Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Pensilvanya'ya gidenleri biliyorum" şeklindeki sözlerini eleştirdi. Dumanlı, "Mesela ben Davutoğlu'na hiç yakıştıramadım. Ya Davutoğlu artık bizim sabrımızı taşırma. Sen gelmedin mi Pensilvanya'ya? Aile fertlerinle Hocaefendi'yi ziyaret etmedin mi? Hocaefendi gizli kapaklı bir insan değil. Kimse gelip gitmese belki orada gizli kapaklı bir şey mi var diyecekler. Yok kardeşim, gayet mütevazi bir hayat var" dedi.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, Samanyolu Haber'de Metin Yıkar'ın sorularını cevapladı. Türkiye'de hukukun askıya alındığını, yasaların paspas yapıldığını söyleyen Dumanlı, " "Memleket beyefendilerin, hanımefendilerin iki dudağı arasında. Keyfi buyruklarına tabi. Maalesef Türkiye'nin geldiği nokta burası. Çoktandır durum böyle. Halkın gözünde ve halkın algısında hırsızlar dışarıda, polisler içeridedir. Hırsızları kovalayanlar içeride, hırsızlar tatilde. Hırsızlar için siyasetin kullandığı masumiyet karinesi, değerli iş adamı vesaire gibi referans olmalar hukuku ezdi. 1 buçuk seneden beri devam eden bir süreç. Hakimler ve savcılar değiştirildi, mahkemeler değiştirildi." şeklinde konuştu.
"BUNDAN SONRA SÖYLENECEK HER SÖZ PALAVRA"
Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve polislerin hafta sonu verilen tahliye süreçleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Ekrem Dumanlı, bundan sonra söylenen, ortaya atılan her sözün palavra olduğunu söyledi. Dumanlı şöyle konuştu: "HSYK yetkilisi de devlet yetkilisi de konuşsa palavradır. Ortada kocaman bir mahkeme kararı var. Eğer bu mahkeme tutukluluk süresinin devamını isteseydi ne yapacaktınız? O savcı o tutukluluk kararı karşısında geceleri kendine bağlı bütün insanları toplayıp kriz masası mı kuracaktı? Savcılar odasında ağlayacak mıydı? Şimdi HSYK diyorsunuz, HSYK'nın bir kıymeti kaldı mı bilmiyorum. Savcılığın bir kıymeti kaldı mı? Bu süreçte savcıların işlediği suçların haddi hesabı yok. O gözaltılara riayet edilmeyişi, o gözaltı sürelerinin adliye koridorlarında insanların saatlerce, günlerce bekleyişi, bunların hepsi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidecek kadar önemli şeyler. Ve Türkiye'nin de daha önce ceza aldığı konular. O yüzden bu yapılanlara ben çok şaşırmadım."
"SAVCININ KRALI DA OLSA MAHKEME KARARINI YOK SAYAMAZ"
Savcının, hakimin üzerinde bir güç olmadığını aktaran Ekrem Dumanlı, HSYK'nın, tahliye kararını veren hakimleri açığa almasını da eleştirdi. Dumanlı, "Bu şöyle demektir; Ey mahkemeler! Ya benim dediğimi diyeceksin ya da 'yok' hükmündesin. Ya sen nesin ki herkesi yok hükmünde sayıyorsun? Yani bunun bir hukuki kriteri yok mudur? Bu yok hükmünde, şu yok hükmünde... Var olan senin keyfi arzuna ram olan her şey isterse anayasa dışı olsun ama alınan karar senin paşa gönlüne uyuyorsa senden daha iyisi yok ve kararı verenden de daha iyisi yok. Ama kardeşim ortada bir şey var; mahkeme kararını savcı 'yok' hükmünde sayamaz. Savcının kralı da olsa mahkeme kararını 'yok' sayamaz. Savcının böyle bir görevi ve yetkisi yok. Kanunda savcının görevi; 'zanlı hakkında lehte aleyhte delil toplar' deniliyor. Savcı, hakimin üzerinde değildir. Savcı, hakimin kararını 'uygulamıyorum' deme serbestine sahip değildir. Keyfilik devletleri bitirir, keyfilik sistemleri bitirir." açıklamasını yaptı.
