Özgürüz Radyo’dan Altan Sancar'a konuşan Bayraktar, aktif siyaset yapmasa da hala AK Parti üyesi olduğunu belirterek "Partisini kamuoyu önünde eleştirmem. Ama şu var; yağcılar… hatta yağcılık devri de bitti, yağcılık geçmiyor. Şebeklik devri başladı. Onlar makama ve mevkiye geliyorlar.
Benim yaşım geçti zaten, bu saatten sonra görev istemem ve bana görev verilmesi de yanlış olur. Ancak, bir toplumun kalkınması ve gelişmesi için, hep liyakat, ehliyet ve emniyet diyoruz. Şu anda bakıyoruz, berberden kasap, kasaptan terzi, terziden kuyumcu, tüccardan ormancı var. Böyle bir durum ile karşı karşıyayız ve bu durum herkesi üzüyor” şeklinde konuştu.
"Onlarınki yanlış olabilir benimkiler tamamen doğru"
"Görevi kötüye kullanma var. Bana, hırsız, yolsuz ya da rüşvetçi diyememişler. Beni de aynı çuvala koyunca liderim, dört tane bakan ile beni de hırsız diye tasvir ediyorsun. Yüzde 60, yüzde 40 ya da 50 öyle tasvir ediyor. Hâlbuki yakından tanıyanlar beni ayırabiliyor. Ben kendimi ayırmak istedim orada, ama gücüm yetmedi.
Benim gücüm yetmez, döverler beni öldürürler beni bilmem ne yaparlar. O kadar gücüm yok benim. Bende bir para yakalanmadı. Benim dosyamda ne varsa, hepsi doğrudur. Benim dosyamda ne varsa, hem tapeler doğrudur, hem teknik takip doğrudur hem de benim telefon konuşmalarım A’dan Z’ye kadar doğrudur. Onlarınkiler yanlış olabilir, benimkiler doğru."
"Erdoğan bana büyük kötülük yaptı ama en delikanlı o"
"Türkiye’de şu anda A, B, C, D diye liderler var. Çoğunu da tanıyorum, yakından çalıştım. Bunların içinde yine en delikanlısı Recep Tayyip Erdoğan’dır. En sağlam adam budur. Bana kötülük yaptı, büyük kötülük yaptı. Bana yaptığı kötülüğü kabul etmiyorum. Ama mertlik ve liderlik konusunda da –etrafını sardılar şimdi o ayrı mesele- Erdoğan’ın eline su dökecek lider yok şu anda."
Yaşananların ardından Erdoğan ile görüştüğünü ancak son bir buçuk senedir görüşmediğini belirten Bayraktar, "görüşmenin bir faydası olmadığını anlamış". Erdoğan'ı lideri olarak gördüğünü yineleyen Bayraktar yine de kendisini herhangi bir göreve çağırmasını istemiyor.
Bayraktar'ın dosyasında neler vardı?
Onları telefonda “Polis geliyor, şimdi sizi alacak, evden kaçın, bakanlığa gidin” diyerek uyardı.
Üst düzey iki bürokrattan biri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdürü Mehmet Ali Kahraman diğeri ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Bakan Danışmanı Sadık Soylu’du.
Bayraktar, Kahraman'a “Mehmet Ali, İstanbul’da Abdullah’ı almışlar. Seni de polis alacak, kaçabiliyorsan kaç. Daireye git de biz de müdahale edelim.” derken, Soylu'ya ise "Sadık polis biraz sonra gelip seni alacak, evden kaç sen. Telefondan seni bulurlar yanıma gel, birlikte bakanlığa gideriz" diyor.
Bayraktar'ın oğlunun evi basıldığı sırada ikili arasında geçen konuşma ise şu şekilde:
Abdullah Oğuz Bayraktar: "Alo baba. Benim evi polisler bastı."
Erdoğan Bayraktar: "Evi mi. Ne o niye?"
A.O.B.: "Acil arar mısın birilerini."
E.B.: "Tamam."
Bayraktar bu görüşmelerin ardından dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler ile telefonda görüşüyor. Ardından da danışmanı ve genel müdürüyle görüşüyor.
Bayraktar'ın geçmişi
Aralık 2002 ile Mart 2011 tarihleri arasında Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) başkanlığı ve Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (EKGYO) yönetim kurulu başkanlığını yürüttü.
11 Haziran 2011’de yapılan genel seçimde AK Parti'den Trabzon milletvekili seçildi.
61’nci hükümette iki buçuk yıl boyunca çevre ve şehircilik bakanı olarak görev aldı.
Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarından adı geçen dört bakandan biri oldu.
25 Aralık’ta, bakanlık ve milletvekilliği görevinden istifa etti. İstifasını duyurduğu NTV haber kanalına yaptığı canlı bağlantıda esas istifa etmesi gereken kişinin o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söylemiş ve şu ifadeleri kullanmıştı:
"Tarafıma baskı yapılmasını kabul etmiyorum. Etmiyorum çünkü, soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü sayın başbakanın onayıyla yapıldı. Bu milleti ve vatanı rahatlatmak için sayın başbakanın istifa etmesi gerektiğine inandığımı ifade ediyorum.”