale getirdi. İçleri boşaltıldı, nakitleri Erdoğan’ın havuzlarına aktarıldı. Dünyanın en çok çay tüketilen ülkesinde neredeyse tekel olan Çay-Kur bile zarar ediyor, gerisini siz düşünün. “Türkiye hiç olmadığı kadar avantajlı” diye kelepir avcılarına duyuru üstüne duyuru yapıyorlar. Bir yandan da yurt dışına kaçırdıkları kendi servetlerini geri getirip değerli varlıkları yok pahasına alıyorlar. Çoğul kipi kullandığıma bakmayın Erdoğan ve üç-beş mutemedinden, emanetçisinden söz ediyorum. Geri kalanlar satıp savıp çıkma derdinde. Zaten isteseler de, yağmadan pay almaları imkansız. Harun iddiasıyla gelenler Karun açgözlülüğü ile kimseyi pastaya yaklaştırmıyor.
Erdoğan’ın kerameti kendinden menkul ekonomi tezlerinin arkasındaki suflör Erişah Hanım. Faiz düşürme ve dövizi bilinçli patlatma politikaları hep onun telkin ve desteğiyle hayata geçiyor. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın istifasından sonra bakanlık teklifini geri çevirdiği belirtiliyor. Bence akıllıca davranmış! Yıkım müteahhidi ama toza toprağa bulaşmak istemiyor; ihaleyi alıp işi taşerona havale ediyor.
Berat Albayrak’ın tezinde de aynı yolu izlemişti. Doktora tez danışmanı Hasan Eken oyunu kuralına göre oynamak isteyince Damat, Arıcan’ın danışmanlığını talep ediyor. Onaydan sonra iş kolaylaşıyor. Erişah Arıcan, tezi yazmak üzere iki hocayı görevlendiriyor. Berat Bey’den gelen hediyeler için arkadaşlarının teşekkürlerini aktarıyor. Düzeltmeler konusunda bile üşengeçlik gösteren Damat Bakan’a ‘her şey dahil’ bir hizmet sunuyor.
Elbette Arıcan’ın çabası ve performansının karşılığı olmalıydı. Varlık Fonu Başkanvekili, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Marmara Üniversitesinde akademisyen olarak görev yapan Prof. Dr. Arıcan’ın koltuğunun altından başka bir karpuz daha çıktı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) yetkilendirdiği tek derecelendirme kuruluşu JCR Avrasya Derecelendirme’nin Yönetim Kurulu Başkanı da Arıcan. Her taşın altından o çıkıyor.
Bunlar zaten bilinenler. Bir de Wikileaks’a sızan maillerinden öğrendiğimiz ayrıntılar var. Ki bence en dikkat çekici olanı Arıcan’ın canını sıkan menfi şahıs hakkında gereğinin yapılması. Albayrak, “mesajınızı aldım, bahsettiğiniz menfi şahısla alakalı da ilgileneceğim…” diye hocasını rahatlatıyor. Kimdir bu menfi şahıs, kendisiyle nasıl ilgilenilmiştir; ayrıntıyı bilmiyoruz. Zaten asıl önemli olan ilişkinin şekli. Doktora öğrencisi ile tez danışmanı diyaloğundan ziyade, mafyaya kapılanmaya çalışan kifayetsiz akademisyen profili çıkıyor ortaya. Mafyanın desteğiyle kariyer basamaklarını tırmanan bir şark kurnazı…
Sızan maillerde üniversitede fişlediği meslektaşları hakkında yazdıkları da var. Ancak Arıcan’ın karakterini deşifre eden önemli bilgi lisans eğitimini saklamaya çalışması. Bütün biyografilerinde hayatının yüksek lisanstan başlamasının sebebi, Açık Öğretim Fakültesi mezunu olması. Çalışarak okumak gibi mecburi haller dışında söz konusu fakülte puan düşüklüğü ile biliniyor. Asistanlığa da dayısı Aydın Ayaydın sayesinde kabul aldığı biliniyor. Bulunduğu konum ve yönettiği kurumlarla uyuşmayan bu durumu gizlemeye çabalıyor. Bakanlığı kabul etmemesinin arkasında yatan asıl sebep de eziklik olabilir. Daha fazla göz önünde olacak ve bugün Nurettin Nebati’ye olduğu gibi her şeyi didik didik edilecekti; göze alamadı.
Erişah Arıcan, gemiyi batıran sonra da hurdasını satarak rantına bakan ekibin tipik bir temsilcisi ve Erdoğan Türkiye’sinin özeti olarak kayıtlara geçecek. İlerde adından en fazla söz edilen kişilerden olacak: Kifayetsiz, çıkarcı ve hık deyici…