"DAVUTOĞLU, SEN DE GELMEDİN Mİ PENSİLVANYA'YA? HOCAEFENDİ'Yİ ZİYARET ETMEDİN Mİ?"
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun seçim meydanlarında 'Pensilvanya'ya gidenleri biliyorum' sözlerine sert tepki gösteren Ekrem Dumanlı, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun ailesiyle birlikte Fethullah Gülen Hocaefendi'yi ziyaret ettiğini, çay içip kahvaltı yaptığını aktardı. "Kusura bakmasın 'çiğ' diyeceğim, bana yakışmıyor. Dedi ki efendim 'Pensilvanya'ya gidenler var. Onların niye gittiklerini biliyorum.' Onlarla ilgili bir şey mi var. Ya Davutoğlu artık bizim sabrımızı taşırma. Sen gelmedin mi Pensilvanya'ya? Aile fertlerinle Hocaefendi'yi ziyaret etmedin mi? Yani senin de böyle bir endişen mi vardı? Kardeşim buraya insanlar gelir, gider. Hocaefendi gizli kapaklı bir insan değil. Kimse gelip gitmese belki orada gizli kapaklı bir şey mi var diyecekler. Yok kardeşim, gayet mütevazi bir hayat var. Orada her gün tefsir dersi yapılıyor. Her gün hadis dersleri yapılıyor. Her gün Arapça dersi yapılıyor. Öyle ilimden milimden anlamayan tek işi flim olan adamlar bunu idrak edemez. Şimdi eğer merek ediyorsan gidersin gelirsin. Milletvekili de olabilirsin bakan da olabilirsin. Hiç kimseye de gel denmez ama gelene de gelme denmez kardeşim... Şimdi böyle şeyler yapmayın. Doğru değil. Sen de gelmişsin, çay içmişsin, kahvaltı yapmışsın. Çoluk çocuğunla beraber, akrabanla beraber gelmişsin. Bizi niye bu kadar üzüyorsun kardeşim. Allah'tan biraz korkun ya." tepkisini gösterdi.
"İNSANLAR SİZE 'ADAM MÜSVEDDESİ' DEMEDİLER"
"Bugün 'stratejik derinlik' kitabını yazanla, meydanlardaki kişi aynı mıdır?" diye soran Ekrem Dumanlı, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Zaman gazetesinin eski yazarlarından birisi olduğunu hatırlattı. Dumanlı şöyle devam etti: "Aksiyon dergisinin köşe yazarıdır, yıllarca yazı yazmıştır. Siyasetçi olunca ne oluyor? 'Hoca' tabiri gitti, uçtu. Yerine meydanlarda ona buna sataşan, ağır laflar söyleyen, maalesef kibri siyasetin tecessüs etmiş bir şeye dönüştüren... Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında böyle konuşmaya hakkınız yok kardeşim. Başbakan da olsan hakkın yok, Cumhurbaşkanı da olsan hakkın yok. Kral da olsan hakkın yok. İnsanların saygı duyduğu bir mütefekkire, alime meydanlardan sürekli hakaret etmeye, iftira etmeye, yalan söylemeye, manipülasyon yapmaya hakkınız yok. Hangi sıfatı taşırsanız taşıyın, ayıptır bu. Bütün dünyanın hayranlıkla takip ettiği biri. Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında herkes bir şey söylüyor. Biraz ağzınızı toplayın. Tarihe bu yazdığınız şeyler kayıt olacak. İnsanlar bir gün olsun 'hoca müsveddesi' dediniz, size 'adam müsveddesi' demediler. Yeter! 'Yargıyı uzaktan yürütüyorlar' palavrasını bırakın. Asıl kimin yönettiği son 24 saatte belli oldu. Bunun adı zulümdür. Burası muz cumhuriyeti mi? Anayasa'yı tanımıyorum diyenler var. Anayasa'yı değiştirene kadar bu anayasaya uymak zorundasın. Uymazsan bu bir suçtur. Bunun cezasını da çekersin. Hüküm yok deyince yok olmaz. Orada o karar duruyor. Anayasa Mahkemesi'ni ele geçirdik diye düşünmeyin. Anayasa Mahkemesi siyasal kararlar vermeye devam ederse kendi kendisini bitirir." CİHAN