“96-97 yılının devre arasında a takıma çıkmamla onunla aynı takımda antrenman yapmaya başladık. O benim kanlı canlı gözlerimle gördüğüm hatta belki de bir benzerini asla göremeyeceğim en farklı, en yetenekli oyuncuydu.
Ben henüz altyapıda oynarken gelmişti Galatasaray’a… İlk sahaya çıktığı maç da Uğur (Tütüneker) Abi’nin jübilesiydi.Sonrasında resmi bir maçta formayı ilk defa Ali Sami Yen Stadı’nda Trabzonspor’a karşı giymişti. Dün gibi hatırlıyorum. Ben o maçta top toplayıcı olarak sahadaydım.
Henüz Hagi ile aynı takımda forma giyeceğimden, ondan pek çok şey öğreneceğimden haberim yoktu.Muhteşem bir frikik golü atmıştı adeta ayağının tozuyla.Onu hayran hayran izleyen biz genç futbolculara, takıma, taraftarlara “hoş bulduk” demişti böylece.Zaten kulübe böyle kariyerli bir isim katıldığında biz, genç takımdaki futbolcular olarak herkesten daha fazla heyecanlanmıştık.Öyle ya yarın bir gün kendisiyle aynı forma altında mücadele etme şansımız vardı.Çok şükür ki ben de o şansı bulanlardanım.
Elbette genç bir futbolcu olarak o zaman Avrupa kulüplerinde forma giyen başka büyük yıldızlara hayranlık besliyorduk.Ama o yıldızlardan biri ile aynı antrenmana çıkınca,paslaşınca, beraber çalışınca gözünüzde başka bir yere konumlandırıyorsunuz.Sadece yeteneğine değil, çalışkanlığına, saha içindeki duruşuna, liderlik kabiliyetine, soğukkanlılığına, sorunlar karşısında nasıl kusursuz çözümler bulduğuna giderek daha fazla hayran oluyor, daha büyük saygı duyuyorsunuz.
Dünya çapında bir yıldız olarak Hagi’ye hayranlık beslemek son derece doğal bir durumken bir de onunla aynı takımda oynayınca bu hayranlığınız büyük bir saygı ile beraber katlanarak artıyor. 96-97 yılının devre arasında A takıma çıkınca onunla aynı takımda antrenman yapmaya başladık. O benim kanlı canlı gözlerimle gördüğüm hatta belki de bir benzerini asla göremeyeceğim en farklı, en yetenekli oyuncuydu.
Henüz yaşım çok gençti ama zaman geçtikçe ben de forma şansı bulmaya başlamıştım.Hagi hem çok büyük bir yetenekti hem de çevresindeki futbolcuların potansiyelini kısa sürede kavrayabilecek çok iyi sezgilere sahipti. Saha içinde top ayağına gelmeden çok önce karar veren, iki hamle sonrasını kurgulayan bu adam, izlediği bir futbolcudaki yeteneği de kolayca keşfedebiliyordu. Henüz kariyerimin başında olduğum için ondan topa vurma, top saklama, oyun görüşümü geliştirme gibi konularda çok şey öğrendim.